Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamayla hem Türkiye'nin sınır ötesindeki güvenlik meselelerine hem de iç siyasetteki gerilimlere dair net ve sert mesajlar verdi. Açıklamasının ilk bölümünü büyük ölçüde Suriye'deki gelişmelere ayıran Bahçeli, bölgenin bir yol ayrımında olduğunu ve Türkiye için hayati güvenlik riskleri barındırdığını vurguladı. Bahçeli'ye göre, Suriye'de artık iki seçenek kalmıştır: Ya tüm unsurların katılımıyla huzur, barış ve istikrar hakim olacak; ya da İsrail'in tahayyülündeki parçalanma ve iç çatışma ortamı galip gelecektir. Suriye'nin siyasi ve toprak bütünlüğünün Türkiye için vazgeçilmez bir politika tercihi olduğunun altını çizen MHP lideri, bu tasavvurdan verilecek en küçük bir tavizin bedelinin öngörülemeyecek kadar tehlikeli olacağını belirtti. Bu çerçevede, son dönemde dillendirilen "federasyonun bir tık altı" gibi formüllerin, "maskeli bölünme ve bölücülük önerisi" olduğunu savundu.

Bahçeli, bölgedeki en büyük tehdit olarak gördüğü SDG/YPG'nin, ABD-İsrail konsorsiyumunun bir oyuncağına dönüştüğünü ve sürekli yeni dayatmalarla gündemi meşgul ettiğini ifade etti. Terör örgütü SDG/YPG'nin, "soykırımcı İsrail'in yörüngesinde" hareket ettiğini belirten Bahçeli, teröristbaşı Mazlum Abdi'nin, Suriye'nin kuzeydoğusundaki ateşkesin bozulabileceği yönündeki açıklamalarını, "hain niyet ve eylemsel heveslerin tetikte beklediğine" bir işaret olarak yorumladı. Bu durumun sadece Suriye için değil, Türkiye için de "aşırı güvenlik tehdidi" oluşturduğunu belirten Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin, Cumhurbaşkanı ve kabinesinin liderliğinde, stratejik bir akılla ve diplomatik sebatla bölgede oyun kurmaya çalışanlara karşı "meşru ve soylu bir direniş" gösterdiğini ifade etti.

İmamoğlu'ndan Silivri'den iktidara çağrı: "Mert olun, seçimde karşıma çıkmaktan korkmayın"
İmamoğlu'ndan Silivri'den iktidara çağrı: "Mert olun, seçimde karşıma çıkmaktan korkmayın"
İçeriği Görüntüle

Terör örgütlerine imralı merkezli 'sadakat testi' çağrısı

Bahçeli'nin Suriye analizindeki en dikkat çekici ve tartışma yaratacak bölümü ise terör örgütlerinin kendi içindeki hiyerarşisine ve liderlik yapısına yönelik yaptığı yorumlar oldu. Bahçeli, lağvedildiği söylenen PKK'lı terörist unsurlarının SDG/YPG'ye katılıp katılmadığının bir "muamma" olduğunu belirterek, tüm bu yapıların aslında tek bir merkezden yönetildiği imasında bulundu. 27 Şubat 2025 tarihinde PKK'nın kurucu önderi tarafından yapılan "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısının, bölücü terör örgütünün bütün bileşenleri için bağlayıcı olduğunu savunan Bahçeli, "SDG/YPG bu çağrıdan muaf ve istisna değildir," dedi. Bahçeli'ye göre, bölücü terör örgütü türevleri, "önderleri nezdinde sadakat ve samimiyet testinden" geçmektedir ve bu testin sonucunu, "Siyonist alçaklığın mı yoksa İmralı’nın mı belirleyeceği" yakında anlaşılacaktır.

MHP lideri, "PKK’nın ve PKK’lı teröristlerin önderi konumundaki İmralı’ya SDG/YPG’nin aynısıyla bağlılık göstermesi, 27 Şubat açıklamasına uygun davranış ve tavır içinde bulunması herkesin çıkarına olduğu kadar terörsüz geleceğe ve bölgesel huzura da azami düzeyde katkı sağlayacaktır," diyerek, örgütün tek bir liderliğe biat etmesinin bölgesel huzur için bir fırsat olabileceğini öne sürdü. Bu ifadeler, terör örgütlerinin iç dinamiklerine dair alışılmışın dışında bir analiz olarak dikkat çekti. Bahçeli ayrıca, Ankara ile Şam'ın ortak iradesiyle bir askeri müdahalenin de her zaman masada olduğu uyarısını yaparak, "Sözün yapamadığını yeri gelirse nice kahramanlık sahneleri başaracaktır," dedi.

Siyasette tansiyon tırmanıyor: 'özgür özel'in sözleri kepazelik'

Açıklamasının ikinci bölümünde namluyu tamamen iç siyasete ve ana muhalefet partisine çeviren Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i hedef alan son derece sert ifadeler kullandı. Çevrede bu kadar sancılı olaylar yaşanırken, Özgür Özel'in Sinop'ta yaptığı konuşmanın içeriğini "rezalet ve kepazeliğin daha ötesi" olarak nitelendiren Bahçeli, CHP liderinin "akıl tutulmasının dibinde" olduğunu savundu. Özel'in, "Ben de Büyük Taarruz’un emrini veren, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan kişi olmak istiyorum. Savaş kazanan kumandan olmak istiyorum," şeklindeki sözlerini "hezeyanla dolup taşan çarpık ifadeler" olarak tanımlayan Bahçeli, bu sözlerin muhatabını "sağlıklı ve sağgörülü" kabul etmenin mümkün olmadığını belirtti.

Özel'in kime karşı taarruz yapacağını ve hangi savaşı kazanacağını açıklığa kavuşturması gerektiğini söyleyen MHP lideri, bu anlayışı 1930'lu ve 1940'lı yılların "Hitler kafası"na benzeterek çok ağır bir eleştiride bulundu. Bahçeli, "Kendi dışındakileri düşman gören siyaset anlayışı 1930’lu-1940’lı yılların Hitler kafasıdır ve korkunç bir skandaldır. Türkiye’de düşman gözleyen ve gözetleyen Özgür Özel’in derhal bir sağlık merkezine müracaatı ya da ille de düşman arıyorsa etrafına bakması tavsiyemizdir," dedi. Ayrıca, Özgür Özel'in Cumhur İttifakı'nda sorun varmış gibi bir yaygara yaparak "demokrasi yolunda beraber yürüme" teklifinde bulunduğunu, ancak bu "inişli çıkışlı yolun" kendi hakikat yollarıyla kesişmesinin "hayal mahsulü bile olmadığını" ifade etti.

Füze denemeleri ve yolsuzluk davaları göndermesi

Bahçeli'nin Özgür Özel'e yönelik eleştirileri, savunma sanayii ve yolsuzluk iddiaları üzerinden devam etti. Özel'in Sinop'taki konuşmasında, Türkiye'nin savunma sanayisindeki atılımlarını "yüzsüzce baltalama çabası" içinde olduğunu savunan Bahçeli, CHP liderinin "balıkları düşündüğü kadar vatanı ve milleti düşünmediğini" söyledi. Özel'in, füze denemelerinden yakınmasını, "yabancı turistlerin kafaları üzerinden füzelerin uçurulduğunu" iddia etmesini ve "balıkların yuvalarından kaçtığını" söylemesini "dangul dungul konuşmanın daniskası, abuk sabuk zihniyetin alametifarikası" olarak nitelendirdi. Bahçeli, "Emperyalizmin oltasına takılan Özgür Özel çıldırsa da o füze denemeleri inşallah devam edecektir," diyerek bu konudaki kararlılığı vurguladı.

Açıklamasının sonunda, CHP'nin siyasi olarak "havlu attığını, mefluç hale geldiğini ve siyasi komaya girdiğini" iddia eden Bahçeli, ana muhalefet partisinin öncelikle kendi içindeki yolsuzluk iddialarıyla yüzleşmesi gerektiğini belirtti. CHP'li belediyelerle ilgili devam eden yargı süreçlerine atıfta bulunan Bahçeli, bu durumu "yüzyılın en büyük rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk davası olarak anılan devasa vurgun ve yağma" olarak tanımladı. Yeni adli yılda bu yolsuzluk davalarının iddianamelerinin hazırlanarak süratle hükmün tesis edilmesini ve "kimin mücrim kimin masum olduğunun hukuken" belirlenmesini dilediğini ifade etti. Bu açıklamalar, önümüzdeki günlerde MHP ile CHP arasındaki siyasi gerilimin daha da tırmanacağının ve siyasetin gündeminin oldukça sıcak geçeceğinin habercisi oldu.

Kaynak: HABER MERKEZİ