Ülke ve kurumları yönetenlerin dünü, bugünü ve yarını değerlendirmeleri onların başarı veya başarısızlıklarının en önemli göstergesidir. Bilgi ve birikimleri, halkla ilişkileri, siyasi tercihleri, öngörüleri, yönettikleri ülke veya kurumun varlığının geleceğini belirler. Bu bakımdan gelişen olayları değerlendirmeye yönelik “BAKIŞ AÇILARI” son derece önemlidir.
Ülke ve kurumların varlığı birtakım değerler üzerine kurulmuştur. Bunlar evrensel boyutta kabul gören insan hakları, adalet, gelişen bir toplum oluşturmak, iç ve dış ilişkilerde barışık bir ortamda yönettikleri yerin çıkarlarını korumak. Bunların oluşmasını sağlayan ekonomik gelişmeler, çevre bilinci, ileri teknoloji, paylaşım, uzay, nano teknoloji gibi oluşumları iyi izlemek ve yeni açılımlar yapmak “BEKA” için zorunludur.
Bunların oluşması için en önemli iki faktör can güvenliği ve adalettir.
Bugün ülke can güvenliğinin olmadığı, “GÜCÜ, GÜCÜ YETENE” anlayışının egemen olduğu, narkotik, silah ve insan kaçakçılığı yapan mafya baronlarının cirit attığı bir
ülke durumuna gelmiştir.
***
Adalet ise adeta rafa kaldırılmış, Diyojen gibi fenerle aranır hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesi kararlarının ilgili mahkeme ve Yargıtay tarafından tanınmaması bu alanda büyük bir krize yol açmıştır. Oysa bugünkü yönetimin tabanını oluşturan siyasal akımın lideri Necmettin Erbakan, Refah Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kapatma kararından sonra düzenlediği basın toplantısında aynen şunları söylemiştir:
“Anayasa Mahkemesi partimiz Refah Partisi hakkında bir karar almış, biraz önce bu kararı açıklamıştır. Her şeyden önce huzurlarınızda ifade ediyorum ki, Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin kuruluş itibariyle en yüksek mahkemesidir. Bunun almış olduğu kararlara bütün kuruluşların riayet etmesi gerekir. Hatta bu kararlarda vahim hatalar olsa dahi, bir hukuk devletinde hatalı da olsa kararlara itaat edip, uyulması gerçeğini ortadan kaldırmaz.”
Bu yaklaşım yargı mekanizmasında bir kaosu önlemiştir.
Bu iki ana unsurun var olmadığı yerde birtakım kavram ve beklentilerin olmasını beklemek abesle iştigaldir. “Umut Kaf dağının ardında değil, senin ellerinde” olacaktır.