İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Numan Demir, “Milli Mücadele Döneminde Fenerbahçe’nin Yeri ve Önemi” adlı yüksek lisans tezinde Fenerbahçe’nin “dönemin şartlarına bakıldığında elinden gelenin çok daha fazlasını Millî Mücadele’ye vermiş bir kulüp olduğunu” olduğunu yazar. Ve devam eder: “Fenerbahçe bünyesindeki imkânlarla kulüp tesisinin yanında bulunan dereden Anadolu’ya silah kaçırmış, gerektiği zaman ise Anadolu’ya gidecek Millî Mücadele’nin kilit isimlerini gizlilikle Anadolu’ya ulaştırmıştır. Vatanın selameti, halkın refahı için Fenerbahçe sıradan bir spor kulübü olmaktan çıkmış, âdeta Millî Mücadele’nin kahramanı hâline gelmiştir. Millî şuuru uyandırmak, millî beraberliği tekrar bir araya getirmek için dönemin şartlarınca, işgal kuvvetleriyle maçlar yaparak halkı bir araya getirmeyi başarmıştır. Fenerbahçe, halkın moral ve motivasyonunu ecnebi takımlarına karşı aldığı başarılar ile sağlamıştır. Bir araya gelen halkı Millî Mücadele etrafında toplamayı başaran dönemin şahısları ve Fenerbahçe gerek Balkan Savaşları’na gerek orduya her zaman hizmetlerde bulunmuştur.”
***
Fenerbahçe Millî Mücadele döneminde İstanbul işgal edilmişken, halkın kaybettiği özgüveni, yitirdiği millî duyguyu geri aşılamaya çalışan bir kulüp olarak kurulmuştur. Fenerbahçe’nin kurucularından olan Enver Bey kulübü, “Hürriyet ve Millî Mücadele’ye katkı sağlamak” adına kurduğunu belirtmiştir (Meydan 2017). Halkın bir araya getirilerek Fenerbahçe maçlarını izlemesi Fransızlarla, İngilizlerle, Rumlarla yapılan maçları seyrederek adeta düşman ile futbol oynamak yerine, onlarla savaştıkları anlaşılmıştır. Fenerbahçe, Millî Mücadele zamanında çıktığı toplam 66 maçın 57’sini kazanmış, sadece 5’ini kaybetmiştir.
***
Fenerbahçe Spor Kulübü, o yıllarda işgal kuvvetleri komutanlarınca birçok kez basılmış ve defalarca kapatılmıştır. Bunun sebebi ise “Millî Mücadele’ye yardım ve yataklık yapan Fenerbahçe’yi halkın gözünde itibarsızlaştırmak ve olası bir direnişin önüne geçmekti.”
Ama halk kulübün her kapanmasında, çeşitli mitingler ve yürüyüşler yaparak kulübün tekrar açılmasında en büyük öncüydü. Mustafa Kemal Atatürk’ün 3 Mayıs 1918’de, kulüp lokalini ziyaret etmesinin ardından kulüp defterine yazdığı notlar, Fenerbahçe’nin misyonunu ve vizyonunu en güzel şekilde anlatan kelimelerdir. Spor, Millî Mücadele döneminde sadece spor olmamıştır. Fenerbahçeli futbolcuların bazılarına İstiklâl madalyası verilmesiyle de görülmüştür bu.
***
Çanakkale’nin ardından Fransızlarla savaşmak için Niğde’ye giden Fenerbahçeli Arif’in öyküsüne de değinelim. “Fenerbahçe 1919-1920 sezonuna iddialı girmek istiyordu. Bunun için, ilk kez sahaya çıkacakları İdmanyurdu maçında, sağ bekleri istihkam subayı mülazımıevvel Arif’in mutlaka oynamasını istiyorlardı. Çünkü o varsa, maçlar kazanılırdı! Ulukışla’da bulunan kaptanları için, kumandanlıktan izin aldılar. Arif’in oynamasını sağlama almışlardı. O mutlaka gelmeliydi. Gelecekti. Fakat onun yerine kara haber geldi. Arif Ulukışla’dan Niğde’ye giderken tam kalbine aldığı bir kurşunla şehit oldu. Arif’in şehit olduğu haberinin ardından Fenerbahçe’nin İdmanyurdu karşılamasına, şehide saygı olsun diye 10 kişiyle çıktı, maçı 11-0 kazandı.”
Spor Yazarı Ali Sami Alkış, “Yedi Kandilli Avize” kitabında Bedri Gürsoy’un (Harrington Kupası maçında oynamış Fenerbahçeli Milli Futbolcudur) o günleri şu sözüyle aktardığını paylaşır okurlarıyla: “Hem havan topuyla hem futbol topuyla savaş kazanan tek ülke biziz!”
***
Sarı-Lacivertli kulübün 9 Nisan’da yapılacak Divan Başkanlığı seçimindeki adaylardan Uğur Dündar, açıklamalarında, “Fenerbahçe Kuvayi Milliyedir. Fenerbahçe Cumhuriyetin kuruluş felsefesidir. Fenerbahçe Atatürk ilkeleridir” deyince, 23 Haziran 1923’teki işgal kuvvetlerine karşı General Harrington Kupası’nın kazanılmasından söz ettiğinde de mevcut Divan Başkanı Vefa Küçük de “Uğur Dündar bir siyasi projedir. Bir siyasi görüşe hizmet etmek için aday oluyor” görüşünü savundu.
Fenerbahçe’nin ülke kurtarılmasındaki özverisinden, Çanakkale’de şehitler vermesinden, Beşiktaş, Galatasaray, Karşıyaka, Altay, Ankaragücü gibi Milli Mücadele’ye destek vermesinden, Kuvayi Milliye ruhunu taşıdığından, Cumhuriyete, Ay-Yıldızlı bayrağa, Mustafa Kemal Atatürk’e saygı, sevgi ve sadakatından söz etmek; siyaset yapmakmış!
“Türkiye’nin İkinci Adamı” İsmet Paşa’nın ünlü sözü geldi aklıma; “Hadi canım sen de!”