Bazı filmler boşuna çekilmiyor. Yıllandıkça şarabın demlenmesi gibi demleniyor anlattıkları… Mıh gibi, tokat gibi filmler…

Tekrarı olmayan bir yaşamak gibi, bir daha kimsenin anlatamayacağı bir öykü gibi, kimsenin bakmaya doyamadığı bir manzara ya da uçurumdan aşağı bakmak gibi…
Yılmaz Güney’in 'Umut' filmi, 2023 yılı Türkiyesi için de oldukça anlamlı ve manidardır.  Cabbar’ın peşinde koştuğu umuttan bizde de var. Umudunun peşinde akıl almaz hallere düşmesi çok tanıdık…  Umut filminin yapım yılı 1970 ve Cabbar’ın hikayesi 53 yıl sonra bugün hala geçerliliğini koruyor. 
Siyah beyaz filmde gittikçe karaya çalan bir hikaye Cabbar’ınki… Faytoncu Cabbar, atı ölünce ailesinin karnını nasıl doyuracağını, ne iş bulup nasıl paran kazanacağını düşünürken, işleri bir hal yoluna koyup koyamacağını bilemezken, umut işte ya bir milli piyango bileti satın alır. Çünkü artık yorulmuştur, bir işte çalışmadan, yorulmadan, bunalmadan çok parası olmasını istiyordur. Bir milli piyango bileti silsilesi ve bir türlü isabet etmeyen talih kuşu. Milli piyango olmayınca, Cabbar bu kez de define avcılığına başlar. 1 saat 40 dakikalık bir film, öylesine çarpıcı, öylesine gerçekçi… 

***
Filmin senaristi, yönetmeni, yapımcısı ve başrol oyuncusu Yılmaz Güney, Cabbar rolündedir. Beş çocuk, bir yaşlı ana ve karısı… Borç harçla aldığı faytonu, iki atı vardır. Atlarından biri ölür. Üç kuruşla geçinmekten yorulan Cabbar da gecekondu mahallesinden, zengin mahallesine terfi etmenin hayalini kurar, o hayallerin içine dalar, kaybolur. 
Milli piyango bileti alır, mütemadiyen bilet alır. Talih kuşunun peşindedir. Büyük ikramiye biletine isabet etmedikçe yeniden alır, alır, alır, alır… Cabbar’ın paraya kısa yoldan kavuşabilme hayalleri arasında umutsuzluğa asla yer yoktur! Piyango olmazsa başka bir yol elbet bulunur… Bulur da… 
Hamal Hasan (Tuncel Kurtiz) Cabbar’ın aklını çeler ve onu define avcılığına ikna eder. Hamal Hasan ve Cabbar’ın hacı amcayla ‘define avcılığı’ ile dere tepe gezmesi, kayboluşları, yok oluşları… Adana tren istasyonunda başlayan Çukurova’da çekilen hüzünlü, mücadeleci bir insan hikayesi… 

***
Yılmaz Güney define bulmak için evinin altını kazan babasının hikayesini anlatır Umut’ta… 2023 Türkiye’sinde hala define avcılığı yapanlar var. Cabbar’ın hayallerini kuranlar, o hayaller uğruna evleri barkları dağılanlar, derbeder olanlar var. Ve hep var olacaklar. 
Cabbar’ın hiç değilse Milli Piyango’dan bir umudu vardı. Bizim o da yok örneğin… Milli piyango çekilişlerinin yılbaşlarında canlı yapıldığı o alışıldık düzen değiştiğinden, bizim şimdi milli piyango bize çıkar umudumuz da yok.
Umut etmek için ha babam gayretteyiz. Tadımız yok, umudumuz var ama Cabbar’ınki kadar keskin değil. Cabbar’ın 53 yıl önceki geçim derdi, şimdi bizde gani gani var. hem de dar gelirliden, orta hallisine, memurundan, zenginine herkesin en büyük derdi hala geçim derdi. Bundan tam 53 yıl önce çekilen Umut filmi boşuna çekilmedi. Yılmaz Güney, Türk sinemasının en gerçekçi, yalın, çarpıcı filmini çekti. Film o kadar gerçekçiydi ki sansüre uğradı. Sansür Kurulu, filmde yer alan faytoncunun giyimi ve kuşamının fakirliğin bir sembolü olarak ele alınmasını, zengin otomobil sahibi hakkında takibat yapılamayacağı kanaati verilmesini, faytoncunun iş ararken zengin-fakir ayrımı yapılmasını, Cabbar'ın Amerikalı zenciyi soymasını ve sabah namazını güneş doğarken kılınmasını sakıncalı bularak filmi yasakladı. Film, kaçak olarak ilk kez 1971 yılında Cannes Film Festivali’nde gösterildi. (*) 53 yıl sonra bugünün Türkiye’sinde sansür uygulamalarının katmerleşmesini hesaba katarsak bu manada da bir şey değişmediğini söylemek mümkündür. 

***
Yıllar sonra Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney, Adana’da filmin gösterimi sonrasında Umut’un, Taçsız Kral’ın babasının hikayesi olduğunu, hikayenin yaşanan bir olaydan izler taşıdığını anlatır. Fatoş Güney, film için şu cümleleri kullanır: “Umut filmi Türk sinemasında bir mihenk taşıdır. Onun filmleri güncel ve evrenseldir.”
Öyle bir güncellik ve evrensellik ki 53 yıl değil 153 yıl da geçse ‘Yılmaz Güney, Umut’u boşuna çekmemişti’ diyen birileri hep olacaktır. Geçim derdini anlatan, en sarsıcı, trajik ve hakikatten nasıl kopulurun hikayesi Umut… Yazımı filmden bir alıntıyla bitirmek istiyorum.
Cabbar Fayton’u kullanırken, Hamal Hasan şöyle der: “Paran olunca her iş iyi olur. Paran olunca kebap yen, paran olunca tatlı yen, şarap içen… İyi yataklarda yatarsın. Parası olunca adam kuvvetli olur, parası olunca adamın evi, avradı olur. Evinde tenceresi kaynar, çocukları olur. Paran olmadı mı idi de dünyada senden kötüsü, senden pisi yoktur. Her yerden kovulursun. Fakirin yüzü soğuktur. Niye soğuktur Cabbar gardaş. Mesela cebinde paran olmadı mı, yaz gününde üşürsün. Neden; çünkü para adamı sıcak tutar…”

(*)Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Umut_(film,_1970)