“Ben demiştim” deyince,
“Öyle deme, mütevazi ol” diyorlar.
Kelime anlamıyla, “iddiasız”
Olmayacağım...

Ben demiştim...
Hukukun iğdiş edildiği son on yıldır.
Aklına gelenin konuştuğu ülkede,
Mütevazi ola ola bu haldeyiz.

Elin garibanı,
Kuddisi Okkır,
Terör örgütünün para kasası ilan edildi,
Adam hastane parasını ödeyemedi.
Kimsesizler mezarlığına gömülmekten,
Son anda kurtuldu.

Açık açık konuşalım,
İzmir'in çukurunda,
Terör örgütü diye ilan edilen,
Yamanlar Koleji'ne yapılan ayıptır...

Daha düne kadar,
O okulların genel müdürü,
Benim okul arkadaşım,
Sebahattin Kasap'ın,
Her davetine katılan,
Her gezisine balıklama atlayan,
Bırakın bayramı,
Neredeyse her gün konuşan,
Mesaj atan, bilgi paylaşan,
Her kim var ise,
Yaşananlardan sonra,
Bence “dostluktan” sınıfta kalmıştır...
Sanki yer yarıldı da içine girdiler.

Oysa dostluk denen şey,
Zamana, duruma göre değişmez.
Değişirse de dostluk olmaz...

İşte bu yüzdendir ki,
Bugünden sonra,
Etrafımı daha iyi izleyeceğim...

Ve geldik “ben demiştim” konusuna.
Geçen hafta dikkat çektim.
“Birileri, bir yerlerde tezgah çeviriyor,
Birilerine suç uydurmaya çalışıyor”
diye.

Yanılmamışım...
Önceki akşam öğrendim ki,
Aramalarda masanın üzerinde tabanca bulmuş avukatlar.
Helal olsun uyanıklıklarına...

Şimdi o tabanca nerededir?
Kimindir ve neden oradadır?
Gerçekten unutulmuş mudur?
Yoksa “Sadece dua ediyor dediğiniz hoca efendinizin odasında silah bile var”
Denilmek için mi oraya konmuştur.
Böylece “terör örgütü”ne delil mi yaratılmak istenmektedir?
Ve daha bir sürü sorunun,
Yanıtını aramak ve bulmak zamanıdır.

Gün, dostlukları ispat etme,
Gün, tavrını “doğrudan yana” koyma
Ve tarafını açıklama zamanıdır.
Üzerine yapıştırılacak,
Hiçbir sıfata bakmadan hem de...