Bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki nüfus müdürlüğü binaları, adeta bir sabır testine sahne oldu. Aylardır yapılan uyarılara, defalarca hatırlatılan son tarihe rağmen, milyonlarca vatandaşın eski tip sürücü belgesini yenileme işlemini son güne bırakması, ülke genelinde bir kaos manzarası yarattı. 1 Ocak 2016 öncesi düzenlenen ehliyetlerin, yeni tip çipli kartlarla değiştirilmesi için verilen sürenin sonuna gelinmesiyle, vatandaşlar 15 liralık avantajlı ücreti kaçırmamak için adeta birbiriyle yarıştı. İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Bursa’ya kadar tüm büyükşehirlerdeki müdürlüklerin önünde, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte metrelerce uzayan kuyruklar oluştu. Bu manzara, “Türk işi son dakika” alışkanlığının ne denli pahalıya patlayabileceğinin en somut örneği olarak kayıtlara geçti.
Yıllardır süren yenileme sürecinin son halkası olan bu kritik günde, vatandaşların endişesi iki yönlüydü: Hem ceplerini yakacak devasa ücret artışından kaçınmak hem de yarından itibaren geçersiz sayılacak olan sürücü belgesi ile yola çıkıp cezai bir yaptırımla karşılaşmamak. Bu çifte baskı, normalde sakin olması gereken devlet dairelerini, iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalıkla ve gergin bir bekleyişle doldurdu.
‘Yaparız’ demenin bedeli: Saatlerce süren bekleyiş ve pişmanlık
Sıranın kendisine ne zaman geleceğini bilmeden saatlerce ayakta bekleyen vatandaşların yüzlerindeki ifade, pişmanlık ve yorgunluğun bir karışımıydı. Ellerinde dosyalar, yanlarında getirdikleri sularla sıcağın altında bekleyenlerin ortak söylemi ise neredeyse aynıydı: “Keşke daha önce gelseydik.” Ankara Çankaya Nüfus Müdürlüğü önündeki kuyrukta bekleyen Mehmet Gülden isimli vatandaş, durumu birkaç cümleyle özetliyordu: “Aylardır aklımızdaydı ama bir türlü fırsat yaratamadık. Nasıl olsa hallederiz diye bekledik, son güne bıraktık. Ama çok yanlış yapmışız. Şimdi sabahtan beri buradayız, ne zaman içeri gireceğimiz belli değil.”
Bu pişmanlık, sadece Gülden’e ait değildi. Sırada bekleyen yüzlerce kişi, ertelemenin bedelini saatlerce bekleyerek ödüyordu. Personelinin iznini iptal eden, yoğun bir mesai temposuyla çalışan memurlar ise artan başvuru yoğunluğu karşısında talepleri yetiştirmeye çalışsa da, sistemin kilitlenmesi kaçınılmaz oldu. Randevu alabilen şanslı bir azınlığın işlemleri daha hızlı ilerlerken, randevusuz gelen veya son anda bir umutla kapıya dayanan vatandaşlar, belirsizlik içinde beklemek zorunda kaldı.
Bir gecelik fark tam 500 kat: 15 liradan 7 bin 438 liraya
Vatandaşları bu çileli bekleyişe iten temel neden, bir günlük gecikmenin faturasının akıl almaz boyutlarda olması. Bugün mesai bitimine kadar ehliyet yenileme işlemi, 13 TL değerli kağıt bedeli ve 2 TL vakıf hizmet bedeli olmak üzere toplamda sadece 15 TL’ye yapılabiliyor. Ancak bu sembolik rakam, bu gece yarısından itibaren tarihe karışıyor. Yarın, yani 1 Ağustos 2025 Cuma gününden itibaren aynı işlemi yapmak isteyen bir vatandaş, tam 7 bin 438 lira 60 kuruş ödemek zorunda kalacak. Neredeyse 500 katına çıkan bu ehliyet ücreti, bir asgari ücretin yarısına yakın bir meblağa denk geliyor. Bu durum, özellikle dar gelirli vatandaşlar için yenileme işlemini adeta imkansız hale getirebilecek bir mali yük anlamına geliyor.
Bu astronomik artış, sadece bir harç zammı değil, aynı zamanda devletin dijitalleşme ve güvenlik standartlarını yükseltme politikasının bir parçası olan geçiş sürecini tamamlaması için vatandaşa sunduğu uzun süreli teşviğin de sonu anlamına geliyor.
Sadece para cezası değil, trafikten men de var
Konunun ciddiyeti sadece maliyetle sınırlı değil. Yarından itibaren eski tip ehliyetler, yasal olarak tamamen geçersiz sayılacak. Bu, eski tip ehliyetle trafiğe çıkan bir sürücünün, trafik polisleri tarafından yapılacak bir kontrolde “ehliyetsiz araç kullanmak” suçundan işlem göreceği anlamına geliyor. Bu durumun para cezası oldukça yüksek olmakla birlikte, aynı zamanda sürücünün aracının trafikten men edilmesine kadar varabilecek ciddi yaptırımları da bulunuyor. Dolayısıyla, son günü kaçıranlar sadece yüksek bir yenileme ücreti ödemekle kalmayacak, aynı zamanda yeni ehliyetleri ellerine ulaşana kadar yasal olarak araç kullanamayacaklar. Bu da özellikle işi direksiyon başında olan ticari araç sürücüleri, kuryeler ve servis şoförleri için büyük bir mağduriyet potansiyeli taşıyor.
Mazeretler çeşitli, sonuç aynı: Kuyrukta bekleyiş
Kuyrukta bekleyenlerin hikayeleri ise birbirinden farklı. Kimisi, tıpkı Ayşe Ergun isimli vatandaş gibi, geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle hastanelerde zaman geçirdiğini ve bu yüzden yenileme fırsatı bulamadığını anlatıyor. Kimisi yurt dışında çalıştığını ve tatil için yeni geldiğini, kimisi ise yoğun iş temposundan bir türlü vakit ayıramadığını söylüyor. Ancak mazeret ne olursa olsun, sonuç değişmiyor: Saatler süren bekleyiş ve belirsizlik. Özellikle yaşlı vatandaşların ve yanlarında küçük çocuklarıyla beklemek zorunda kalan annelerin durumu ise daha da içler acısı bir tablo çiziyor.
Yetkililer aylar öncesinden uyarmıştı
Aslında yaşanan bu kaos, beklenmedik bir durum değildi. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, son birkaç aydır hem televizyonlardaki kamu spotları hem de sosyal medya aracılığıyla vatandaşları sürekli olarak uyarmıştı. Yapılan açıklamalarda, yenileme işlemlerinin son güne bırakılmaması, randevu sisteminde yaşanabilecek yoğunluğa karşı önceden tedbir alınması ve son günlerde yaşanabilecek izdihamdan kaçınılması gerektiği defalarca vurgulanmıştı. Ancak tüm bu uyarılara rağmen, sürecin son gününe gelinmesiyle birlikte yaşanan bu manzara, toplumun önemli bir kesiminin uyarıları dikkate almadığını veya “bir şekilde hallederim” düşüncesiyle hareket ettiğini gösteriyor.
Şimdi ise hem vatandaşlar hem de sistemin yükünü omuzlayan kamu personeli için zamanla yarış başlamış durumda. Mesai bitimine kadar kaç kişinin daha işlemini tamamlayabildiği ve kaç bin vatandaşın 7 bin 438 liralık yeni tarifeye kaldığı, gün sonunda netleşecek. Ancak kesin olan bir şey var ki, bu son gün, birçok vatandaş için pahalı bir ders olarak hafızalara kazınacak