Çok sevdiğim işlerden biri de çarşı, pazar gezmektir. Gençliğimden beri fırsat buldukça kendimi atarım pazarlara. Semt pazarları, gezmeye gittiğimiz il ve ilçe pazarları en güzel fotoğrafı sunarlar. Renk renk sebze, meyveler, otlar, yeşillikler insanın içini açar.

İzmir Havra Sokağının canlılığını nerede bulabiliriz. Alışveriş için olmasa bile gezmeye kesinlikle giderdim. Ayrı bir havası, güzelliği, özelliği vardır Havra Sokağının. Son yıllarda daha az uğrar oldum. Balıkçılar, kasaplar, tavuk satan mağazalar, sebzenin, meyvenin her çeşidini bulmak da zorlanmazsınız. Kaç kez haber yaptım kim bilir…

Günümüzde semt pazarlarına daha çok uğruyorum. Evimize yakın olduğundan Hatay pazarı insanı nasıl da çeker kendine. Yaz mevsiminde Urla pazarı bir başkadır. O pazarı anlatmak sayfalar sürer. Onu yazmak da başka zamana kalsın diyelim.

Geçmiş yıllarda pazarları gezince mutlu olurdum. Artık o mutluluğu bulamıyorum. İçim eziliyor, yüreğim burkuluyor. Neden mi? Pazarda atılmış meyve, sebzeleri toplayan insanlar beni fazlasıyla hırpalıyor, içim burkuluyor, gözyaşlarımı tutamıyorum. Kadını erkeği, yaşlısı genci tedirgin, utangaç bir biçimde meyve, sebze seçiyorlar atıklar içinden. Bağırmak istiyorum, insanımıza bu reva mıdır, diye. Yoksulluk almış başını gidiyor hem de son hızla… Ülkemiz bir zamanlar tarım, tahıl ambarıydı. Dünyada kendine yetebilen yedi ülkeden biriydik. Ne oldu bize? Bu nasıl açıklanır kimse de bilmiyor mu? Biliyor da susuyorlar mı?

Her gezdiğimde hüzün yüklü olarak ayrılıyorum. Üzüntüm, düşüncelerim bir sonraki pazara kadar sürüyor.

İnsanlar meyve, sebzeyi bıraktık ekmek almakta zorlanıyor. Büyük Şehir Belediyemiz ekmek konusunda halkın yanında olduğunu gösteriyor. Ucuz ekmek satışı için açtığı yerlerde ürettiği ekmekleri halka ulaştırıyor. Uzun süre beş liradan satıldı, bir süre önce sekiz liraya çıkartmışlar fiyatını. Onu almakta zorlananlar bile var. Büfelerin sağına soluna torbalarda ekmekler asılmıştı. Görevli kardeşimize sordum bu ekmekleri. Askıda ekmekmiş. Ekmek alamayanlara alabilenler ekmek alıp asıyorlarmış. Bir ekmek alamayacak insanların varlığı size neler düşündürür? Bana çok şey düşündürüyor. Sonra da üzüyor beni iliklerime kadar. Basından okurdum. Bazı yerlerde halk ekmeğe ulaşsın diye sembolik fiyatlar konuluyormuş. Örneğin 1 liraya ekmek satan şehirler, ilçeler varmış. Belediyemiz bu konuda biraz daha düşünün diyorum. 8 lira bile fazla diyen insanlar çoğunlukta. Elbette o büfelerden ekmek alanlara pahalı geliyor. Bazı AVM’lerde 200 liraya ekmek satılıyor. Neymiş efendim içinde vitaminler varmış. Baharat varmış. Ekmek fiyatını 5 liraya düşürmenin yollarını aramalı yetkililer. Parası çok olanlar altın tozlu ekmek de yiyebilir. Parası olanların düşüneceği bir şey bu…

Büfeden ayrılırken iki tane de askıya ekmek astım utanarak. Büfenin çevresinde oturanlar, insanlar gidince ekmeği alacak olanlar başlarını önlerine eğmiş, utançlarını gizlemeye çalışıyorlardı. Ekmek büfesine giderken hava masmavi bulutlarla donanmıştı. Dönüşte hava kapanmış, kapkara bulutlar gökyüzünü kaplamıştı. Gökyüzünden yağmur damlası düşmese de gözlerimden damlalar düşüyordu.

Eve yaklaşmıştım. Apartmandaki komşumuzla karşılaştık selamlaştık.

-Havalar yaz gününü aratmıyor, şubat ayında gökyüzü masmavi. Kuraklık da kapıda…

Ben niye göremiyordum mavi bulutları, hüzün ağır basmıştı.

-Öyle mi diyerek yanından ayrıldım