Yok!
Ne otelleri kullanmayı biliyoruz ne de plajları...
Piknik alanlarını ya da...
Ülkemiz insanları için tatil demek, evlerinde yapamadıkları ne varsa rahat rahat uygulamak demek.
Nasıl olsa parasını verdim deyip otel odalarını talan etmek...
Nasıl olsa arkamdan toplayan olur deyip çerini çöpünü arkasında bırakmak...
Nasıl olsa deniz alır götürür deyip tuvalet ihtiyacını denizde gidermek...
Gibi.
***
Özellikle çocuklu aileler bu konuda fazla rahat.
Butik oteller bu yüzden çocuklu aile kabul etmiyor ya zaten.
Eden de ilk çocuklu müşteri deneyimini yaşadıktan sonra bu işten vazgeçiyor.
Geçen hafta bir arkadaşımızın beş odalı oteline böyle bir talep geldi.
Tüm odaları bir haftalığına kapatan çoluklu çocuklu beş aile, güzelim işletmeyi adeta talan etti.
Çocuğunun bezini havuz başında değiştirip, o pis bezi havuzun kenarına bırakıp gitmek mi ararsın, tüm uyarılara rağmen çamurlu ayaklarla yataklarda uyutulan çocuklar mı?
Bir de bu butik oteller genelde ev ortamı sunuyor ya...
İşte gelen müşteriler bir otele gelmiş gibi değil de bir evi, içindeki 'uşaklarıyla' beraber kiralamış muamelesi yapıyorlar.
Yine geçenlerde bir başka arkadaşımın dört odalı küçük oteline gelen çocuklu bir aile, odalarına kat görevlisi ve elektrik süpürgesi getirilmesini 'buyurdu'!
Çünkü ailecek bir kilo çekirdeği çıtlatıp, çöplerini ahşap zemin üzerindeki kök boya kilimlere tükürmüşler!
Gelin bunları temizleyin diye emir verdiler bir de!
***
Ya da otele değil de kendi yazlığına geldiğini zannedenler...
Valizinde elektirikli çaydanlık getirip havuz başında priz arayanlar bu sınıfa giriyor mesela.
Ya da pazardan malzeme alıp kendi mutfağı imiş gibi sorgusuz sualsiz dalıp kızartma yapmaya kalkışanlar...
***
Plaj ve piknik alanlarını kullanma konusu ise 'talan kültürü' başlığı altında incelenebilir.
Evinin dışında yediği içtiği her yer onun için çöplüğe çevirilebir bir alan.
Onun mantığına göre böyle çöp perileri var mesela... Deniz kıyısında veya ormanda arkasında bıraktığı tüm pislikleri akşam olunca gelip temizliyorlar.
Öyle zannediyor mal!
Geçen gün Ilıca plajında toparlanıp giden bir aileye, arkalarında bıraktıkları çöp yığınını işaret ederek, "Bir zahmet şu çöplerinizi alıp girişteki çöp kutusuna atar mısınız?" deyince gevşek gevşek cevap verdi evin reisi: "Topluyorlar onları yea!"
Hizmetçisi var çünkü davarın! Arkasını toplayacak, onun pisliklerine elini bulaştıracak.
***
Bu işin eğitimle, kültürle falan da alakası yok bu arada.
Benim yurtdışında yıllarca yaşamış, iş güç sahibi bir kız arkadaşım geçen gün gözümüzün önünde yediği çerezin kabuklarını yattığı şezlongun minderinde minik bir tepe olarak bıraktı, çekti gitti.
Plaj görevlilerine mahcup olmamak için, onun tükürüklü çerez kabuklarını ben toparlayıp kimse görmeden çöpe attım.
***
Velhasıl pis milletiz azizim... Ya da görgümüz eksik görgümüz.
Genlerden midir, havadan sudan mıdır bu genişlik? Bu işler bizde çözümsüz.