8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü nedeniyle...
İzmirli 52 kadın gazeteci...
Daha doğrusu 52 kadın gazeteci+Türkegül Kocaoğlu... Başkan'ın geceye damgasını vuran eşi.
Başkanla defalarca bir araya gelsek de eşi Türkegül hanımla ilk kez tanışma fırsatım oldu.
İçten, samimi, pozitif enerji yayan ve eşinin yanında ona tam destek olan güçlü bir kadın. Ben çok sevdim.
Aziz Başkan'ın ev halleriyle ilgili samimi açıklamalarda bulundu. 3 Mart'taki evlilik yıldönümünü atlamasından, eve pimi çekilmiş bomba gibi gelmesine yani eve iş getirmesine kadar tatlı tatlı dokundurmaları oldu.
Bizim destek cık cık'lamalarımız da eklenince Başkan Kocaoğlu şaka maka epey terledi.
Kadın dayanışması bir anda oluştu yani.
***
Ama bence asıl bomba Başkan'a önümüzdeki seçimde aday olup olmayacağı sorulduğunda geldi.
Kocaoğlu "Aday değilim demediğim sürece adayım demektir" diyerek bence her ne kadar öyle görünmese de net bir cevap verirken, eşi de yine bana göre bu açıklamanın sağlamasını yaptı.
Türkegül hanım minyon tipli ufak tefek bir kadın.
Ama "Eşim ilk başkan olduğunda çok ağlamıştım ve herkes benim sevinçten ağladığımı sanmıştı. Oysa ben üzüntüden ağlıyordum. Başkan olmasını hiç istememiştim. Ta ki bu zamana kadar. Şimdi devam etmesini çok istiyorum. Çünkü bunu hak ettiğine inanıyorum" derken büyüdü büyüdü, eşinin arkasında kocaman bir duvar oldu.
Başkan çok şanslı...
Ve benim o davetten sonra anladığım; Aziz Kocaoğlu Mart 2019 seçimlerinde çok büyük ihtimal yine aday.
Ben de diyorum ki; ne olacaksa hayırlı olsun, İzmir için en iyisi olsun.
***
Pişkinlikte son nokta
Dün yine malum tartışma vardı. Neden erkekler günü yok da kadınlar günü var, bu pozitif ayrımcılık bile değil bildiğin eziklik diyenler çoktu.
Bir kere 8 Mart neden önemli ve neden tam adı "Dünya Kadın Emekçiler Günü", önce bunu öğrenmek lazım.
Bilmeyenler Google efendiye danışsın öğrensin.
Bir ara böyle bir gün olması ve kutlanması bana da çok lüzumsuz geliyordu ama şimdi hiç de öyle düşünmüyorum.
Sadece bu günü kutlarken ya da anarken akım derken b.k.m diyen afişlere ve kısa filmlere karşıyım.
'Ne olur bizi dövmeyin' manasına gelen mor farla yüzleri boyanmış kadın afişleri mesela.
Kadını tamamen erkeğin insafına terk eden kısa filmler...
Tabii dün bir de kadın düşmanlığını göğsünü gere gere haykıran paçavra yığını sözde gazeteler de vardı.
Bunlardan ismini yazmaya gerek duymadığım bir tanesi 8 Mart'ı Dünya Erkekliği Yok Etme Günü bile ilan etti.
Bu ülkede erkeğin sürekli aşağılandığını, erkeklere psikolojik hadım uygulandığını, kadına yan bakanın bile memuriyetten atıldığını ve bunun büyük bir haksızlık olduğu falan uzun uzun savunan yazılar yayınladılar.
Utanmadan sıkılmadan.
Sonra bu kadar sapık, bu kadar tacizci, bu kadar pedofil nereden çıktı!
Onlar hep vardı ama şimdi bir de arkalarında açıkça destekçileri var.
Ondan bu rahatça salya saçmaları.