Zordur vedalar... Ayrılık acı verir. İnsanın boğazına düğümlenir sözcükler. Göğüs kafesinize öyle bir ağırlık oturur ki nefes alamadığınızı düşünürsünüz. Gözleriniz acıyana kadar ağlarsınız da... yine de yetmez. Bir türlü hafiflemez içinizdeki boşluk.
İnsan ne kadar çok severse, sevdiğimize o son veda da o kadar zorlaşıyor.
Sevgi dediğin şeyin sınırı yok. Gerçek sevgi ayrım yapmıyor; gözüne, kaşına, türüne, cinsine bakmıyor.
İnsanı da candan seviyoruz, kediyi de, köpeği de, kuşu da...
Canım kızım, dostum, “aşkım” diye sevdiğim kedim Duman’ımı kaybettim.
Bugün tam 6. gün.
15.5 yıldır benimleydi Duman. Bana geldiğinde fındık faresinden halliceydi boyu. Avucumun içine, kardeşimin montunun cebine rahatça sığıyordu. Çabucak büyüdü. İnsan yaşıyla kıyaslandığında önce yaşıtım oldu, sonra ablam, sonra annem, sonra büyükannem... Ama aslında benim için hep çocuk kaldı.
Şimdi kalbim kırık... Ruhum yaralı. Aklım hep onunla dolu...
İnsan bir kediyi bu kadar sever mi?
Sever, hem de nasıl sever.
Evlat gibi sever, dost gibi sever, aile gibi sever...
Günlük hayatım Duman’la öyle doluymuş ki, şimdi anlıyorum o küçücük bedenin aslında ne kadar büyük bir yer kapladığını.
***
Sadece ben değilim yas tutan. Bizim aile komple yastayız.
Eve gelince kapıda karşılayanımız, geç kalınca hem tatlı toslar atıp hem de hafiften azarlayanımız yok artık. Kitap okumak istediğimde kucağıma gelip, kitabın üstüne oturan da yok. Dizi seyrederken bilgisayar ekranının 3’te birini kaplayan bir kedi kafası olmuyor artık. Banyodayken kapının önünde bekleyip, su sesi kesilir kesilmez kapıları tırmalayıp “İyi misin Özge, çabuk beni içeri al endişeliyim” diye söylenen yok. Yatağı yaparken, çarşafların arasına dalıp, oyunlar oynayan bol tüylü, tatlı ve belalı bir arkadaşım yok. Gece yatağa yattığımda bacağıma yaslanan minik bedeni, sıcaklığı da yok.
Benimle, kuyruğunu sallayıp mest olmuş halde kim müzik dinleyecek şimdi?
Extreme’den More Than Words, Jeff Buckley’nin yorumuyla Hallelujah ve Sleeping At Last’ten Saturn onun sevdikleriydi. Şaka yapmıyorum!
Evde benim uydum gibi dolaşan bir Duman’ın olmayışı öyle tuhaf ki... Bu yoksunluk, yalnızlık duygusunu ancak yaşayan bilir.
***
Kedimi halamın bahçesinde bir zeytin ağacının altında, sonsuz uykusuna uğurladım. Defne yaprakları, taze kekik dalları (en sevdiğinden) ve papatyalar eşliğinde... Sanırım onunla birlikte bir parçamı da yanında gönderdim ki yalnızlık çekmesin...
Bana kalan da onunla geçirdiğim harika 15.5 yılın anıları...
Her şey için teşekkürler güzel kuzum.
Senin varlığın bana sadece mutluluk verdi, umarım benim varlığım da sana mutluluk vermiştir.
Seni çok seviyorum.
Belki bir gün, bir yerlerde yeniden kesişir yollarımız...
O güne dek, ışıklarda ol.