COP30 iklim zirvesi kapsamında 'Ekokırımı Durdurun Vakfı' (Stop Ecocide Foundation) tarafından savaşların çevreye verdiği tahribat üzerine basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısında konuşan vakfın kurucu ortağı Jojo Mehta, bu yılki zirvenin 'Halkların COP'u', 'Orman COP'u' ve 'Hakikat COP'u' gibi birçok isimle anıldığını söyledi.

Küresel ısınma sonucu iklim krizine karşı savunmasız olan ülkelerin halihazırda birçok problemle mücadele ettiğini dile getiren Mehta, ekokırımın bu yüklere bir yenisini eklediğini kaydetti.

Bu noktada ekokırımla mücadelede yasal bağlayıcılığa olan ihtiyaca değinen Mehta, bu faaliyetlerin uluslararası düzeyde suç olarak kabul edilmesinin, hesap verilebilirliği artıracağını belirtti.

Ekokırımın tanınması ve suç olarak görülmesi için çalışmalar yürüttüklerini aktaran Mehta, '2021 yılında, vakfımızın topladığı bağımsız bir uzman paneli, ekokırımı, çevreye ciddi ve yaygın ya da uzun vadeli zarar verme ihtimali yüksek olduğunu bilerek işlenen yasa dışı veya pervasız eylemler olarak tanımladı. Bu tanım, dünya genelinde pek çok siyasi ve yasal gelişmenin tetikleyicisi oldu. İtalya'dan Meksika'ya, hatta Brezilya'ya kadar 20'den fazla ülkede ekokırımı yasalaştırmayı amaçlayan tasarılar parlamentolara ve kongrelere sunuldu.' diye konuştu.

Belçika'nın bu alanda öncü bir ülke olduğuna işaret eden Mehta, Avrupa Birliği'nin de konuya dair çalışmalar yürüttüğü bilgisini paylaştı.

Serdal Adalı’dan Rafa Silva açıklaması
Serdal Adalı’dan Rafa Silva açıklaması
İçeriği Görüntüle

İklim krizine yönelik uluslararası davalarda alınan danışma kararlarının da bu süreci desteklediğini ifade eden Mehta, 'Temmuz ayında Uluslararası Adalet Divanı ile Amerika İnsan Hakları Mahkemesi, iklim krizinde devletlerin yükümlülükleri konusunda görüş bildirdiler ve devletlerin kitlesel çevre zararlarını önleme sorumluluğu bulunduğunu çok net bir şekilde ortaya koydular.' dedi.

Çatışmaların çevreye verdiği zararın çok açık olduğunu belirten Mehta, sözlerini şöyle tamamladı:

'Çatışma sırasında çevreye verilen zararları Ukrayna'da, Gazze'de ve silahlı çatışmalardan etkilenen dünyanın diğer bölgelerinde gözlemliyoruz. Ukrayna bu konuda özel bir çaba gösteriyor. Çatışma sırasında yaşanan zararı ekokırım olarak tanımlamaktan bahsediyorlar. Savaş ve askeri faaliyetlerden söz ettiğimizde odak her zaman insanlara ve altyapıya verilen zararda oluyor. İnsanların aileleri ve geçim kaynakları söz konusu olduğundan, bu en görünür ve en yakından hissedilen acı olduğu için anlaşılabilir. Ancak önce Ukrayna'nın bu konuda sesini yükseltmesi ve şimdi de Filistin'in benzer şekilde gündeme getirmesiyle çatışma sırasında çevreye verilen zararın çoğu zaman en yaygın ve kalıcı zarar olduğuna dair görüşler daha fazla dikkati çekiyor. Bildiğiniz gibi, kirlenme sınır tanımıyor ve tarım arazileri onlarca yıl hatta nesiller boyunca kullanılamaz hale gelebiliyor.'

Kaynak: AA