Bayramlar, düğünler, yeni yıl gibi özel günlerde “kutlama” seramonisi, havai fişeksiz tamamlanmış sayılmıyor maalesef. Bu bizim ülkede de böyle, dünyanın geri kalan ülkelerinde de...
Gökyüzünde şekilli renk patlamasını görmedik mi, kendimizi kutlu hissetmiyoruz!
Sevene söz söylemek değil maksadım. Uzaktan hoş ve ihtişamlı görünüyor havai fişek gösterileri. İnsanların hoşuna gitmesini anlıyorum. Havai fişek gösterilerinin hayvanlar için tehlikeli olduğunu bilmiyorken, ben de seviyordum.
Sokakta hayvanlar her havai fişekli kutlamada büyük korku yaşıyor. Onların, başta işitme olmak üzere duyuları bizden çok daha hassas olduğu için patlama sesine daha farklı reaksiyon veriyorlar. Korkudan aniden yola fırlayıp, araba altında kalanlar var. Küçük hayvanların korkudan kalp krizi bile geçirebildikleri belirtiliyor. Yine o ani gürültü nedeniyle evinin bahçesinden fırlayıp kaçan ve kaybolan hayvanlar da oluyor. Mesela bu yılbaşı gecesi Çeşme'de bir hayvanseverin köpeği, havai fişeklerden korkup tasmasını koparıp kaçmış; hala da bulunamamış.
Kuşlar içinse havai fişekler ölümcül tehlike demek. Sesi, dumanı ve ışığıyla havai fişekler kuşları korkutuyor, sağır ediyor, gözlerini kör edebiliyor ve şok sonucu ölümlerine yol açabiliyor. Kuluçkadaki kuşlar, sesten korkarak yuvalarını bırakıp kaçabiliyor.
Patlayan havai fişeklerin yakınında olan kuşlar ise yanarak ölüyor.
Üstelik havai fişek türlerinin yapımında kullanılan bazı kimyasal içerikli tozların kanserojen etkisi de bulunuyor. Yani, çevre ve insan sağlığı açısından da zararlı anlayacağınız.
***
Yeni yılın ilk dakikalarında “dışarıda olalım” dedik ve arkadaşlarla MaviBahçe'ye gittik. Della Miles konserini duyan gelmişti. Kalabalıktan kaçmak için 3. kata çıkıp oradan konseri kuşbakışı izlemeye koyulduk. Saatler henüz 24.00 olmamıştı ki uzaklardan havai fişeklerin atıldığını gördüm. İlk aklıma gelen hayvanlar oldu, “kimbilir ne kadar korktular” diye düşündüm.
Saniyeler sonra bu kez hemen karşı çatıdan havai fişekler birbiri ardında patlamaya başladı. Kalbim güm güm attı, patlamayı kemiklerimde hissettim desem abartmış olmam. Hiç bu kadar yakından havai fişek atıldığına tanık olmamıştım. Hayvanların o hassas işitme duyularıyla nasıl bir korku yaşadığını daha iyi anladım.
Ertesi gün, şöyle bir sosyal medyayı tararken, birçok hayvanseverin de benimle aynı duyguları paylaştığını gördüm.
***
Geçen yılbaşında herkes Folkart'ın dakikalarca süren havai fişek gösterisini konuşmuştu. Bir kısım gösteriyi alkışlamış, özellikle hayvanseverler ise büyük tepki göstermişti. Hatta HAYTAP konuyla ilgili şikayette bile bulunmuştu. Artık şikayetler mi yerini buldu bilemeyiz ama Folkart bu yıl havai fişek konusunda sessiz kaldı. İyi de oldu!
Folkart'tan atılmasa da yine İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere yılbaşı kutlaması için özel etkinlik düzenleyen kurumlar havai fişek geleneğini sürdürdü. Sonuçta “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği”, bayram, yerel ve milli günler ve festival gibi büyük organizasyonlarda havai fişek atılmasına izin veriyor.
Ama yasalar izin veriyor diye, illa ki havai fişekte ısrar etmek şart mı?
Eskiden belki havai fişeklere alternatif yoktu ama teknolojinin de ilerlemesiyle artık lazer ışık gösterileri havai fişekleri sollayacak kadar görkemli. Yüksek yoğunluktaki lazer ışık şovları ile günümüzde 3 boyutlu animasyonlar eşliğinde yüzlerce rengin gökyüzünde dans ettiği gösteriler yapılabiliyor. Artık konserlerden festivallere kadar birçok özel etkinlikte lazer ışık şovları kullanılıyor. Üstelik gürültüsü veya sağlığa zararlı bir yanı da yok.
Hani diyorum, İzmir öncülük etse, bundan böyle biz kutlamalarımızı havai fişek eşliğinde değil de görkemli lazer ışık şovlarıyla yapsak?
Buradan başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olmak üzere, İzmir'de büyük organizasyonların altına imza atan tüm kurumlara seslenelim: Haydi şu, havai fişek geleneğini değiştirelim. Bunu hayvanlarımız için, çevremiz için yapalım.