İbretlik bir olay var yaşanan.
Şaşırtıcı, kötü de olsa örnek olucu.
Eskiden olsa ortalık ayağa kalkardı.
Bir süredir “alıştırıldığımızdan” sessiziz.

***

İki gün önce Yunanistan'ın İzmir Konsolosluğu'nun açılışı vardı.
Muhabir arkadaşımız, açılış saati duyurulmadığından bir gün önce konsolosluğu aradı.
Gayet kibar bir konuşma sonunda saat 11.30 da açılış yapılacağını öğrendik.
Arkadaşımıza görev verdik ve ertesi gün gitti.

***

Kapıda sandığınız gibi bir basın ordusu yok.
Beklenmeyen ama aslında belki de beklememiz gereken bir gelişme oldu.
Arkadaşımız konsolosluğun açılış törenine alınmadı.
Gerekçesi ise akreditasyon...

***

Neyse olan oldu, muhabirimiz geri döndü.
Tam o sırada kordonu yaran bir gürültü patladı.
Nasıl bir ses anlatamam.
Hepimiz balkona fırladık, baktık ki iki Türk F 16'sı körfezde.
Hepimizin gurur kaynağı Solo Türk.
Hem de ikisi birden...

***


Bir geçtiler, bir daha geçtiler, bir daha geçtiler.
Aşağı yukarı 15 dakika sürdü.
Bu sırada Yunanistan'ın İzmir Konsolosluğu'nun açılışı sürüyordu.
Yunanistan ve Türk Dışişleri Bakanları da açılışta.
O gürültü üzerine biraz endişe yaşanmış ki, bizim bakanımız Yunanlılara “korkmayın” demiş.
Ve bu kışkırtıcı, kendince aşağılayıcı tavrı maalesef “övünme aracı olarak gören” meslektaşlarımız var aramızda.
Mini etekle sokağa çıkan kadının tacize uğramasını “normal” karşılayan zihniyetin kopyasıdır bu.
Diplomatik inceliği, tarihini bilmeyen, “hava atmakla büyük olunacağını sanan” bir topluma doğru evriliyoruz. Uyuşturucu niyetine verilen haberlerle gerçeğin saklanacağını sanan koca bir cahiliye alayıyla karşı karşıyayız.

***

Diplomatik nezaketlere hiç de uygun olmayan bu davranış 20 yıl önce ayıplanırdı.
Böyle bir gövde gösterisi sorgulanırdı.
Şimdi “komiklik” olarak algılanıyor.
Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İzmir Hükumet Konağı'na gelişinde merdivene serilen Yunan bayrağını görünce durmuş, “Kaldırın onu buradan” demişti.
“Ama efendim onlar Türk bayrağını çiğnediler” itirazlarına ise, “Onlar ayıp etmiş olabilir. Ama biz etmeyiz. Bayrak bir ülkenin gururudur” demişti.
Biz buyduk işte...
Büyük olmaya çalışırken küçülen değil, zaten büyük olan bin yıllık devlet terbiyesi aldığımız için.
Oysa şimdi, tarihimizde binlerce örneği bulunan “inceliklerimiz” yerine, kabile devleti olmayı marifet sandığımız için küçülüyoruz.
Bunları düşünürken bir yanım gurur duydu, diğer yanım utandı.

***

12 Eylül'den sonra devletin “ihtişamını” görelim diye tank koyarlardı şehir meydanlarına.
O zaman da gülerdim, şimdi de böyle bir açılışta “gösteri” yapacağım diye içine düşülen duruma gülüyorum.
Askeri vesayetten şikayet ederek iktidar olanların vardığı nokta, askeri parmak gibi sallamak.
Bu utanç hepimize yeter...
Hep övündükleri Osmanlı'yı bile örnek almazlar.
Keşke açıp Osman Gazi'nin devlet yönetimi konusunda ne dediğini okusalar.