Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne (TMO) ait açık sahalarda depolanan 1.323 ton buğdayın haciz işlemiyle karşı karşıya kalmasını sert sözlerle eleştirdi. Gürer, “Traktör, arazi, hayvan derken şimdi de buğday icralık oldu. Bu tablo, hem çiftçinin hem de sanayicinin borç yükü altında ezildiğini ve tarımda büyük bir çöküş yaşandığını gösteriyor” dedi.
Gürer’e göre bu durum yalnızca borç krizini değil, aynı zamanda stoklama sorunlarını da gözler önüne serdi. TMO’nun icra yazışmalarında bile fare, kuş ve yaban hayvanı saldırılarından iklim koşullarının yarattığı risklere kadar pek çok tehdidin belirtildiğini söyleyen Gürer, “Artık bu ülkede üretilen ürün bile güvenle korunamıyor” ifadelerini kullandı.
Depolama krizinin görünmeyen yüzü
Milletvekili Gürer, açık yığın depolama yönteminin sorunlarına dikkat çekerek “naylon üstüne serilip üzeri toprakla örtülen buğdayın” fire kayıplarına yol açtığını anlattı. Küflenme, aflatoksin, nem ve bozulma gibi risklerin yüksek olduğunu vurgulayan Gürer, modern silo yatırımlarının yetersizliği nedeniyle ürünlerin zarar gördüğünü kaydetti.
Gürer, TMO’nun icra sürecinde yaptığı yazışmalarda, ürünün satılabilmesi için 310 bin TL aylık masraf ve ek 250 bin TL tahliye bedeli çıkarıldığını belirterek, “Masraf hesabı yapılıyor ama ürün korunmuyor. Açık depolama yöntemi çiftçiyi de, ürünü de, ülke tarımını da kayba sürüklüyor” dedi.
Desteğin yetersizliğinin göstergesidir
Ömer Fethi Gürer, “Üretici borçlu, sanayici borçlu, ürün icralık” sözleriyle özetlediği tabloyu, iktidarın tarım politikalarının iflası olarak nitelendirdi. 2006’da çok sayıda TMO deposunun satıldığını, son yıllarda alım politikalarında büyük dalgalanmalar yaşandığını hatırlatan Gürer, 2023’te 12,5 milyon ton alım yapılmasına rağmen 2024’te bu rakamın 3,5 milyon tona, 2025’te ise 2,5 milyon tona gerilediğini söyledi.
“Buğdayın dahi icralık hale gelmesi, tarımda yaşanan yapısal sorunların ve üreticiye verilen desteğin yetersizliğinin göstergesidir” diyen Gürer, ürünlerin toprağa gömülerek korunmaya çalışıldığı bir sistemin çağdaş tarım anlayışıyla bağdaşmadığını ifade etti.