Bugün tam 27 gün oldu.
Sözcü Gazetesi’nin internet sitesi sorumlusu Mediha Olgun ile muhabiri Gökmen Ulu hala cezaevinde. Gökmen Ulu, “Örgüt içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” ile suçlanıp tutuklandı.
Oysa Gökmen'in İzmir'in inşaat rantına açtığı savaş, tutuklanmasının en büyük nedeni.
Herkes bunu biliyor ama, birileri kafalarını kuma gömmekten çekinmiyor...
***
Gökmen Ulu'nun yaptığı haberler ile benim iki köşe yazıma getirilen “erişim engeli” konusunu yazmıştım. Tesadüf benzerliğin sadece bizimle sınırlı olmadığını öğrendim.
İzmir'deki bazı internet siteleri ile yazarlarının da yine aynı tesadüf ile Urla Sulh Ceza Mahkemesi tarafından “engellendiğini” öğrendim.
O arkadaşların da tamamen “tesadüf” olduğuna inandıklarını gördüm.
Hayat böyle.
Tatlı tesadüfleri oluyor...
***
Eskiden haberler yalnızca gazetelerde yayınlandığı için “erişim engeli” diye bir sorunumuz yoktu. Yalan yanlış haber yaptınız ise tekzip edilirdiniz.
Bir de dava açılırdı...
Devir değişti.
Şimdi “erişim engeli” geliyor.
Sanırım alması da çok “zor” değil...
***
Neden böyle düşünüyorum diye soracak olursanız, sizlere “erişim engeli” ile ilgili yaşadığım başka bir ilginç olaydan söz etmek isterim.
Aşağı yukarı bir yıl önce, İzmir'de “görev yapan” üst düzey bir bürokratın eşine karşı uyguladığı “şiddeti” haber yapmıştım.
Kadına şiddet çoğumuz gibi benim için de önemli.
Her kim olursa olsun, sorunu çözmek için “şiddet” kullananı basit, zayıf ve karakteri tam oturmamışlar olarak görürüm.
***
Haberin ardından ne bir yalanlama, ne bir tekzip gelmemiş olmasına rağmen, bir süre sonra gazetemizin internet sitesinde habere “erişim engeli” getirildiğini gördük. Kararı veren 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin verdiği “erişim yasağına” yine yasaların verdiği hak ile itiraz ettik.
Aynı mahkeme, itirazımız üzerine 2 Mayıs 2016 tarihinde “Erişimin engellenmesinin talep edildiği yazının haber değeri taşıdığı, bu yazılara erişimin engellenmesinin basın özgürlüğüne aykırı olduğu” kararını vererek “erişimin engellenmesi” talebini kaldırdı.
Çok zaman geçmedi...
Kadına şiddet olayında sanık durumunda bulunan “üst düzey bürokrat” bu kez de 3. Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurdu.
Derdi, yaptığı yanlışı düzeltmek istemesi değil.
Yaptığı yanlışın “yazılmasını” engellemekti.
***
Ne oldu dersiniz?
3. Sulh Ceza Hakimliği, eşine “şiddet” uygulayan bu “üst düzey bürokratın” internet sitemizde yayınlanan haberi için aynen şu kararı verdi:
“Haberin yayınlanıyor olmasının doğru olup olmadığına bakılmaksızın, meslek hayatına işi konumu nedeniyle olumsuz yönde etki edeceği, dolayısıyla talep sahibi bakımından hak ihlaline neden olduğu anlaşıldığından, ......... erişimin engellenmesine karar vermek gerekmiştir...”
Yani haber doğru mudur değil midir ilgilenmiyoruz. Kaldırın kardeşim, çünkü suçu işleyen “üst düzey bürokrat” deniyor...
Size şaşıracağınız bir haber daha.
Eşine “şiddet” uygulayan “üst düzey bürokrat” haberine “erişim engeli” getirilmesi kararını veren maalesef bir “kadın” hakim...
Bir kadın, bir diğer kadının şiddet görmesinin “haber” yapılmasını istemiyor...
“Ye dayağı, otur kocanın dizinin dibinde” diyor.
“Ye dayağı, şikayetçi olma” diyor.
“Ye dayağı, haber olursan engellerim” diyor.
***
Ve kadınlar, çocuklar ve bazen erkekler bu ülkede “şiddete” uğruyor.
Büyük adamlar, üst düzey bürokratlar “nedenini” arıyor hala.
Dayağa bile “erişilemeyen” bu ülkede.
Şiddet yasallaşıyor, var mı ötesi?