Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Saraçhane'deki binasında düzenlenen bayramlaşma programına katıldı.
Bayramlaşma öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Özel, "'Kibir değil tevazu kazanmıştır’ demiştik. 'Bizim başarımız kimsenin hezimeti olmayacak' da demiştik. 'Bu sonuçları bizi rehavete sevk edecek bir galibiyet olarak değil, seçmenin bize açtığı bir kredi olarak görüyoruz' demiştik. 'Milletin sandıktaki mesajını doğru okumaya gayret edeceğiz' demiştik. Bir yıl boyunca da buna gayret ettik. Millet siyasete 'Kavgayı bırakın, benim derdimi çözün' dediği için, anormal siyaseti normale çevirmek için mücadele vermiştik. O gün vatandaşa hizmet için yola koyulduk. Belediye başkanlarımız, belediye meclislerimiz aslanlar gibi çalıştılar. Temel belediyecilik hizmetleri eksiksiz verilirken yoksullara, garibanlara, dezavantajlı gruplara el uzatıldı. Kreşler, kent lokantaları, emekli evleri, anne kart uygulaması, bebeklere süt, büyüklere protein desteği, ürünü kalan çiftçilere destek, yoksul ailelerin çocuklarına burs, yurt için elden gelen bütün gayret, başta İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, Ankara Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere tüm büyükşehirlerimiz ve il belediyelerimiz tarafından yapıldı ve büyük bir takdir gördü. İhtiyacı olanlara, partisine bakmadan sosyal yardım götürüldü. Seçimlerden sonra 6-7 aylık hizmet sürecinin ardından, elbette ölçümler yapıldı. Biz 6 ayda bir karne vereceğimizi ifade etmiştik. Biz ölçtük, AK Parti de ölçtürdü. 6 ayın sonunda Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden memnuniyet, bizim anketimizde yüzde 58, AK Parti’nin de inkar etmediği ikrar ettiği anketinde yüzde 61 olarak ölçüldü" dedi.
'EKREM BAŞKANA DARBE YAPMAK ÜZERE GÖREVLENDİRİLDİLER'
Özel, "Yerel seçimlerden bu yana bir gün bile durmadan tematik mitinglerle, eğitim mitingi, emekli mitingi, buğday mitingi, çay mitingi, emek mitingi, fındık mitingi, çiftçi mitingi, teröre ve şiddete karşı yaşam hakkı mitingi gibi mitingleri, büyük bir kararlılıkla ülkenin dört bir yanında ve artan katılımlarla gerçekleştirip, 47 yıldır duyduğumuz demokrasiye saygıyı, bu sefer bizi yetkilendirenlerin verdiği göreve saygı olarak addettik. 47 yıl bizim demokrasiye gösterdiğimiz saygıyı, Adalet ve Kalkınma Partisi 47 ay göstermeye cesaret dahi edemedi. 4 yıl, yani 47 ay sabretse, seçimlere huzur ve güven ortamında gidilse, millet 23 yıl yönetenle, 4 yıldır Türkiye’nin yüzde 65’ini yöneteni, İstanbul’u yöneteni, Ankara’yı yöneteni bir kefeye koyup bir karar verecekti. Bu millet üzülmeden, sıkılmadan, daralmadan, kutuplaşmadan, birbirine karşı düşmanlaştırılmaya çalışmadan, huzur içinde bir seçime gidebilirdi. Bunun için dedik ki, 'Emekliye doğru bir zam yapalım, iki elimizi bir kaldıralım. Asgari ücretliyi hak ettiği noktada destekleyelim, hep beraber destek verelim. Geçim olsun’ dedik, 'Hayır. 'Bu ülkede seçim olacağı yıl geçimi düşünüyoruz. Seçimden sonra dönüp biz başkalarını düşünüyoruz' dediler. Eskinin orta direği yoksul oldu. Yoksullar, pazarın dağılmasını bekleyip çürükleri toplar oldu. Tercihlerin en kötüsünü yaptılar ve televizyonların önünde bakanlarına 'Silkeleyin. Madden, manen silkeleyin' dediler ve Ankara’daki bir siyasi, bir bakan yardımcısını İstanbul’a kötülük yapmak üzere, Ekrem Başkan’a darbe yapmak üzere görevlendirdiler" dedi.
'EKREM BAŞKANIMIZIN DİPLOMASINI İPTAL ETTİLER'
Özel, "9 Ekim’de İstanbul’a atadıkları başsavcı eliyle bizi ve milleti sindirmek için bir darbe girişimi sürecini adım adım ilerlettiler. Bundan 1 buçuk ay önce bir darbe mekaniğinin devrede olduğunu ve geleceğin Cumhurbaşkanı adayına, geleceğin iktidar partisine darbe hazırlığı olduğunu ifade etmiştik. Birileri seçilmiş siyasetçilerden akademisyenlere, sanatçılardan iş insanlarına kadar kademe kademe hukuksuzluk dalgası yayarak bir gün biz darbeyi yaptığımızda itiraz edecek bir genç, bir sanatçı, bir akademisyen, aydın vatandaş kalmasın diye özel gayretle parça parça operasyon yürüttüler. Adaleti yere çalıp, menfaati ve çıkarı baş tacı edip, gerçek suçlular dışarıda serbestçe dolaşırken, uyuşturucu baronları, çeteler, mafyalar milletin üzerine çökerken, onlar Türkiye'de sadece bir tek şeyi suç saydılar. Türkiye’de yaptırımı olan tek suç, AK Parti iktidarına muhalefet etmek ve gözaltına alınıp içeride tutulması gereken Beylikdüzü’nde bir kez, İstanbul’da üç kez kendisini, Erdoğan’ın çıkardığı adayları mağlup eden Ekrem İmamoğlu’ydu. Tek hedef oydu. Onun üzerinden bir darbe yapılanmasını adım adım planladılar. Gün gün işlettiler. Sonuçta gelinen noktada 5 tane her birinde siyasi yasak talebi olan, 25 yıllık hapis istemi, 31 yıl önce verilmiş olan bir diplomanın, bütün arkadaşları ile birlikte iptal istemi ile kamera şakası olamayacak, kötü komedi filmlerine konu olamayacak adımları peş peşe attılar. Bu sürecin sonunda 18 Mart günü Ekrem Başkanımızın diplomasını iptal ettiler. Ertesi gün, yüzlerce polisle şafak vakti ailesi ile birlikte yaşadığı İBB’nin resmi konutunu bastılar. Başkanımızı ve arkadaşlarımızı gözaltına aldılar" dedi.