Dündar Çiloğlu Anadolu Lisesi idaresi, öğrencilerini "üniversite sınavına dair seminer var" diyerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın 'Yeni Nesil Yeni Anayasa' konulu paneline götürdü.
Çocuklar okullarıyla, sözde seminerin yapılacağı salona, tam iki kilometre yol yürüyerek vardı.
Salona giren çocuklar karşılarında Bilal Erdoğan sürprizini görünce buna tepki göstererek dışarı çıkmak istediler.
Yönetim buna engel olmaya çalıştı.
Hatta çocukları disiplin kuruluna vermekle tehdit etti.
* * *

İşte o neslin temsilcisi gençler Manisa'daki o okulun tehdidine pabuç bırakmadılar ve salonu terk ettiler.
Her şeyi geçtik, insan haklarına aykırı bu uygulamayı, bu dayatmayı İzmir Marşı söyleyerek protesto ettiler.
Peki Milli Eğitim Müdürlüğü ne yaptı? Aslında yapılması gerekeni tabii.
Bu konuda soruşturma başlattı.
Şimdi bu soruşturmanın takipçisi olmak lazım.
O soruşturma kime açıldı?
Çocuklara doğruyu söylemeyerek bir siyasi konuşmaya zorla götüren yönetime mi yoksa doğal olarak bu dayatmaya tepki gösteren öğrencilere mi?
Çocukları kandırmak mı suç sayılacak yoksa İzmir Marşı söylemek mi?
* * *
Ben Bilal Erdoğan'ın yerinde olsam o okula gider, o öğrencilerden, istemeden sebep olduğum can sıkıcı durum için özür dilerdim.
Bir dahaki konferansa zorla değil ama kendi isteğinizle gelirseniz, farklı fikirlere de kulak verirseniz beni çok mutlu edersiniz diye eklerdim.
Kendini zorla sevdirmek, zorla saygı gösterilmesini sağlamaya çalışmak, düşüncelerini zorla empoze etmeye çalışmak çok eski çağlarda kaldı.
Deneyen oluyor ama anca aklı kıt, beyni yoz, cahil cühela takımını etkileyebiliyor. Artık bu yöntemler dünyada bir işe yaramıyor.
Bunu yurt dışında medeni bir ülkede çağdaş bir eğitim almış Bilal Erdoğan çok iyi biliyor olmalı.
Ve bu işgüzarlığa en çok o tepki göstermeli...
Değil mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Balkan Federasyonları Buluşması'nda yaptığı konuşma sırasında bir cümleye "Kendisi de Rumelili olan Gazi Mustafa Kemal..." diye başlıyor...
Salonda bir anda öyle bir alkış tufanı kopuyor ki, Erdoğan şaşırıp duraksıyor ve konuşmasına daha sonra "Gazi Mustafa Kemal, Balkan utancını bir daha görmektense, ölmeyi tercih ettiğini söylüyordu" diyerek devam ediyor.
Beyhude bir ayıba imza atarak Atatürk'ün ismini ders kitaplarından, Çanakkale Zaferi'nden, Kurtuluş Savaşı'ndan silmeye çalışmak...
Atatürk ezanı yasaklamıştı, dini yok etmeye çalışmıştı diye iftiralar atmak...
10 Kasımları anmadan geçmek...
23 Nisan'ı, 29 Ekim'i yok saymak...
Bir işe yaramıyor, yaramayacak.
Bütün bunlar sadece insanların içindeki Atatürk sevgi ve saygısını körüklemekten, Atatürk ilkelerine daha da sıkı bağlamaktan başka bir işe yaramıyor.
Sanırım bu her fırsatta daha iyi anlaşılıyor.