Terör örgütü PKK'nın 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği iddia edilen kongresinde örgütsel yapısını lağvetme ve kırk yılı aşkın bir süredir devam ettirdiği silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı aldığına dair haberler, hem ulusal hem de uluslararası basında geniş yankı bulmaya devam ediyor. Bu tarihi kararın Türkiye'nin iç siyasetine ve toplumsal dinamiklerine olası etkileri merakla beklenirken, siyasetçilerden ve yorumculardan da farklı senaryolar ve değerlendirmeler gelmeye başladı. Bu değerlendirmeler arasında en dikkat çekici olanlardan biri de, AK Parti'nin eski milletvekillerinden ve tanınmış gazetecilerden Şamil Tayyar'dan geldi. Tayyar, katıldığı bir TGRT canlı yayın programında, PKK'nın feshi sonrası yaşanabilecek olası gelişmelere ve siyasi yansımalara dair önemli kulis bilgilerini ve kendi öngörülerini paylaştı. Tayyar'ın özellikle DEM Parti'nin gelecekteki konumu ve olası ittifak senaryolarına ilişkin yaptığı iddialar, siyaset gündemine bomba gibi düştü.

Çözüm sürecinin başarısı siyasi paradigmaları altüst edebilir

Şamil Tayyar, canlı yayındaki açıklamalarına, PKK'nın fesih kararının ve olası bir çözüm sürecinin başarıya ulaşıp ulaşmamasının, Türkiye'nin siyasi geleceği açısından belirleyici olacağını vurgulayarak başladı. "Sürecin başarı katsayısına göre çok şey değişir. Başarılı olursa, siyasete yansıması farklı olur. Başarısızlıkla sonuçlanırsa farklı olur," diyen Tayyar, olumlu bir senaryonun gerçekleşmesi durumunda siyasi paradigmaların tamamen altüst olabileceğini belirtti. "Pozitif tarafından bakarsak, terör bitti ve PKK'nın fesih kararı her yönüyle uygulanırsa, YPG diye bir şey kalmazsa ve Türkiye bu terör belasından tümüyle kurtulursa, önümüzdeki 2 yılda böyle bir huzur tablosunda siyasi paradigmalar tamamen altüst olur," ifadelerini kullanan Tayyar, terörün sona ermesinin Türkiye için yeni bir dönemin kapılarını aralayabileceğini ve mevcut siyasi dengeleri kökten değiştirebileceğini iddia etti. Bu, sadece güvenlik ve huzur ortamının tesis edilmesi anlamına gelmeyecek, aynı zamanda siyasi partilerin konumlanmalarını, ittifak yapılarını ve seçmen davranışlarını da derinden etkileyebilecek bir potansiyel taşıyor.

Kandil değil, İmralı eksenli bir yapı mı?

Şamil Tayyar'ın en çarpıcı iddialarından biri de, çözüm sürecinin başarıya ulaşması halinde DEM Parti'nin yapısında ve yönetim anlayışında köklü bir dönüşüm yaşanabileceği yönündeydi. Tayyar, bu senaryoda DEM Parti'nin Kandil'in etkisinden çıkarak doğrudan İmralı'nın, yani Abdullah Öcalan'ın yönettiği bir parti haline gelebileceğini savundu. "Birincisi DEM Parti dönüşür, artık Kandil'in değil doğrudan İmralı'nın yönettiği bir parti haline gelir. Abdullah Öcalan siyasetin içinde olmaz ama DEM'i yöneten kişi olur. Kadrolarını ve politikalarını Öcalan belirler," diyen Tayyar, bu durumun DEM Parti'nin siyasi kimliğini ve önceliklerini yeniden tanımlayabileceğini öne sürdü. Bu iddia, DEM Parti'nin gelecekteki siyasi çizgisinin ve karar alma mekanizmalarının nasıl şekilleneceği konusunda önemli bir tartışma başlattı. Öcalan'ın siyasetin dışında kalarak partiyi yönetmesi senaryosu, hem hukuki hem de siyasi açıdan birçok soru işaretini beraberinde getiriyor.

Fatih Erbakan: Bundan sonra Cumhur İttifakı ile bir araya gelmeyeceğiz
Fatih Erbakan: Bundan sonra Cumhur İttifakı ile bir araya gelmeyeceğiz
İçeriği Görüntüle

Türk solu ile DEM Parti arasında bir yol ayrımı mı yaşanacak?

Şamil Tayyar, DEM Parti'nin İmralı ekseninde yeniden şekillenmesi durumunda, parti içinde ve Türk soluyla ilişkilerinde de önemli bir ayrışmanın yaşanabileceğini iddia etti. "Bununla birlikte Türk solu ile bir ayrışma başlar diye düşünüyorum. DEM içinden çözüm sürecine ilişkin en sert çıkışlar Türk solundan geliyordu. Türk solunun artık bu saatten sonra DEM'in muhalefet edemeyeceği ve DEM ile birlikte yürünmesi halinde sorun yaşanacağını artık onlar da kabul ediyorlar," diyen Tayyar, Türk solunun DEM Parti'nin yeni pozisyonuna mesafeli durabileceğini ve kendi alternatiflerini yaratma yoluna gidebileceğini belirtti.
Tayyar, bu olası ayrışmanın sonucunda Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) öncülüğünde yeni bir sol cephe kurulabileceği yönünde duyumlar aldığını da ifade ederek, "Türkiye İşçi Partisi'nin öncülüğünde yeni bir sol cephe oluşturalım şeklinde konuşuyorlar ve ben bunun hayata geçme ihtimalini yüksek görüyorum. DEM, Türk solundan ayrılır ve o prangadan kurtularak kendine özgü bir parti haline gelir, ipler de tamamen İmralı'nın elinde olur," dedi. Bu senaryo, Türkiye'deki sol siyasetin gelecekteki yapısını ve ittifak dinamiklerini yeniden şekillendirebilecek bir potansiyel taşıyor.

En bomba iddia: DEM Parti, Cumhur İttifakı'nın yeni bileşeni mi olacak?

Şamil Tayyar'ın canlı yayındaki açıklamalarının belki de en çok ses getiren ve tartışma yaratan kısmı, DEM Parti'nin gelecekteki olası ittifak ilişkilerine dair yaptığı iddia oldu. Tayyar, çözüm sürecinin başarıya ulaşması ve DEM Parti'nin İmralı ekseninde yeni bir kimlik kazanması durumunda, partinin Cumhur İttifakı'nın muhtemel bir yeni bileşeni olma ihtimalinin yüksek olduğunu öne sürdü. "Bu ilişki elbette DEM'e yeni bir siyasi pozisyon da kazandırabilir. Çözüm süreci başarıya ulaştığında, Cumhur İttifakı'nın muhtemeldir ki yeni bileşeni olma ihtimali yüksektir," diyen Tayyar, bu iddiasıyla siyaset kulislerinde büyük bir şok etkisi yarattı.
Mevcut durumda birbirine taban tabana zıt siyasi pozisyonlarda yer alan DEM Parti ile AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı'nın böyle bir birliktelik kurma olasılığı, birçok kişi için hayal bile edilemeyecek bir senaryo olarak görülüyor. Ancak Tayyar, bu iddiasını desteklerken, çözüm sürecinin başarısının getireceği yeni siyasi atmosferin ve DEM Parti'nin dönüşümünün böyle bir ittifakı mümkün kılabileceğini savundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev süresi ve seçim kararı pazarlık konusu mu?

Şamil Tayyar, DEM Parti'nin Cumhur İttifakı'na katılma olasılığını değerlendirirken, bu sürecin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görev süresiyle ilgili bir Anayasa değişikliği veya erken seçim kararıyla ilişkilendirilip ilişkilendirilmediği konusuna da değindi. Tayyar, bu konuda net bir duruş sergileyerek, "Bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki, şu ana kadar çözüm sürecinin herhangi bir evresinde, bu süreçle ilgili belli koordinatlar belirlenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev süresiyle ilgili bir Anayasa değişikliği ya da seçim kararıyla ilgili hiçbir mevzunun konuşulmadığını biliyorum. Bunun hiçbir şekilde gündeme gelmediğinin çok net şekilde altını çizebilirim," dedi. Bu ifade, olası bir işbirliğinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine yönelik bir pazarlık unsuru taşımadığı yönünde bir güvence olarak yorumlandı.
Ancak Tayyar, "Bu çözüm süreci başarıya ulaşır, DEM Parti de Cumhur İttifakı'nın bir bileşeni haline gelirse, kuşkusuz belli konularda bir işbirliği ve siyasi ortaklık söz konusu olabilir," diyerek, böyle bir ittifakın belirli konularda ortak politikalar üretme ve siyasi kararlar alma potansiyelini de göz ardı etmedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ