Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler” demiş Özdemir Asaf.

Ne doğru söylemiş. Son günlerde bazı siyasetçilerin akıllara zarar demeçlerini okuyunca aklıma geldi. Siyasi açıdan eleştirilecek konu bulamayınca şimdi de renklere takmışlar.

Alev Alatlı'nın 'Fesüphanallah!' kitabında (meraklısına not sayfa 170-172) pek güzel anlattığı gibi renklere anlamlar yükleyip, siyasi çıkarımlarda bulunmak Batı Kilisesi'nin (Katolik Roma) insanlığı bölüp parçalamak, kolayca yönetmek, kendini yüceltmek amacıyla uydurduğu bir yöntemdir. Öylesine etkili olmuştur ki, yüzyıllar içinde renk bilimi diye bir alan oluşmuştur. Parti logolarında hangi rengin kullanılacağından tutun, siyasi liderlerin gömleğinin, kravatının, elbisesinin rengine bu anlamsız bölünme damga vurur.

Oysa gökkuşağı ve onu oluşturan tüm renkler insanlığa aittir. Aynı gökkubbenin altında tüm renklerin birlikteliğinin nasıl görkemli bir güzellik oluşturduğunu anlatır gönül gözü açık olan insana...

Dünyanın en naif, en güzel sosyal belediyecilik faaliyetlerinden birini, “Süt paketlerinin üzerinde LGBTİ'nin simgesi gökkuşağı var” diyerek etiketlemek ve bunun üzerinden Tunç Soyer'e eleştiri getirmek siyasette tükenmişliğe işaret ediyor. Keza, belediye binasının, demir perde ülkelerinin asık suratlı binalarını andıran sütunlarını renklendirmek de büyük ayıp bu arkadaşlara göre.

Belediye başkanı belli bir dinin, cemaatin, mezhebin, ırkın başkanı olamaz, olmamalı da. O, bu şehirde yaşayan herkesin belediye başkanıdır.

Sadece insanların değil, kendisinin de ifade ettiği gibi flamingoların, güvercinlerin, körfezdeki martıların. Ecdat yadigarı Kadifekale'nin, Kemeraltı'ndaki cami, sinagog, havra ve kiliselerin hatta taşın, toprağın, denizin, gölün, ırmağın, ağacın da başkanıdır. Ve hepsinden sorumludur.

En önemlisi, dezavantajlı grupların da başkanıdır. Engellilerin, şiddet gören kadınların, çocuk işçilerin ve evet LGBTİ'lilerin de başkanıdır Soyer. Çünkü demokrasi, çoğunluğun zulmünden azınlıkları korumasında en güzel anlamını bulur. 

Renkler üzerinden siyaset üreteceksek bu işin sonu gelmez. Maviyi kullandın solcusun, sarıyı kullandın AK Partili, yeşili kullandın İslamcı, sarı-kırmızı-yeşili hiç kullanma PKK'lısın...

Böyle diye diye yaşamda renk bırakmazsınız. Sonra bir bakmışsınız her şey tek düze, tek renk, tek ses...

Hizmet, bütçe, ulaşım, sosyal belediyecilik üzerinden eleştirilere ve siyasete evet. Ama mezhep, ırk, din, dil, cinsiyet üzerinden yapılan homofobik siyasete hayır.

(Not: Renklerle uğraşacaksanız, sorun bakalım halka. Tencerelerinde turuncu havuç, sarı patates, kırmızı domates, kırmızı et, yeşil biber, beyaz sarımsak bulunuyor mu? O tencere nasıl kaynıyor?)