Umutlu olmak için nedenlerin azalmadığı, azaltılmadığı bir ömür dileyerek başlamak istiyorum bu hafta yazıma... İzmir, 26 Şubat’ta başlayan çok önemli bir festivale ev sahipliği yapıyor. 2 Mart’ta sona erecek olan Kadın Yönetmenler Derneği’nin düzenlediği İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Avrupa Sivil Düşün Projesi desteği ve Türk Tuborg A.Ş. ile Megapol sponsorluğunda düzenlenen 7’inci Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’ni kaçırmayınız.
***
İzmir’in ev sahibi olduğu festivalde 27 ülkeden 77 film ücretsiz olarak seyirciyle buluşuyor. Filmlerin dünya ve Türkiye prömiyerlerinin gerçekleştirildiği festivalde ayrıca İzmir Kültür Fonu (İZKF) ve Goethe-Institut işbirliğiyle atölyeler de düzenleniyor. Atölye ve eğitimler ise İzmir Ticaret Odası sergi salonunda düzenleniyor. Heyecan verici ve çok önemli bir festivale katkı sunan herkese teşekkürler. Festival kapsamında gösterilecek olan filmlere ve filmlerin gösterilen yerlere sosyal medya Instagram alanından kadın yönetmenler festivali yazarak bilgi edinebilirsiniz. Türkiye’nin uluslararası alandaki ikinci büyük festivali özelliği taşıyan 7. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin daha çok destekle ilk sıralarda yer almasını istiyoruz. Kadın elinin değdiği her alanı önemsiyor, geleceğe dair umudumuzun kadınlarca mayalanıp bir hamur misali büyümesini ve katmanlaşmasını diliyorum.
***
Son zamanlarda prime time'da yayınlanan televizyon dizilerde; Türkiye’nin içerisinde bulunduğu siyasi atmosferden etkilenmelerin yer aldığı diziler çoğalırken; zengin kız fakir oğlan, müştemilattakiler ve yalıdakiler konulu dizilerden sıyrılmaya başladık gibi ne de dersiniz? Televizyon kanallarındaki dizileri önemsiyorum çünkü ülkemizde pek çok evde en çok yapılan aktivite dizi izlemektir. İçinde bulunulan zamanın, toplumun bir yansımadır da ayrıca diziler... Bir ayna gibidir de aslında... Var olan dizilerden farklı olarak çiçeği burnunda yeni bir dizi daha yayın hayatına başladı. Tam da cemreler düşmeye başlamışken insanın yüzüne tebessümler çizdiren, izleyiciyi enerjisiyle alıp götüren oyunculuğu ile hemen her projesinde büyük beğeni toplayan Demet Evgar’ın başrolü oynadığı Bahar ile bir mutluluk yayıldı ekranlara...
Karamsarlıktan içimiz şişmişken bir 'oh be' dedirtti bu dizi herkese. “Ay ben hiç televizyon dizisi izlemem diyenlerden” asla olmadım ama gerçekten dizilerdeki kaos ve karanlıktan o kadar sıkılmışken, artık televizyonda dizi izlemeyi bırakmışken 'Bahar' herkese çok iyi geldi. Bu arada dizinin orjinali Güney Kore yapımı olan Doctor CHA'ymış. Doctor CHA'yı izleyenler sosyal medyada Bahar dizisinde Evgar'ın orjinalindeki oyuncudan çok daha iyi performans sergilediği yorumlarında bulunmuş.
***
Uyarlama dizilere karşı değilim; bir de izleyiciye yaşam motivasyonu, enerji ve farkındalık kazandırıyorsa bir sakıncası olmadığı kanaatindeyim. Sosyal medyada bir çok kadın Demet Evgar'ın dizi paylaşımlarına yazdıklarında; karakterde kendilerini gördüklerini ve karakterin kendilerinde bir aydınlanmaya neden olduğunu belirtiyor. Bahar tüm kadınlara ilham olsun, örnek olsun, cesaret versin. “Kadın dayanışması ve İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” demeden de edemeyeceğim. Kadına güç verenlere saygıyla ve minnetle...