Yıllar önce Ahmet Maranki isimli bir kişi çıktı.
Kendisinin doktor olduğunu söylüyordu. Hatta profesördü. Sabah programlarının paylaşılamayan konuğuydu.
Sağlıklı yaşam konusunda bize gereken her şeyin doğada bulunduğunu anlatıyordu.
Her hastalığın her derdin devası onun deyimiyle "Doğa Eczanesi"nde idi.
Hangi ot karaciğere iyi gelir, hangi bitkinin suyu böbrek taşı düşürür uzun uzun anlatırdı.
Sonra yine bir sabah programında müjdeyi verdi.
Artık kimsenin bu şifalı, mucizevi otları aranak için dağ bayır dolaşmasına gerek yoktu.
Kendisi bizzat toplamış ve herbirini hap haline getirmişti.
Tek yapmamız gereken Prof. Dr. Ahmet Maranki markalı bu bitkisel ürünlerden satın alıp hapları yutmaktı.
Netekim netekim, halkımız bu bilim adamına çok inanmış ve ürünler kapış kapış satılmaya başlanmıştı.
Doktorun muayenehanesinin önü kuyruktu.
Yalnız ortada şöyle ufak bir sorun vardı: Maranki profesör değildi.
Daha büyük sorun ise Maranki aslında söylediği gibi tıp doktoru bile değildi!
***
Tıbbi hiçbir eğitim almamıştı.
Kendisine 'profesörlüğü nereden aldınız?' diye sorulduğunda Birleşmiş Milletler'den cevabını veriyordu!!!
'Peki doçentliği nereden aldınız?' diye sorulduğunda da Azerbaycan'dan diyor, ne uzmanısınız diye sorulduğunda ise 'Kozmik Bilimciyim' şeklinde yanıtlıyordu.
Tıp doktorluğuyla uzaktan yakından ilgisi olmadığı anlaşılan Maranki'nin bu durum ortaya çıkınca tası tarağı toplayıp şifa pazarlama işlerinden el çektiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Halkımızın umru olmadı.
Maranki inadına televizyonlara daha çok çıktı.
Hatta doktor olmayan doktor artık işi büyütmüştü.
Ayak suyundan hastalık tespiti falan yapıyordu!
İzleyicilerden bir teyzeyi rastgele seçip sandalyeye oturtuyor, ayaklarını su dolu bir leğenin içine koyuyor ve suya kendi icadı (!) bir alet sokuyordu.
Teyzenin ayaklarını daldırdığı su çok siyah olursa teyzenin vücudu o kadar toksik madde dolu sayılıyordu.
Aynı suya bir de Maranki'nin haplarını yutan birinin ayakları sokulduğunda su birden dupduru oluyor ve stüdyodakiler bu mucize karşısında hayret ve takdir dolu bir "Aaaaa!" çekiyorlardı.
***
Sora bu Maranki'ye “halkı kandırması” nedeniyle Sağlık Bakanlığı ceza verdi.
Peki o ne yaptı? Köşe yazısında Sağlık Bakanlığını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a şikayet etti!
“Sayın Cumhurbaşkanım devletin atanmışları sizinle halkın arasını açmak için milli ve yerli vatan, millet, bayrak, devlet, sevdalılarına, bu ülkeye bir ağaç diken eser bırakanları sırtımda taşırım diyen cumhurbaşkanına rağmen büyük cezalar verilip zulümler yapılıyor, çok çirkin şeyler oluyor" dedi.
Halkı kandırmıştı ama olsun yine de "mağdur" olan oydu.
Nasıl olsa içinde vatan, millet, bayrak kelimeleri geçen bir cümle her şeyin üzerini örtmeye yeterdi.
***
İşte o Maranki birkaç gün önce televizyona çıkıp şöyle dedi:
"Umudum 25 Haziran, olmadı Belgrad Ormanı'na talim için gömdüklerimizi çıkarır, savaşırız"
Yahu yeter artık bıktık bu bizi seçmezseniz iç savaş çıkartırız çığırtkanlığından.
Her seçim öncesi aynı tehditler.
Öbürü gider bir mafya babasını cezaevinde ziyaret eder.
Aba altından falan da değil, açık açık, ya bizi seçeceksiniz ya canınızı yakacağız diyorlar.
Bir parti dışındaki tüm parti ve seçmenleri terörist ilan edemezsiniz.
Düşman belleyemezsiniz.
Ve ne yaparsanız yapın siz bu ülkeyi hukuk, demokrasi ve cumhuriyetten uzaklaştıramazsınız.
Sizin o, oraya buraya gömdük deyip durduğunuz silahlarınıza inat her zaman barış diyeceğiz.
Barış ulan! İnadına barış!