Fransa’da, geçen Nisan ayında Elysee Sarayı için Emmanuel Macron, aşırı sağcı Marine Le Pen’e karşı yarıştı, seçimi kazandı ama bir çok Fransız, sosyalist ve liberallerin zayıfladığını, Le Pen liderliğindeki aşırı sağın çok daha güçlenerek yoluna devam ettiğini gördü.
Muhafazakar Liz Trust, İngiltere’de Başbakan olalı bir ay bile olmadı. Başta Avusturya olmak üzere diğer Batı demokrasilerinde de aşırı sağ liderlerin giderek popülerliklerini artırdığı bir sır değil.
Biliyorsunuz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra birçok Avrupa ülkesinde, ırkçı partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyeti yasaklanmıştı. Şimdilerde, aşırı sağın oylarını artırarak siyasette giderek güçlenmesi ve hatta iktidara gelmesi, Avrupa’da faşizm hortluyor mu endişelerini yaratmakta!
25 Eylül’de de İtalya’da genel seçimler vardı. Sandık çıkış anketlerine bakılırsa, aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri Partisi (FDI) seçimin galibi gibi. Bu partinin lideri de Giorga Meloni.
Kesin olmayan sonuçlara göre, Meloni’nin partisi oyların yaklaşık yüzde 25’ini alırken, genel başkanlığını Matteo Salvini'nin yaptığı bir diğer aşırı sağcı Lig Partisi ile eski başbakan Silvio Berlusconi'nin başında bulunduğu muhafazakar Forza Italia (FI) partisi de sırasıyla yüzde 8 ila 12 aralığında oy aldı. Böylece İtalya, aşırı sağ bir hükümet ile yoluna devam edecek.
Seçimler öncesinde, İleri İtalya (Forza Italia) lideri Silvio Berlusconi, radikal sağcı Lig Partisi lideri Matteo Salvini ve İtalya’nın Kardeşleri Genel Başkanı Meloni, bir seçim ittifakı yapacaklarını açıklamışlardı.
Resmi olmayan sonuçlara göre, İtalya'nın Kardeşleri Partisi, Lig Partisi ve Forza Italia Partisi’nin oylarına bazı küçük sağ parti ittifaklarını da eklediğimizde oy oranı %50’lere ulaşmakta. PD’nin merkezde olduğu sol ittifak ise oyların %25’ini alabildi. Duruma bakılırsa, faşizmin kurucusu Mussolini’den bugüne İtalya’da aşırı sağcılar yeniden iktidarda!
İtalya’da erken seçim kararı, post pandemik dönemde ülke sosyoekonomisinin toparlanması için başbakanlığa atanan, geçmişinde İtalyan Hazine Genel Müdürlüğü, Dünya Bankası İcra Direktörlüğü, Goldman Sachs'ın başkan yardımcılığı ve Avrupa Birliği Merkez Bankası Başkanlığı olan ekonomi profesörü Mario Draghi’nin hayal kırıklığı yaratan hükümetinin geçen Temmuz’da düşmesi üzerine alınmıştı.
Konuşmalarına, “Benim adım Georgia, ben bir kadınım, ben bir anneyim, ben bir İtalyanım, ben bir Hristiyanım. Bunları benden alamazsınız’’ diye başlayan Meloni, 15 Ocak 1977 Roma doğumlu. Yukarıdaki cümleler, İtalyan faşistlerince sıkça kullanılan “Tanrı, vatan ve aile” sloganına atıfta bulunuyor. Annesi Sicilyalı, babası da Sardunyalı. 15 yaşından beri aktivist ya da gençlik lideri olarak siyasetin içinde. Üniversite eğitimini aldığı "Amerigo Vespucci" Enstitüsü’nde okurken, Roma'nın ünlü gece kulüplerinden Piper Club'da garson ve barmen olarak çalıştığını da sohbetlerinde belirtiyor.
2006 yılında seçimlere katılarak İtalya Temsilciler Meclisi’ne girdi. Günümüze kadar bu görevine devam etti ve Silvio Berlusconi'nin dördüncü hükümetinde de Gençlik Bakanı olarak görev yaptı. Guido Crosetto ve Ignazio La Russa gibi uzun yıllardır birlikte olduğu politikacı arkadaşları ile sağcı İtalya Kardeşleri (Fratellid'Italia) partisini kurdu ve 8 Mart 2014'ten günümüze kadar da parti başkanlığını yapagelmekte. Bu parti ile girdiği 2013 genel seçimlerinde yüzde 3, 2018’de de yüzde 4 oy aldı.
Kimi İtalyanlar için, içinde bulundukları ekonomik ve sosyal krizin ‘kurtuluş reçetesi’ gibi görülen Meloni, bir o kadar seçmen tarafından da ‘faşist ve ırkçı’ olarak nitelendiriliyor. Gazeteci geçmişi, entelektüel birikimini artırsa da Avrupa Birliği’nin kendisine, İslam’a, göçmenlere ve LGBTQ’ya kati bir karşıtlık içinde olduğunu saklamıyor. Sıklıkla, rakipleri tarafından, yabancı düşmanlığı ve İslamofobiyle suçlanmakta, hatta dış güçlerin İtalyan nüfusunu azaltmak için Afrika'dan Avrupa'ya planlı bir kitlesel yer değiştirme yaptıklarına dair absürt komplo teorilerine inandığı için alaya alınmakta!
Dış politikada her ne kadar Avrupa Birliği’ne karşı da olsa amansız bir Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve NATO destekçisi… Bu kapsamda, Çin ve Rusya karşıtı politikaların da yanında konumlanıyor.
Türkiye’ye karşı da pek sempatik düşünceleri yok! Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesini, Avrupa’nın İslamlaşması olarak görüyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa’daki Türkleri çocuk yapmaya teşvik ederek, Avrupa’yı sömürgeleştirmeye çalışmakla suçluyor! Ayrıca, “Türkiye, Ortadoğu’dan Balkanlar’a ve Akdeniz’e kadar yayılmacı bir politika başlatarak, Neo-Osmanlı vizyonundan ilham alan agresif bir dış politika içinde” diyor!
Elbette, birçok dış politika uzmanının da belirttiği gibi, seçim meydanları başka devletlerin dış politikaları başka. Biz, İtalyan halkı için sorunlarının çözüm bulacağı bir Meloni Hükümeti politikalarının hayata geçmesini dilerken, İngiltere’de Liz Trust, Fransa’da Marine Le Pen, Avusturya’da Özgürlük Partisi'nin lideri Heinz-Christian Stracheve şimdi de İtalya’da Meloni’nin kişiliklerinde simgelenen sağ ve aşırı sağcı yönelimin, pandemi sonrası Avrupasını nasıl şekillendireceğini takip edeceğiz.