Şair gönlü bu; sözünü dik söyler, diri söyler, ince söyler; ama iyi söyler, sezer, ayrımına varır olayların. Sokaklara iner, insanları izler, şiirin özenli dizeleriyle koyar tepkisini. Duygudaş olur.
Selami Şimşek de ayrımındadır doğru, tutarlı, iyi şiirin. “Şiir; şairden önce varır, şair herkesten” der, şiire ve şaire sorumluluk yükler.
İzmir’in orta yeri Konak’ta Selami Şimşek’in eczanesine uğrarsanız, hele şiirle, yazınla dostsanız; yüzü güler, zaman ayırır size. Masasının üzerinde eczacılığın gerektirdiği dosyaların, kâğıtların, gereçlerin yanında ülkemizin seçkin yazın dergilerini, şiir kitaplarını da görürsünüz. Sözü döner dolaştırır şiire, şaire düşürür.
Çok şiir yazan değildir; ama “duyacaksın buz altından akan suyun donma korkusunu, göreceksin gün batımı telaşını” der. “Dizeyi kurarken taş ustasının, kemer suyunun akışkanlığını” düşünür. (*)
İlk şiir kitabı “Son Gözyaşı”yla buluştuğumda, şiirlerini paylaştığımda, onun bize duru, aydınlık, seçkin şiirler sunacağının da haberini verir gibiydi.
Bu yıl İzmir Kitap Fuarı’na yetişen “Atlara Sürme Çekin” (**) çoğu şair dostlarımın, şiir severlerin ve benim de yanılmadığımı gösterdi.
Özgüvenli bir şairin emek sesleriydi bunlar. Onu etkinliklerde, dost toplantılarında şiir okurken dinlemek de bir başka tat verir insana. Ezberinden, kendine özgü yorumu ve coşkusuyla şiire ayrı bir değer katar.
Atlara Sürme Çekin’de 34 süzme şiir var. Çünkü Selami Şimşek şiirde “gereksiz sözün yük olduğunun” ayrımındadır. Ve yine bilir ki “seksek taşları şiiri yorar”!
Kitapta bir şiir var ki, öyküsünü kısaca anlatmadan geçemeyeceğim. “Son Bakış”, değerli eleştirmen dostum Mehmet Yaşar Bilen’in annesiyle ilgili anısından yola çıkılarak yazılmış, bir duygu buluşması.
Yaşar Bilen dört yaşındayken, annesini ince hastalıktan (tüberküloz) yitirmiş. Bilen’in hastanede yatan annesi, oğluna zarar gelmesin diye yanaklarından öpemez, kucaklayamaz, bağrına basamaz; ama tutar topuğundan öper. Bu son görüşmesi, buluşmasıdır ana oğulun. Kısa süre sonra da yaşamını yitirir anne.
Selami de küçük yaşta yitirdiği babasını anımsar. Bir duygudaşlık kurar. Bu "Son Bakış" Selami Şimşek’in içini acıtır, etkilenir, oturur yazar gözyaşları içinde.
Önce nefesini tütsüledi nazarlık yerine
İnce hastalık geçmesin diye
Titreyen dudaklarına toplayıp gücünü
Günışığında gülümseyerek son defa
Topuğundan öptü çocuğunu
Bir dostlar buluşmasında aynı masayı paylaştığımız Mehmet Yaşar Bilen, Can Ceylan ve Selami Şimşek’le söyleşirken, Yaşar Bilen’in Atlara Sürme Çekin kitabını derinliğine nasıl okuduğunu izledim. Değinmelerinden usumda kalan, belleğime alıntıladığım tümceleri paylaşmak isterim: “Şiir dili; zengin bir gözlemden, bilgiden kaynaklanan ayrıntılardan, araştırmalardan, incelemelerden sanatsal (şiirsel) bağlamda ustaca kurgulanmış…”
Selami Şimşek şiir için “gülen çocuğun yüzü kadar pürüzsüz, ışıyan gün kadar umutlu olmalıdır” diyor. Ve şu sözleri de ekliyor: “Herkesin yastığının altında bir şiiri bulunsa dünyamız daha güzel olacaktır.”
Yukarda değindiğim gibi Selami Şimşek’in şiirlerini okumak güzel; ama şiirlerini onun sesinden dinlemek daha bir çoğaltır, varsıllaştırır insanı.
Aşık Veysel toprağından, Sivas Şarkışla’dan, 1950 doğumlu Selami Şimşek’i “Kilerde Kıtlık” şiirinden bir bölümü paylaşarak esenleyelim:
“Başka yere gidecekmiş gibi uzuyor bencillik
Çıkışı yok gökyüzünün
En fazla süt beyaz bir kefen
Bu kin, bu hırs, bu silah
Mavi sedir güzelliğinde yaşamak varken..."
(*) Yusuf Alper’in Selami Şimşek’le Söyleşisi (Cumhuriyet Kitap, 18 Ağustos 2016)
(**) Atlara Sürme Çekin, Selami Şimşek’in şiir kitabı, Noktürn Yayınları, 2016