Türk siyasi hayatının ve basınının son 70 yılına tanıklık etmiş, nezaketi, bilgeliği ve uzlaşmacı kimliğiyle herkesin saygısını kazanmış bir çınar daha devrildi. Bir süredir tedavi gördüğü hastanede, 19 Temmuz'da çoklu organ yetmezliği nedeniyle 93 yaşında hayatını kaybeden CHP'nin 5. Genel Başkanı, duayen gazeteci ve yazar Altan Öymen, sevenlerinin omuzlarında son yolculuğuna uğurlandı.
Ankara'da, TBMM ve CHP Genel Merkezi'nde düzenlenen resmi törenlerin ardından, Öymen için İstanbul Teşvikiye Camii'nde ikindi namazını müteakip bir cenaze töreni düzenlendi. Tören, siyasi kutuplaşmanın en sert yaşandığı bir dönemde, ender görülen bir birliktelik tablosuna sahne oldu. Öymen'in cenazesi, adeta onun birleştirici ruhunu yansıtırcasına, iktidar ve muhalefetin en üst düzey temsilcilerini aynı safta buluşturdu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, önceki genel başkanlar Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile AKP Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın, cenaze namazı sırasında yan yana durarak birlikte saf tutması, günün en anlamlı ve en çok konuşulan karesi oldu. Bu görüntü, Altan Öymen'in, siyasi hayatı boyunca savunduğu diyalog, hoşgörü ve uzlaşma kültürünün, vefatında bile ne denli güçlü bir etki yarattığının bir kanıtıydı. Törene ayrıca, İstanbul Valisi Davut Gül, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, iş insanı Aydın Doğan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ünlü isim, milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteci dostları ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katılarak, duayen isme karşı son görevlerini yerine getirdi.
İmamoğlu'ndan Çalık'a tutuklu başkanlardan vefa çelengi
Cenaze törenine katılamayan birçok kurum ve kişi de, gönderdikleri çelenklerle Altan Öymen'e olan saygılarını ve sevgilerini gösterdi. Cami avlusu, adeta bir çelenk denizine dönerken, aralarında en çok dikkat çekenler, tutuklu bulunan belediye başkanları tarafından gönderilenler oldu.
CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gönderdiği çelenk, cenaze namazının kılındığı musalla taşının hemen arkasına konuldu. Aynı şekilde, "Kent Uzlaşısı" operasyonu kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve Avcılar Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın gönderdiği çelenkler de, vefa ve dayanışmanın bir göstergesi olarak törendeki yerini aldı. Bu çelenkler, Öymen'in, sadece özgür olanların değil, aynı zamanda haksızlığa uğradığını düşünenlerin de saygı duyduğu ve örnek aldığı bir isim olduğunu gösteriyordu.
İmamdan Aysel Öymen detayı: 'Onun da cenaze namazını kıldırmıştım'
Teşvikiye Camii'ndeki cenaze namazını kıldıran imamın, namaz öncesinde yaptığı kısa konuşmada paylaştığı bir detay ise, törene katılanları duygulandırdı. İmam, yıllar önce, Altan Öymen'in hayat arkadaşı, eşi Aysel Öymen'in de cenaze namazını kendisinin kıldırdığını belirterek, o gün Altan Öymen ile aralarında geçen bir sohbeti anlattı. Bu detay, Öymen çiftinin birbirine olan derin sevgisini ve bağlılığını bir kez daha hatırlatırken, Altan Öymen'in, yıllar sonra sevgili eşinin yanına defnedilecek olması, törene katılanların yüreğini burktu.
Alkışlar ve karanfillerle son yolculuk
Kılınan cenaze namazının ardından, Altan Öymen'in Türk bayrağına sarılı tabutu, sevenlerinin omuzlarında, alkışlar ve üzerine atılan karanfiller eşliğinde cenaze aracına taşındı. Bu alkışlar, sadece bir uğurlama değil, aynı zamanda, onun onurlu yaşamına, dürüst gazeteciliğine ve ilkeli siyasetine duyulan derin saygının bir ifadesiydi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu son yolculukta da duayen ismi yalnız bırakmadı. Cenaze aracının ön koltuğuna, imamla birlikte oturan Özel, konvoy eşliğinde Zincirlikuyu Mezarlığı'na kadar eşlik etti. Mezarlıktaki defin işlemi sırasında da, Özel, eski genel başkanlar Murat Karayalçın ve Hikmet Çetin ile birlikte, tabuta omuz verdi ve mezara toprak atarak, CHP'nin 5. Genel Başkanı'na karşı son görevini yerine getirdi.
Altan Öymen, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki aile kabristanında, dualar eşliğinde, sevgili eşi Aysel Öymen'in yanına defnedildi. Ardında, dürüstlüğü, bilgeliği ve uzlaşmacı kimliğiyle Türk siyasi ve basın tarihinde silinmeyecek izler bırakan Altan Öymen, her zaman saygıyla ve özlemle anılacak bir değer olarak hafızalardaki yerini aldı. Onun vefatı, sadece bir kişinin kaybı değil, aynı zamanda Türk siyasetinde bir dönemin, bir kuşağın ve bir ahlak anlayışının da yavaş yavaş kayboluşunun hüzünlü bir simgesi oldu.
