Gazetecilikte haber yazarken yazısız bir kural vardır. Anlatacağınız konuyu en basit haliyle yazın. 7'den 70'e herkesin anlayacağı şekilde. Bu sezon hiç olmadığı kadar sıkıntılı durumda bulunan Altınordu'nun içinde bulunduğu çıkmazı da "Ali ata bak" formatında anlatmaya çalışacağım. Kırmızı lacivertliler, yaklaşık 10 yıldır Türkiye'de bir çok ilke imza attı. Bir duruş sergiledi. Yabancı oyuncu oynatmadı. Bu coğrafyanın gençlerine güvendi. İstikrarın sembolü oldu. Bir hocayla 9 yıl devam etti. Altyapı tesislerine, okullarına Avrupai derecede önem verdi. Şu an yanına yaklaşabilen Türk kulübü çok sınırlı. U12 İzmir Cup gibi, Şampiyonlar Ligi ayarında bir turnuva düzenledi yıllarca. Manchester City'sinden, Atletico Bilbao'suna geleceğin yıldızları İzmir'e geldi. Türk takımlarıyla, İzmirli yerel ekiplerle karşılaştı. Kaynaştı. Herşeyden öte kültür alışverişi oldu. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocukların ufku genişledi. Herşey makine gibi işlerken, ilk çözülme Hüseyin Eroğlu'nun ayrılığıyla geçen sezonun sonunda başladı. Eroğlu'nun yardımcılığını yapan Ufuk Kahraman teknik direktörlüğe gelince makine, kaldığı yerden işlemeye devam edecek diyip çok evham yapmadık aslında. Ki kulübün içini yakından takip edenler bilir. Esas başarının altında Ufuk Kahraman'ın payı büyüktür. Taktik bilgisi olarak üst düzey bir futbol adamıdır. O sebepten Altınordu'nun daha üstüne katarak gideceğini düşünüyorduk ama kulüp prensiplerine ters düşecek şekilde istikrar sağlanamadı.

RAKİPLER ŞEHİR TAKIMLARI

Kahraman'a bir devre bile sabredilemedi. Sanki Altınordu değil de, Anadolu'nun belediye destekli, her yıl 4 hoca değiştiren alalede bir takımı gibi pat diye antrenör değişikliğine gidildi. Türkiye'nin örnek kulübünün DNA'sına ters bir hamle yapıldı. Sami Satılmış'ı, Furkan Metin'i, Muzaffer Kocaer'i, Emirhan Gürlük'ü en az 5 yıldır tanıyan, hangi taraftan topla dönüş yapacağını bilen, ailesiyle hangisinin sorunlu olduğunu yakından tanıyan Altınordu'nun bir ağabeyi olan Ufuk Kahraman denklemden çıktı. Ve gençler sudan çıkmış balığa döndü. İlk kez kulüp sistemi dışında bir hocayla çalışma fırsatı buldular. Gökhan Ünal da ilk teknik direktörlük deneyiminde çok zor bir görev devraldı. Son olarak Keçiörengücü karşısında alınan ağır yenilgi düşme korkusunu iyiden iyiye yakından hissetmemize sebep oldu. Bu kötü futbolun karşılığı da ayrılık oldu. Ünal ile vedalaşıldı. Skordan çok, oynanan kötü futbol İzmirli futbolseverleri tedirgin etmişti bizleri. Çünkü kırmızı lacivertliler 9 yıl boyunca kaybederken bile farklı birşey ortaya koyuyordu. En azından yerde yatıp dakikalarca zaman öldürmüyorlardı. O bile diğer kulüplerden Altınordu'yu ayırıyordu. Şu an oluşturulan kadro, çok fazla deneyimli oyuncudan oluşmuş durumda. Şeytanlar yıllarca tecrübeli futbolcularla oynadı ama bu sayı ilk 11'de 3'ü, 4'ü geçmezdi. Bir dönem Hasan Kabze oldu o usta isim, bir dönem Göksu Türkdoğan, bir dönem Mirkan Aydın. Onun etrafında gelişmeye aday, orta yaşlı futbolcular ve son halka olarak altyapıdan yetişen oyuncularla sistem kuruluyordu. Altyapıdan yetişen oyuncunun kalitesine göre bazen özkaynak oyuncusu, yıldız statüsündeydi Cengiz Ünder, Enis Destan gibi. Bazen de deneyimli oyuncu 1. sıradaydı son 2 sezonda Ahmet İlhan'da olduğu gibi. Ya da gelişmeye aday orta yaşlı futbolcu Altınordu'yu taşıyordu Gökhan Karadeniz örneğinden hatırlayacağımız üzere. Şu an tecrübeli oyuncuların ağırlıkta olduğu bir takım görüyoruz. Kesin karar çıkmadı ama 2 takımın küme düşmesi bekleniyor. Adaylar ise Denizlispor, Gençlerbirliği, Erzurumspor, Altay ve Tuzlaspor. Görüyoruz ki kırmızı lacivertlilerin çoğu rakibi şehir takımı ve arkasında güç olan ekipler. Yarış son haftalara kalırsa Şeytanlar, bu rakipler karşısında zorluk yaşayabilir. O yüzden bir an önce silkinip kendine gelmeli. Fabrika ayarlarına geri dönmeli. Gökhan Ünal'la da yollar ayrılmışken eğer yeniden eski Altınordu zihniyetine dönülürse, su akıp yolunu bulacaktır. Altınordu ligde kalacaktır. Ama günü kurtarmak için, İstanbul'un ilçe takımları tarzında futbola doymuş oyunculardan kurulu bir takımla yola devam edilirse, işi çok zor Altınordu'nun.