Tolga Şardan’ı,
bir zamanların
“Okunmak İçin Alınan Gazete” logolu Milliyet’inden bilir, tanırım. 
Otuz yılını verdiği gazetede her haberi manşetten görülmüştür.
Binlerce özel haberi ses getirmiştir, gündem yaratmıştır, ödüller almıştır.
O 'muhabir ruhu" asla kaybetmemiş meslektaşlarımızdandır.
Kılı kırk yarar,
kamusal görev yaptığının son derece bilinciyle de.
Hep gerçeğin peşinden gitmiştir, gerçeği anlatmıştır;
bedeli ne olursa olsun!
En iyi dostlarından, yöneticiliğini de yapmış Zafer Arapkirli’nin de dediği gibi;
“Emniyet ve yargı âleminde uçan kuştan haberi vardır.
Kül yutmaz. Oltaya gelmez.
Sağlamcıdır.
Yiğit, onurlu bir vatansever ve gazeteci olmanın hakkını verir.
Bir duyum aldıysa, deyim yerindeyse ‘seksen sekiz yerden’ kontrol ederek kuyumcu titizliğiyle yazar haberini, yorumunu... “

WhatsApp Image 2023-11-04 at 08.41.49

xxxx

Tolga Şardan
BirGün Yazarı Timur Soykan'ın açığa çıkardığı "Yargıda yaygın rüşvet çarkı" haberinin izinden gitti.
T24’te “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu yargı raporunda neler var” yazısını yazdı.
İlginçtir;
43 saat haberi tekzip edilmedi, ne zaman “halkı yanıltıcı bilgiyi yayma “ suçlamasıyla tutuklandı, çok kısa süre içinde de yalanlandı, yazıya da erişim yasağı getirildi.
(Şardan tutuklanırken bu arada iki gazeteci; Dinçer Gökçe ve Cengiz Erdinç Dezenformasyon Yasası kapsamında gözaltına alındı. İfadelerinin ardından serbest bırakıldı. BirGün Gazetesi’ne de soruşturma açıldı. Anayasa Mahkemesi de Şardan’ın tutuklandığı maddenin iptali talebini sürpriz bir şekilde gündemine aldı.
Bir ömür verdiği Milliyet, Tolga'dan tek satır söz etmedi.)

xxxx

Tolga Şardan tutuklanmasını ardından iki polisin kolunda kelepçeli dik bir şekilde yürürken, bir kadın haykırdı;
“Yalnız değilsin Tolga!”
İşte o anda meslektaşımız gözyaşlarını tutamadı.
Görüntüleri izlediğimizde bizim gibi çok sayıda duyarlı kişiler de ağladı.
Gazetecilik de onunla ağlıyordu!
Yine çok değerli meslektaşım
Mustafa Hoş ’un da ifade ettiği üzere, o anlar “Türkiye’de gazeteci olmanın en kısa, en anlamlı  belgeseli.
Bir mesleğin gözyaşları, bir gazetecinin başı dik hapse gidişiydi.”

xxxx

Tolga Şardan'ın avukatı Suna Öztaşdönderen de cezaevinde Şardan'ı ziyaret etti.
Şardan'ın şu mesajını paylaştı;
“Hırsımdan ağladım. Üzüldüğümden değil. Bunun bir siyasi meseleye dönüşmesini de istemiyorum.
Bu ülkenin sorunu.
Bu bir gazetecilik meselesi.
Şardan'ın şahsi meselesi değil.
Ben çıkınca yazmaya devam edeceğim tabii ki. Yazdığımın doğruluğuna da güveniyorum.
Ben sadece gazeteciliğin gereğini yaptım.
Yine olsa yine yaparım.
Bu tutuklamanın Cumhurbaşkanının talimatıyla olduğunu da düşünmüyorum.
Bu başsavcının kişisel hırsı nedeniyle yaptığı bir tutuklamadır.
İçişleri Bakanlığı'nca bir temizlik operasyonu başladı, bunun yargı ayağının da mutlaka olması gerekiyor.
Ali Yerlikaya operasyonlara başladı güvenliği sağlamak için, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de 'artık gri listedeyiz ülkenin istikrarının sağlanması gerekiyor' diye düğmeye bastı.
Bu sebeple ne olursa olsun, bunların devamının geleceğine inanıyorum." 

xxxx

Demokrasisi bir türlü gelişememiş ülkemizde
en zor, en çileli iş; gazeteciliktir.
Oysa basın özgürlüğü demokrasinin ön koşulu değil midir?
Gazetecilik yaparak bedel ödeyen birçok insan vardır; Tolga Şardan örneği!
“Mesleği amaç değil, varacakları yerde çabucak inebilecekleri araç olarak görüp kullananlar, sömürenler gazeteci mazeteci olamaz” derdi rahmetli Kaya Çelikkanat Ustam.
Okur için yapılan meslekte -sessizlerin sesi- gazetecilerin sözü bitmez!
Yaşadığımız çağın tanığı olmaya devam.
Tolga Şardan karar sonrası Nöbetçi Mahkeme kapısında söylemişti;
“Biz gazeteciyiz, sonuç itibariyle gazetecilik yapıyoruz, o kadar!”