İNCİ ONGUN/Türk futbolunun unutulmaz golcüsü, adı Galatasaray ile özdeşleşen ve centilmenliğiyle tüm sporseverlerin kalbinde taht kuran "Taçsız Kral" Metin Oktay'ın, şöhret basamaklarını tırmanmadan önceki İzmir günleri ve bilinmeyen insani yönleri, emekli uzman doktor Metin Özer tarafından kaleme alınan bir kitapla ölümsüzleşti. Özer'in, adını taşıdığı efsaneye bir vefa borcu olarak yazdığı "Metin Oktay: Kan, Ter ve Saygı" adlı kitabının tanıtımı ve imza günü, Konak Belediyesi Nebahat Tabak Semt Evi'nde gerçekleştirildi. Kent tarihçisi Orhan Beşikçi'nin moderatörlüğünde yapılan ve Metin Oktay'ın dostları ile hayranlarının yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte, Taçsız Kral'ın futbol hayatına ilk adımını attığı Basmane Altınpark'a bir anıt heykel yapılması çağrısı yankılandı.
'İnsan Metin Oktay'ı anlatmak istedim'
Emekli doktor Metin Özer, ismini, Metin Oktay hayranı olan dayısı Celal Tezanlar'dan aldığını belirterek, kitabı yazma serüvenini anlattı. "Metin Oktay’ın attığı goller çok bilinir. Ama o, sadece gol kralı değildi," diyen Özer, efsanenin azmini, duygularını, düşüncelerini ve onu şekillendiren İzmir'deki çevresini anlatmayı hedeflediğini söyledi. Özer, "Ben bir doktorum, bu yüzden Metin Oktay’ın insan yönünü, verici, yardımsever ve vicdanlı yanını anlatmak istedim. Onun gibi toplumda öne çıkmış bir kişiyi anlatabilmek için çok zorlu ve uzun süreli bir çalışma yapmam gerekti," dedi. Bu süreçte, Metin Oktay'ı yakından tanıyan kişilerle görüştüğünü, yaşadığı çevreleri gözlemlediğini ve yazılı kaynakları taradığını belirten Özer, özellikle kent tarihçisi Orhan Beşikçi'nin ısrarlarının eserin ortaya çıkmasında büyük rol oynadığını vurguladı.
Futbola başladığı yer: Altınpark
Kitapta ve söyleşide, Metin Oktay'ın çocukluğunun geçtiği ve futbol topuyla ilk tanıştığı yerin, genel kanının aksine Damlacık değil, Basmane'deki Altınpark olduğu vurgulandı. Özer, "Metin’in çocukluğu Altınpark’ta geçti; babası orada manav tezgâhı açardı. Metin de babasına yardım eder, boş konserve kutularını ayağında sektirirdi. Gerçek Metin, Altınpark’tadır," diyerek efsanenin doğduğu topraklara işaret etti. Bu tespit, imza gününe katılan hayranları tarafından da desteklendi ve "Basmane Metin’i istiyor. İstanbul'da, İzmir'de birçok yerde heykeli var ama asıl heykeli Altınpark’ta olmalı. Çünkü orada büyüdü, orada tanındı," sesleri yükseldi. Bu çağrı, Taçsız Kral'ın mirasına sahip çıkılması ve köklerinin unutulmaması adına önemli bir talep olarak kayıtlara geçti.
Sadece futbolcu değil, bir entelektüel ve vicdan anıtı
Dr. Metin Özer, kitabında Metin Oktay'ın sadece bir sporcu değil, aynı zamanda duyarlı, entelektüel ve vicdanlı bir insan olduğunu gözler önüne serdiğini anlattı. 1960 ihtilali sırasında haksız yere 45 gün hapis yattığını, bu olayın ruhunda derin yaralar açtığını belirten Özer, "İnsan hayatı onun için çok önemliydi. 1955’te 6-7 Eylül olaylarında gayrimüslim vatandaşların, 1972’de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hayatlarını kurtarmak için çaba harcamıştı," diyerek efsanenin bilinmeyen cesur duruşuna dikkat çekti. Ayrıca, manevi oğulları olarak gördüğü Rıfat Halil Pala ve karikatürist Nuri Kurtcebe'ye nasıl sahip çıktığını, onların eğitim masraflarını karşıladığını anlatarak, Oktay'ın yardımsever kimliğini vurguladı.
'Atatürk'ün yüzü yere gelmesin'
Metin Oktay'ın Atatürk'e olan derin hayranlığı da söyleşide bir kez daha hatırlandı. Yazı-tura atışlarında sürekli "Tura" demesinin sebebini, "Varsın (para) gelsin. Benim tek sorunum Mustafa Kemal Atatürk’ün yüzü yere gelmesin" sözleriyle açıkladığı anekdot, dinleyicilerden büyük alkış aldı. Futbolculara imza verme geleneğini başlatan, "I love you" sözünü dilinden düşürmeyen, çevresine "Abiii" diye seslenen ve gençlere "Çak" yaparak samimiyetini gösteren bu büyük efsanenin, sadece golleriyle değil, insani değerleriyle de "kral" olduğu bir kez daha kanıtlandı. "Metin Oktay: Kan, Ter ve Saygı" kitabı, bu büyük efsaneyi yeni nesillere doğru bir şekilde tanıtmayı vaat ediyor.
