Liderlik önemli bir olaydır. Sorun yaratmaz, sorunları çözer. Yönlendiricidir. Öngörülüdür. Aldığı
kararlar ile ülkesinin ve dünyanın geleceğini şekillendirir. Liderlik iddiasında olanların "çapları" bu kararların olumlu veya olumsuz olarak yansımasına yol açar. Tarih bunların örnekleri ile
doludur.
Tarık Bin Ziyad, Cebeltarık'ı geçtikten sonra gemilerini yakmış, ordusuna "Geri dönüş yok" işaretini vermiştir. Kartacalı Hannibal, Romalalıların korktukları, "Denizi nasıl olsa aşamazlar"
dedikleri fillerini karadan yürütüp Alp'leri aşarak Roma topraklarına girmiştir. Fatih, emellerini
gerçekleştirmek için "Bir Roma yeter" düşüncesi ile İstanbul'u fethederek, Doğu Roma'yı tarih
sahnesinden silmiş, yeni bir çağ başlatmıştır. Alpaslan'ın Anadolu Türk toprağı olmasını sağlayan
Malazgirt savaşında uyguladığı, "Düşmanı Hilal içine al, cenahlardan süvarilerinle vur" uygulaması, asırlar sonra Hitler tarafından Polonya ve Çekoslovakya'nın işgalinde Alman panzerleri ile kullanılmıştır. Buna karşılık Napolyon'un Rusya'yı almak için girdiği savaşta aynı taktiğin kurbanı olmuş, soğuk Rus steplerinde bozguna uğrayarak tahtını terk etmek zorunda kalmıştır. Musolini ihtiraslarına "gem" vuramamış, bacaklarından asılmış, Hitler sığınağında intihar etmiştir. Fransa Cezayir'de, Belçika Kongo'da, Hollanda Güney Afrika'da başta elmas, petrol olmak üzere yeraltı zenginlikleri için katliamlar yapmış, bu ülkeleri yönetenlerin "çapsızlığı" ülkelerini zora sokmuştur.
***
İkinci dünya savaşından sonra "egemen benim" anlayışını ortaya koyan Amerika'ya karşı
alternatif yönetimlerin oluşmasına yol açmıştır. Arjantin'de Peron, Küba'da Castro, Hindistan'da
Nehru gibi "liderler" ortaya çıkmıştır. Bunlar gerçek lidermiydi yoksa Eva Peron, Che Guevera,
Gandi gibi olaylara yön veren kişilerin "gölge"lerimiydiler.
Putin'in Amerikan füzelerinin sınır ülkelerine yerleştirilmesine karşı çıkması, ülkesine yönelik
bir saldırı yapılmayacağı konusunda garanti verilmesini istemesi tarihin tekerrürüdür. 1962
yılında Rusya'nın Küba'ya füze yerleştirme girişimini varlığını yok etmeye yönelik bir tehdit
olarak gören Amerika, füzeleri taşıyan gemileri abluka altına almış bir savaşın başlamasına
ramak kalmıştı. Kennedy ve Kruchov'un basiretli tutumları Türkiye'deki füzelerin kaldırılması
karşılığında Rusya, Küba'ya füze yerleştirmekten vazgeçmişti. Sorun çözülmüştü.
***
Bugün Çin'in katılımıyla bu tür çatışma noktalarını "vekaletle" yürüten ABD ve Rusya'nın, kimi
yerlerde komedyenden, kimi yerlerde futbolcudan, hukuk fakültesinin önünden geçtiği için
kendini hakim, savcı, avukat sanan kişileri iletişim kanalları ve lobi güçlerinin çıkarlarına yönelik
"lider" yaratmaya çalışmaları sorun çözmez, sorun yaratır. Bu açıdan Putin'in nükleer başlıklı füzelerle ilgili açıklamaları ciddiye alınmalıdır.Ukrayna olayı Biden-Putin savaşıdır. Diğer olay ve kişiler figürandır.
Gün gerçek gönüllülerin yanı sıra bu görünümündeki terör örgütlerine Avrupa kapılarını çapsız liderlere değil sorun çözen liderlerin günüdür. Aksinin ne olabileceğini Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından sonra Nevil Shute 1952 de yazdığı "Kumsalda" adlı kitapta yazmış. "Atom" bombalarının kullanıldığı bir savaş sonrası bu süreyi bir denizaltında geçiren kişilerin ,dünyada radyoaktif tehlikesi olmayan tek bölge olarak kalan Avusturalya'nın küçük bir bölümünde yaşamlarını konu eden kitap, düşünülmesi bile insanı dehşete düşürüyor.
Günümüzdeki nükleer gücün vardığı nokta göz önüne alınırsa, öngörülü, sorun çözücü "çapları" büyük liderlere, dünyanın her zamankinden fazla ihtiyacı var.