Çelişkili ve yanlış hedefleri öngören dış politikada gelinen nokta, bir eksen kaymasına işaret ediyor. Bugüne kadar yüzü batıya dönük, gerçek demokrasiyi hedefleyen, özgürlük, evrensel hukuk değerlerini benimseyen bir yönetim anlayışını öngören bir politik çizgiyi uygulama uğraşı veren Türkiye, Şanghay toplantısı sonrası yüzünü doğuya çevirmiş gibi gözüküyor.
Henüz birliğe katılımı gerçekleşmese bile Hindistan’ın dönem başkanlığını üstlendiği süreç içersinde bunun gerçekleşeceğinin yönündeki açıklamalar, bu eksen değişikliği olasılığını artırmaktadır.
Bünyesinde barındırdığı ülkelerin totaliter rejimlerle yönetildiği Şanghay Beşlisi’nin gündeminde çatışma temelli politikalar yatmaktadır. Totaliter rejim anlayışına bir de din faktörünü içeren İslam ve hilafet özlemlerini de ekleyince olay farklı boyutlara taşınabilir.
Türkiye’nin en önemli sorunu Kıbrıs’tır. Bu sorun çözülmeden Türkiye dış politika ve buna dayalı evrensel boyutta ekonomik, sosyal ilişkilerde çıkarlarımızı koruyacak bir rota oluşturmak olanaksız görünüyor. Stratejik yalnızlık politikasıyla başlayan yanlış adımlar, bölgede Türkiye’nin etkisini azaltmış, bunu İsrail, Mısır, Suriye, İran’la başlatılan ilişkilerle düzeltme dönemine girilmiştir. Şanghay Beşlisi içersinde yer alan Pakistan ve iki millet tek devlet konumunda bulunan Azerbaycan’ın bile tanımadığı Kıbrıs’ta çözüm arayışı ilk ve tek hedef olmalıdır. ABD’nin de kullandığı Kıbrıs’taki İngiliz üssü, Pire limanını Avrupa’ya ihracat kapısı olarak kullanan Çin’e kolaylıklar sağlayan Yunanlılara karşı KKTC’nin güvenlik konseyi üyesi (Çin, Rusya gibi) ülkelerle aynı platformda kuracağı ilişkiler sorunun çözümünde etkin olabilir. Şanghay Beşlisi ile ilişkiler bu açıdan yararlı olabilir. Ancak bunu evrensel hukuk ve özgürlüklerden taviz vermeden yapabilirse, Türkiye üçüncü dünya ülkelerinin liderliğine (TİTO gibi) soyunabilir.
Tüm bunlar Kıbrıs sorununun çözümüne bağlıdır. Eksen değiştirerek bunu sağlamak mümkün değildir. Batı ve Doğu’nun kabul edebileceği (Ukrayna olayında olduğu gibi) bir politika ile çözüme ulaşılabilinir.
Radikal dönüşümler sorunları çözmez, yeni sorunları ortaya çıkarır.