Türkiyede demiryolları ile ilgili bir şey söylenileceği veya yazılacağı zaman hemen bir marşın şu dörtlüğü gelir akla. “ Demir Ağlarla Ördük Anayurdu dört baştan “
Gerçekten çok uzun süre ülkenizdeki demiryolları kalkınmanın, sanayileşmenin bir göstergesi olarak anıldı. Ne kadar uzun demiryolların var, ne kadar çok yerleşim yerine ulaştın o kadar iyisin. Demek ki taşıyacak insanın, ürünün ve imalatın var demekti demiryolları.
Sonra özellikle ülkemizde demiryolları tu kaka ilan edildi. Her yer karayolları ile birbirine bağlanmaya başlandı. Önce makadam şose’ler sonra parkeler, sonra asfalt yollar. Tek şeritliler, çift şeritliler, dört şeritliler. Otoyollar, kıtalararası köprüler, viyadükler.
EEE. Amerika ürettiği o kadar kamyonu, otobüsü, otomobili ne yapacaktı. Tabii ki ihraç etmesi lazımdı. Ama bu araçların da yürüyebilmesi için yol lazımdı. Araçlar gelişip, süratlendikçe, daha fazla insan ve yük taşıdıkça buna ayak uyduracak yollar.
Yapamadın mı, paran mı yok. Üzülme. Marshall yardımı yolda. Ayrıca çeşitli adlar altında pazarladığımız uygun faizli kredilerimiz de var. Sen yeter ki aldığın kredilerle yol yap, araç satın al.
Yahu hiç kimsenin aklına gelmedi mi. Bu araçların en büyük üreticisi olan ABD’de bile her yıl demiryollarını birkaç bin km daha arttırılırken, oralarda bile yollardan ziyade demiryollarına yatırım yapılırken bize verilen bu teşvikler nedir diye kimse düşünmedi mi?
Her neyse. Otoyol çılgınlığı bir dönem zirve yaptıktan sonra yerini tabii ki önce havayollarına ve bizim konumuz açısından önemli olan demiryolu taşımacılığına bıraktı. Bıraktı ama biz bu konuda da yine sıkıntılı bir durumda kaldık.
Örneğin Çin’de 139.000 km demiryolu var. Bunun 46.000Km’si hızlı tren yolu. Hızlı deyince aklınıza bizim 150 km hıza zor çıkan trenler gelmesin. Heriflerin treni 450 Km. sürat yapıyor. Japonya’da devreye alınan Shinkansen (Hızlı Trenler) deneme sürüşlerinde 580 Km hıza kadar çıkmışlarsa da ortalama olarak 320 Km hızla seyahati olanaklı kılıyor.
Benzer trenler Almanya, Fransa ve pek çok diğer gelişmiş ülkede de var.
Burada temelde anlatmak istediğim şey kimin ne hızla gitttiğini yazmaktan ziyade bir yere hızla ulaşmanın, bir yere hızla mal taşımanın, ürünü, mamulü üretim noktasından pazara en ekonomik, en hızlı sürede götürmenin kimler için önemli olduğunu ortaya koymaktır.
Üretim noktasından tüketim noktasına taşıyacak ürününüz yoksa, yada bunu hızlı bir biçimde götürmenin sizce önemi yoksa, yani zamanı bol aklı kıt grubundaysanız ekonomik taşıma yöntemlerine, hıza ihtiyacınız yok demektir.
Peki kimler için ekonomi ve hız önemli, yukarıdaki listede de gördüğünüz gibi bunlar en gelişmiş yada en büyük hızla gelişmekte olan ülkeler. Bu ülkeler çok miktarda malı, çok miktarda üretim noktasından en fazla alıcının yer aldığı merkezlere en hızlı en ekonomik şekilde ulaştırma telaşında olduklarından demiryolları ağını arttırıyor, modernleştiriyor ve hızlandırıyorlar.
Bu sayede de , sanayi ve ticaretlerinin belirli bölgelerde yoğunlaşmasını önleyip ülke geneline yayılmasını sağlamışlar. Bu nedenle bölgelerarası göçü minimize etmişler, bu nedenle nüfusun büyük bölümünün belirle bölge veya şehirde birikmesini önlemişler, bu nedenle refahı ülke geneline yayabilmişler, bu nedenle üretim faktörlerinin ekonomik bir şekilde üreticiye geçmesini sağlayabilmişlerdir.
Her şeyi Marmara çevresine ve İstanbul’a toplamaya çalışanların dikkatlerine sunulur.