Çok defa söylediğim gibi zaman öyle çabuk geçiyor ki; Durdur, durdurabilirsen! Ve de ülkemizde sağlıktan siyasete, ekonomiden günlük hayat şartlarına kadar yaşanan istikrarsızlığın göstergesi olan "rakamların dansı" insanımızı çıldırtma noktasına getirmediyse buna şükretmek (!) lazım... Malum, İslâm dünyasında "Manevi bir iklimin" hüküm sürdüğü bir dönem yaşıyoruz.

Evet, bugün 28 Şubat 2025 Cuma. Yarın sabahta Ramazan. Yani bu mübarek ayın sonu da Bayram… Çocukluğumuzda biz bu “üç ayları” sayarken “Recep, Şaban” der bayramın özlemi ile Ramazan'ı atlar “Hoppala Bayram” derdik… İsterseniz çocukluk sevdamızı bir kıyıya bırakıp, bugün başlayan Ramazan ayımıza bakalım. Siyaseten yapılan ekonomi tartışmalarının odağında hep “zamlar” var. Açıklanan ekmek, pide ve ramazanlık sofralara düşen rakamlara göre yazılı basında çıkan şu başlığa bakıp “Ramazan cep yakacak” sözünü yok saymamız mümkün mü? Bilemiyorum! Hatta muhalefet vatandaşla yaptığı görüşmelere dayanarak “Vatandaş bize ‘ikinci el ayakkabı var mı’ diye soruyor” demeyi de ihmal edemiyor. 
***
On bir ayın Sultanı Ramazan’ı “Hoş Geldin ya Şehr-i Ramazan” mahyaları ile karşıladık. Çocukluk anılarımızı süsleyen Ramazan’ın bereketli iftar ve sahur sofraları hakkında yazılı ve görüntülü basındaki yayınlar içimizi bir hoş etti… Bunların yanı sıra aynı sayfa ve ekranlarda çıkan “Millet bu Ramazan'da sofrasını zor kuracak”, “Domates markette taneyle satılıyor” şeklindeki ve de buna benzer haberler ise içimizi burktu… Hani bu, bir bakıma “size bir iyi, bir de kötü haberim var” der gibi bir şey oldu galiba… 
“Kurt, dumanlı havayı sever” diye bir söz var; işte yukarıda çizdiğim “dumanlı havada” kurt siyasetçilerimiz karşılıklı söz düellosuna girdi. Daha doğrusu “Ben haklıyım” düellosu idi bu!
Bazıları tecrübeli ve saygılı, bazıları da görgüsüz ve acemi siyasetçi misali seviyesiz laflarla adeta “kör döğüşünü” tercih ederek hayat pahalılığı, işsizliği, eğitimdeki, sağlıktaki aksaklıkları, örtbas çabasında! Dün bir iş yerinde gördüğüm bir duvar yazısını not edip sıcağı sıcağına sizlere servis etmek istiyorum; “Ben doğuştan haklıyım. Ama yine de hobi olarak tartışabilirim!” Bu sözü not alışımı izleyen bir dostum da hemen fikrini şöyle beyan etti: “Ünal Bey, madem ağzı olan konuşuyor, beyni olan da kullansın artık!”