Arapça kökenli olan 'memleket' sözcüğü Osmanlı'da ilk kez Fatih Sultan Mehmed’in 1481 tarihli Arapça vakfiyesinde geçer. Cumhuriyet döneminde de bu kelimenin resmi kullanımı yaygındır
Fransız Arabist A. Miquel’e (1929-2022) göre (İslam Ansiklopedisi, s. 313-14), memleket, Arapça’dır ve hem ism-i mekân hem de masdar olarak kullanılmıştır. Arap coğrafyacıları, daha çok sözcüğün çoğul şeklini, ‘memalik’ sözcüğünü kullandılar. Bunlardan ilki, Arap coğrafyacı İbn Hurdazbih’tir (912-913). Onun kitabının ismi Kitabü’l-mesalik ve’l-memalik’tir. Diğer bir Arap coğrafyacı Cahiz ise, Arap memleketi (memleketü’l-Arab) ve Acem memleketi (memleketü’l-Acem) sözcüklerini kullanmıştır. 928 yılında ise Kudame bin Cafer, memleket ile İslam memleketi (memleketü’l-İslam) gibi bir ayırım yapmıştır. Bu üç Arap coğrafyacının kullanımı sayesinde, memleket (çoğulu: memalik) sözcüklerinin kullanımı yaygınlaşmıştır. Demekki sözcüğün 10 yüzyılda, Arap coğrafyacıları tarafından kullanılmaya başlandığı belgelenebilmektedir. Sanırım, bu sözcük Arapçadan başka dillere de geçmiştir. Bunlardan biri de Türkçedir.
OSMANLI'DA KULLANIMI
Osmanlılarda, Fatih Sultan Mehmed’in 1481 tarihli Arapça vakfiyesinde, ‘Eflak memleketi’ sözcüğü geçer (Eflak ma’delitihi daire ala gubera-i memleketihi). Bu tarihten itibaren sözcük Osmanlı resmi kullanımında yaygınlaşmaya başlıyor. 1565 tarihli bir Osmanlı belgesinde ‘memleket muhafazasından’ söz edilmektedir. 1612 tarihli başka bir belgede ‘Napoli memleketi’ kullanımı vardır. 1681 tarihli bir belgede ‘Venedik balyosunun memleketine azimeti’ cümlesi geçer. 1725 tarihli bir belgede Açıkbaş Memleketi’nden (Gürcistan) bahsedilir. 1748 tarihli bir belgede ‘Leh memleketinden’ söz edilir. 1792 tarihli başka bir belgede ise ‘Nemçe memleketi’ ifadesi vardır.
19'uncu yüzyıl Osmanlı arşiv belgeleri incelendiği zaman, Mehmed Ali Paşa'nın memleketi Kavala; Çerkez memleketi; Boğdan memleketi; Memleketeyn (Eflak ve Boğdan), memleket erkânı; memleket emiri; memalik-i şahane (Osmanlı devleti); Osmanlı memleketi; Rusya ve civar memleketler; ecnebi memleketleri; yabancı memleket; dâhil-i memleket; şura-yı memleket; memleket tabibi; memleket haricine çıkarılmak; memleket hastanesi gibi tamlamalara rastlanır.
ARAPÇA 'SAHİBİ OLAN YER'
Cumhuriyet döneminde de bu sözcük resmi kullanımda mevcuttur. 1955’te Başbakan Adnan Menderes, ‘Memleket uğruna hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak, tarihi vazifemizi yapmakta devam edeceğiz’ şeklinde bir beyanatta bulunmuştur. Ünlü şair Nazım Hikmet, ‘Memleketim’ isimli şiirinde: ‘memleketim, memleketim, memleketim; ne kasketim kaldı ora işi; ne yollarını taşımış ayakkabım; sen şimdi saçımın akında, alnımın çizgilerinde’ demiştir. Türk şair Cahit Sıtkı Tarancı, Memleket İsterim isimli şiirinde, ‘doğadan, eşitlikten, dert ve hasret çekilmemesinden, yaşamdan’ söz eder. Bu örnekler dikkate alındığında, memleket kelimesinin tarihsel anlamı nedir? Arap coğrafyacıların bu sözcüğe yükledikleri ilk anlam, ‘sahibi olan yer’dir. Arap memleketi, ‘Arapların sahibi olduğu yer’ iken, Acem memleketi ‘Acemlerin sahip olduğu toprak’ anlamına gelir. Memleketül’-İslam, ‘İslam dininin egemen olduğu topraklar’ anlamında iken, memleket ise ‘İslam dininin egemen olmadığı yer’ anlamına gelir. Nitekim Osmanlılarda bu ikinci kullanımın yaygın olduğu anlaşılıyor. Çerkez, Nemçe, Rusya, Leh, Venedik, Napoli, Açıkbaş, Eflak ve Boğdan’da İslam egemen din değildir. Memleket-i şahane ise Osmanlı Sultanı'nın idaresinde olan ve Osmanlı topraklarını tümünü kapsayan yerler anlamında olmalıdır. 1918 tarihli bir belgede ise ‘düşman memleketi Beyrut’ ifadesine rastlanır.
Özlem de içeriyor
Osmanlıların, İstanbul merkezli bir tanımlamaya gittikleri anlaşılıyor. Dar anlamıyla, ‘insanın doğup büyüdüğü yer, yani özyurdu’ anlamı verilirken, geniş anlamıyla ‘tüm ülke’ anlamındadır. Adnan Menderes, bu kavramı ‘tüm Türkiye için’ kullanmıştır. Osmanlılarda, ‘memleket’ sözcüğünün, ‘vatan ve ülke’ sözcükleri gibi, siyasal bir içeriğe sahip olmadığı anlaşılıyor. Cumhuriyet döneminde, ‘Memleket Sesi’ gibi birtakım dergilerin ismi olmasıyla birlikte Menderes’in kullanımında olduğu gibi, siyasal bir içerik kazanmaya başlamıştır. Nazım’ın da siyasal bir içerikle değil de, 'doğduğu büyüdüğü, sevdiği topraklara bir özlem' olarak memleket sözcüğünü kullandığını sanıyorum. Son yıllarda da siyasal bir partinin ismi olarak kullanılmıştır. Geniş anlamıyla bakıldığında, memleket sözcüğünün somut bir bölgeyi içermediği, halk, din, dostluk veya düşmanlık esaslarına göre anlam verildiği anlaşılıyor. Anlaşıldığı kadarıyla, bu sözcük de, diğer birçokları gibi, siyasetçiler tarafından kirletilen sözcüklerden biridir. Son olarak Arapların, Arapçada bu sözcüğü ‘devlet’ anlamında kullandıklarını da belirtelim.