Latin harflerine geçilince bir gecede cahil kaldık diye gürültü çıkaranlar şu günlerde her gece biraz daha fakir kaldığımızın farkındalar umarım.
Gemi batıyor batıyor dedik, sonunda gerçekten de yan yattı, çamura battı.
Baksanıza Putin Rus eti yollayacakmış artık bize, aç karnımızı doyuralım diye.

***

Dört mevsimi dolu dolu yaşayan, Fırat'ın Dicle'nin suladığı bu adam diksen çıkacak topraklarda artık ne tarım kaldı ne hayvancılık.
Daha doğrusu ne tarım bırakıldı ne hayvancılık.
Dolar yıl sonu kutsal sayı 7'yi görürse, buna kimse şaşırmayacak.
Daha doğrusu o gün geldiğinde artık şaşıracak halimiz kalmayacak.

***

Maaşlarımız oldu cücük.
Borçlar desen dağ gibi.
Bir kredi daha çeksem desen, artık bu faiz oranlarıyla geri ödemek de mümkün değil.
Ki zaten bize kredi verecek bankayı bulmak da zor.
Biz kim?
Orta ve eh işte biraz ortanın üstü kesim.
Altını zaten saymıyorum, garibim onlar tamamen fillerin ayaklarının insafına kalmış.
Bir tek yandaşlar, rüşvetçiler, rantçılar, iş bağlayanlar, bir de illegal işlere bulaşanlar rahat!

***

Bak bunları hafifleterek falan makaraya bağlamaya çalışıyorum ama gerçekten gözlerim doluyor, hem öfke hem üzüntüden.
Ben mesela artık nasıl olsa yan yattım diye midir nedir ipin ucunu tamamen saldım.
Bu ay hiç harcamadığım kadar çok boş işe para harcadım.
Psikolojide bunun bir adı vardır eminim.
İpim kuşağıma denk iken ucu ucuna hesaplamalarla her ayı açıksız, hasarsız atlatıp, kendi kendime gül gibi geçinip giderken, sanırım önümüzdeki kredi kartı ekstrelerini gördükten sonra konkordato ilan edeceğim. Gerçi şahıslarda olmuyordu değil mi o?
Eh dur bakalım, bir mucize bekleyeceğiz o zaman...
Derken... Aşağıdaki yazıya geçiniz, devamı orada çünkü.

***

Kurşuna gerek yok üfürüğün var ya

İşte bu gelirin azalması, giderin giderek çoğalması durumu hepiniz gibi beni de gerip, yaz depresyonumun üzerine bir fiyonk atınca çok sevdiğim bir arkadaşımın önerisiyle evde kurşun dökme seansı düzenledik.
Kurşuncu ablamız taa İzmir'den kalkıp geldi.
Refere eden kişi pek güvenilirdi.
Seans sadece kurşun dökme işlemi değil, enerji çalışması şeklinde geçti.
Umarım bir yararını görürüm. Nazardan, kem gözden, kötü enerjiden kurtulurum. (Evet inanıyorum n'olmuş?)
Da...
Ertesi sabah şöyle uyandım:
Önce uykumda yeni yavru kedimiz Recai elimi cart diye ısırdı, ben can havliyle elimin kenarına yapışmış Recai'yi sallamak suretiyle yataktan atmaya çalışırken, kedinin jilet gibi keskin bebeklik dişi elimi boydan boya yardı.
Bakın yardı diyorum, çizdi falan demiyorum.
Müthiş bir acıdır o daha önce de başıma geldi, bilen bilir.
Neyse hastaneye mi gitsem evde mi halletsem derken aslında değil hastaneye kapının önüne bile gidemeyecek kadar halsiz olduğumu fark ettim.
Ben uyurken dilimin bir kenarı ve yanağımın içi bir aft kolonisi istilası altına girmişti!
Konuşamıyor, yemek yiyemiyor hatta yutkunmakta bile zorluk çekiyordum.
Bu arada göğüs kafesim alerjik bir reaksiyon geçiriyor ve kendisi 'beni kaşı beni yol' diye feryat ediyordu.
Küçük kırmızı kabarcıklar ve inanılmaz bir kaşıntı/yanma.
Şimdi evde bir torba ilaçla, krem, solüsyon vs. ile perişan yatıyorum.
İyi oldu yani kurşun döktürdüğüm. Kurşunlara gelsem sanırım daha az acılı olurdu.

***

Haftaya bir daha dökülecek. Usul öyle imiş. Üç kere tekrarlamak lazımmış.
Ve evet ben inatla bu ritüeli tamamlayacağım.
Dur bakalım haftaya bugün, ölmez de sağ kalırsam neler olacağını/olduğunu anlatırım.
Haydi bakalım kalın sağlıcakla. (Özellikle akıl sağlıcağı!)