'DİSK Genel-İş İzmir 7 No’lu Şube'de kadın emekçiler tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için voleybol turnuvası düzenlendi. Turnuvada 4 takım mücadele etti ve etkinlik boyunca güçlü bir dayanışma ruhu sergilendi. Turnuvanın ardından yapılan basın açıklamasında, DİSK Genel-İş İzmir 7 No’lu Şube Kadın Komisyonu Başkanı Jale Sert, kadınların eşitlik, özgürlük ve hak mücadelesinin önemini vurguladı.
Jale Sert okuduğu basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Sevgili Mücadele Arkadaşlarım,
Bugün burada, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde bir aradayız. Tarihin tozlu sayfalarına gömülmek istenen mücadeleleri yeniden haykırmak, eşitlik ve özgürlük için omuz omuza durmak için toplandık. Bugün yalnızca geçmişimizi anmak değil, geleceğimizi inşa etme kararlılığımızı da göstermenin günüdür. Bugün, emekçi kadınların isyanını direnişe, direnişi zafere dönüştürme günüdür.
Tarihi unutmadık, unutturmayacağız!
Kadınların eşitlik ve insanca çalışma koşulları için verdiği mücadele, tarih boyunca her dönemde güçlü bir direnişe dönüşmüş ve bu direniş, bugün tüm dünyadaki kadınların mücadelesine ilham kaynağı olarak yol gösteriyor. Fabrika duvarlarını aşan, patronların baskısını parçalayan bu direniş, bugün tüm dünya kadınlarına ışık tutuyor. Biz kadınlar, tarih boyunca susturulmaya, köleleştirilmeye çalışıldık ama her seferinde örgütlenerek bu zincirleri kırdık.
Bu topraklarda da kadınlar hep mücadele etti! 1910'ların tekstil işçisi kadınlarının grev çadırlarından, 1980'lerin baskı dolu atmosferinde fabrikalarını işgal eden kadın işçilere, bugün Akbelen'den Kazdağları'na doğa talanına karşı direnen kadınlardan, sendikal hakları için mücadele eden Polonez işçilerine kadar, kadınlar hep direnişin ön safında yer aldı. Bizim tarihimiz, emeğiyle haykıran kadınların tarihidir!
2024: Kadın Emeğinin ve Dayanışmasının Yılı
Geride bıraktığımız yıl, kadınların haklarına yönelik saldırıların, sömürünün ve şiddetin gölgesinde geçti. Kadın cinayetleri durdurulmadı, failler korundu, biz kadınlar öldürülmeye devam ettik! 394 kadın katledildi, bunların %71'i aile içinde öldürüldü. 33 kız çocuğu, en yakınlarındaki erkeklerin kurbanı oldu. Ve bu tablonun arkasında, 'kutsal aile' masalını kutsayan, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek kadınların yaşam hakkını gasp eden bir düzen var.
Ama biz buradayız! Direnen kadınlar burada!
2024, aynı zamanda kadınların bu düzene karşı direnişiyle de hatırlanacak. Zonguldak'ta doğum yapmak zorunda bırakılan 14 yaşındaki çocuğun çığlığı, Balıkesir'de iş güvenliği yokluğunda can veren kadın işçilerin isyanıyla birleşti. Eğitimdeki fırsat eşitsizliği, çocuk işçiliği ve kadın emeğinin sömürüsü karşısında kadınlar yalnızca itiraz etmekle kalmadı; sokaklarda, iş yerlerinde, meydanlarda direndi. 2024 yılı kadınların mücadeleyle yazdığı bir yıl oldu!
Aile Yılı Değil, Direniş Yılı Olacak!
2025'i 'Aile Yılı' ilan edenler, kadınları aile içinde köleleştirerek özgürlük mücadelemizi bastırmak istiyorlar. Oysa biz, bu yılın kadınların direniş yılı olacağını ilan ediyoruz! Biz kadınlar, aile adı altında üzerimize yüklenen sorumlulukları reddediyoruz. Ekonomik krizin, düşük ücretlerin, güvencesiz çalışmanın yükünü omuzlayan kadınlarız. Biz, eşit işe eşit ücret talebiyle yola çıkan, görünmeyen ev içi emeğimizi görünür kılmak için mücadele eden kadınlarız.
Kadınlar olarak yalnızca emeğimizin sömürülmesine değil, haklarımızın, özgürlüğümüzün ve laikliğin gasp edilmesine de direniyoruz. Laiklik, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz! Tıpkı kadınların haklarını yok sayan gerici politikalara boyun eğmeyen, liyakatiyle okul birincisi olmuş ve teğmen rütbesiyle görev yapan bir kadın gibi, biz de emeğimiz, haklarımız ve laik bir gelecek için mücadele etmeye devam edeceğiz!
Bu Düzeni Değiştireceğiz! Çocuk işçiliği sona erecek, MESEM gibi sömürü düzenekleri kapatılacak! Kadınlar için iş yerlerinde kreş hakkı zorunlu olacak! Eşit işe eşit ücret sağlanacak ve ILO 190 uygulanacak!
Kadın Dayanışması Yaşatır! Biz biliyoruz ki, dayanışmamız sınırları aşıyor! İran'da özgürlük için saçlarını savuran kadınların mücadelesi, Fransa'da faşizme meydan okuyan kadınların isyanı, Filistin'de soykırıma karşı direnen Ayşenur'un cesaretiyle birleşiyor. Akbelen'den Kazdağları'na doğayı savunan kadınların sesi, sokaklarda haklarını arayan işçi kadınların çığlığıyla buluşuyor. Kadın dayanışması, yalnızca kadınları değil, bütün bir yeryüzünü yaşatır!
Taleplerimiz nettir ve vazgeçilmezdir!
İstanbul Sözleşmesi derhal geri getirilsin!
6284 sayılı yasa eksiksiz uygulansın!
Kadın işçiler için eşit işe eşit ücret sağlansın!
Kreş hakkı tüm iş yerlerinde zorunlu hale gelsin!
Çocuk işçiliğine son verilsin, eğitimde fırsat eşitliği sağlansın!
ILO 190 onaylansın ve uygulansın!
Kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için toplumsal seferberlik ilan edilsin!
Yaşasın kadın dayanışması, yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Sevgili mücadele arkadaşlarım, bizler bugün burada yalnızca sesimizi duyurmak için değil, değiştirmek için buradayız! 8 Mart, yalnızca bir anma günü değil, bir direniş ve mücadele günüdür!
Haklarımızı söke söke alacağız! Daha eşit, daha özgür bir dünyayı birlikte inşa edeceğiz!