Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü tartışmalarının merkezindeki en kritik davalardan biri bugün Silivri’deki Marmara Cezaevi kampüsünde görüldü. Yaklaşık beş aydır tutuklu bulunan ünlü gazeteci Fatih Altaylı, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri nedeniyle hakim karşısına çıktı. Kamuoyunun yakından takip ettiği ve siyasi atmosferin gölgesinde geçen yargılama sürecinde mahkeme, gazetecilik meslek örgütlerini ve hukukçuları endişelendiren bir karara imza attı. 22 Haziran tarihinden bu yana özgürlüğünden mahrum bırakılan Altaylı hakkında, "Cumhurbaşkanı'na tehdit" suçlamasıyla 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Daha da önemlisi mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmederek tahliye kapılarını kapattı.
Silivri'de tansiyon yükseldi
Duruşma salonu sabahın erken saatlerinden itibaren yoğun bir kalabalığa ev sahipliği yaptı. CHP milletvekilleri Utku Çakırözer ve Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra, Altaylı’nın yakın dostları olan tarihçiler İlber Ortaylı ve Murat Bardakçı ile yer bilimci Celal Şengör de destek için Silivri’deydi. Saat 10.00’da başlaması planlanan ancak gecikmeli olarak start alan duruşmada Altaylı, salona alkışlar eşliğinde getirildi. İzleyici sıralarındaki bu destek, mahkeme heyeti salona girdiğinde yerini derin bir sessizliğe bıraktı. Savcılık makamı, esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek gazetecinin "Cumhurbaşkanına tehdit" suçundan alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasını talep etti. Erdoğan’ın avukatlarının da savcıyla aynı paralelde görüş bildirmesi, çıkacak kararın habercisi gibiydi.
Savcılık en üst sınırdan ceza istedi
Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan Fatih Altaylı, kendisine yöneltilen suçlamaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu vurguladı. Binlerce koruma polisiyle korunan bir devlet başkanını, bir gazetecinin televizyon programından tehdit etmesinin mantık dışı olduğunu belirten Altaylı, sözlerinin tarihi bir perspektif içerdiğini savundu. Savunmasında, "Ben sade bir vatandaşım, Cumhurbaşkanı'nın benden ya da benim sözlerimden korkması için bir neden yok. Ortada bir tehdit kastı bulunmuyor. Yaptığım sadece tarihi bir hatırlatmaydı" ifadelerini kullandı. Altaylı’nın avukatları ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ise davanın hukuki temelden yoksun olduğunu, mütalaanın hukuksuzluğun bir aynası niteliği taşıdığını belirterek beraat talep etti. Sağkan, tutukluluğun bir tedbir olmaktan çıkıp peşinen cezalandırmaya dönüştüğüne dikkat çekti.
Karar sonrası salonda kağıtlar havada uçuştu
Mahkeme heyeti, savunmaların tamamlanmasının ardından karar için duruşmaya ara verdi. Aranın bitmesiyle birlikte salonu dolduran kalabalığın nefeslerini tuttuğu anda açıklanan hüküm, adeta soğuk duş etkisi yarattı. Heyet, Altaylı’yı suçlu bularak hapis cezası ile cezalandırdı ve tutukluluğunun devamına karar verdi. Kararın okunmasıyla birlikte mahkeme salonu bir anda karıştı. Aylar sonra özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen Altaylı, duyduğu karar karşısında öfkesine hakim olamayarak elindeki savunma kağıtlarını havaya fırlattı. İzleyiciler ise mahkeme heyetini yuhalayarak protesto etti. Heyet, artan tepkiler üzerine salonu hızla terk etmek zorunda kaldı.
Tarihi benzetme demir parmaklık getirdi
Davanın temelini oluşturan olay, Fatih Altaylı’nın kendi YouTube kanalında yayınlanan bir videodaki sözlerine dayanıyordu. Altaylı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresiyle ilgili bir tartışmayı değerlendirirken, "Bu millet geçmişte padişahını boğmuş bir millettir. İstemediği zaman ne olduğunu tarih bize gösteriyor" minvalinde ifadeler kullanmıştı. Bu sözler, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral tarafından sosyal medyada hedef gösterilmiş, Saral'ın "Suyun ısınmaya başladı" paylaşımının hemen ertesinde Altaylı gözaltına alınmıştı. 22 Haziran'da tutuklanarak cezaevine gönderilen gazeteci için yargı süreci, verilen bu ağır cezayla yeni bir boyuta taşınmış oldu.
