Sen zafere inanırsan, o da sana inanır (Paulo Coelho)
Asıl adı "Manuel Benitez Perez" olan ünlü İspanyol Matador El Cordobes (öksüzler yurdunda büyümüş, hapis yatmış, okuma yazmayı bile askerde öğrenmiştir) ilk kez boğa ile güreşecektir. Arenaya çıkmadan önce aralarındaki konuşmayı ablası Angelita şöyle anlatır: "Kolunu omzuma attı ve birlikte kapıya doğru yürüdük. Bütün kasaba orada onu bekliyor, bağrışıyor ve itişiyorlardı. Bayılacağımı sandım. 'Lütfen, lütfen Manolo' diye yalvardım, 'gitme!' Elini kostümünün üstüne koydu ve bana 'Ağlama Angelita' dedi, 'bu akşam ya sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın!"
(Yasımı Tutacaksın-L.Collins-D.Lapierre-Çevirmeni Filiz Çakır-1972)
***
Arenaya çıkışında Angelita'ya verdiği sözü tutamamanın karşıtı; ölümdür El Cordobes’e göre!
"Cordobalı Monolo" ki; İspanya iç savaşı sırasında ezilmişliğe karşı isyanın arenalarda bir simgesidir. “Aprendiendo a morir-Ölmeyi Öğrenen Adam”dır o. Başlangıçla sonuç arasında "kazanmak veya ölmekten başka" bir sonuç yoktur. Ve adına "El Cordebes! Çünkü senin gibi kimse gelmedi/ Porque como tú nadie se acercó" şarkısı da bestelenen “Arenaların Yakışıklı Tanrısı” kazanmıştır! Onuruyla, umuduyla, görkemlice!..
***
Karşıyaka, Altay, Altınordu, İzmirspor, Buca gibi Güzel İzmir'in güzidelerinden, 94 yıllık arma Göztepe de, Ankaragücü ile -El Cordebes gibi- kader mücadelesine çıkmıştı. Ölüm-kalım maçıydı!
Kazanıp ligde kalacak ya da küme düşecekti. Bornova Stadı Sarı-Kırmızı'ya boyanmıştı, tarihi bir gündü. Hiç susmuyordu tribünler. Yılmazca, inançla, dirençle sevdalandıkları takımı destekliyorlardı. Karda kışta yağmurda sıcakta hiç yalnız bırakmamışlardı ki Göztepelerini. Her zaman her koşulda "en büyük taraftardı" onlar!..
***
Maçı kazanan; 97 dakikalık gergin atmosferde ölüp ölüp dirilen Göztepe'ydi! (Bu maçı Şampiyon Ligi finaline çıkma apoletli Cüneyt Çakır'ın dışında biri yönetseydi, kesin bitmezdi karşılaşma. Hakkını teslim edelim Cüneyt Hoca'nın) Yine en büyük pay taraftarındı... Yıllar önce kulübün kötü yönetimi sonucu 5 sezonda 4 küme düşmüştü GözGöz'leri.. Amatör kümeye kadar düşecek olan ama asla terketmedikleri, Göztepe’ye gönül verenlerdi onlar! Onlar; "Sevgiyle, inançla sonuna kadar yürümek, boynumuzun borcu olsun" diye deplasmanlara koşanlardı. Onlar, yense de yenilse de her maçta "İzmirin sokaklarında/ Yürüyoruz formalarla/ Sayımız yüzbinler oldu/ Sarısıyla kırmızıyla/ Sarın güneş gibi olsun/ Kırmızın damarımda kan/ Sensiz geçmesin bu yaşam/ Senin için bütün kavgam/ 1925 de doğdu şanlı Göztepemiz/ Issız kuytu köşelerden/ And olsun ki döneceğiz/ O günlere inanarak/ Dalgalan sarı kırmızı/ Acıların arasından/ Söyle İsyan Marşı'mızı/
Kalksın eller üçlü için/ Haykıralım GözGöz için/ Son nefesi verir gibi/ Şehadet getirir gibi" sözleriyle Livaneli müziğiyle "İsyan Marşı"nı haykıranlardı!
Aynı pazar günü de maç bitiminde futbolcusuyla teknik adamıyla omuz omuza stadı tüyleri diken diken eden o marşla inletenler; Göztepelilerdi!..
***
8 bin 500 yıllık kent İzmir'in diğer takımları da Göztepe de Cumhuriyet'tir, Mustafa Kemâl Atatürk'tür, Kuvayı Milliye'dir! Geçmişinde Avrupa devlerine diz çöktürendir. Adnan Süvari, izlemeye doyamadığımız "Koca Kaptan" Gürsel Aksel, İngiliz Nevzat, Buldozer Fevzi, "Moskova Panteri" Ali Artuner, Bombacı Halil, Papi Mehmet, Hüseyin Yazıcı, Aliço Ali İhsan, Tireli Mehmet, Vazo Nihat, Bacaksız Ertan, Çarli Çağlayan, Ceyhan Yazar, Penaltıcı kaleci Seyfi Talay, Fuji'dir, Özer Yurteri'dir, Cengaver Kaptan İsmail Sütçü'dür!
Kupalar kaldıran, tertemiz şampiyonluklar kazanandır. Göztepe şandır, Göztepe destandır, Göztepe efsanedir!..
"Kelimelerin Efendisi" Ustam Okan Yüksel der ki; "Yaşamın her alanında olduğu gibi kültür, sanat, spor alanlarında da başarılar, bu zorlu uğraşları göze alanlarındır. Zorlu uğraşları baş eğmeyenler kazanır. Göztepe baş eğmeyenlerdendir!.."
***
Futbolun "Siyah İncisi" Pele'nin kıskandığı tek isim El Cordebes de, arenaları terkederken "boğaların boynuzları kırılmadı, benim yüreğim tükendi" demişti. Göztepe El Cordebes gibi kazandı! Göztepe'nin, Göztepeli'nin yüreği tükenmedi!..