Güney Koreli yazar Han Kang, ‘Veda Etmiyorum’ ile bizi ‘Çocuk Geliyor'da olduğu gibi ülkesinin işkence ve katliamlarla geçen dönemlerine götürüyor. İki romanı okuduğumuzda Kore halkıyla aynı acıları yaşadığımızı anlıyoruz. Ancak tek bir farkla. Onlar bedeller ödeyip gerçek demokrasiyi inşa ederek dünyanın dokuzuncu ekonomisi haline gelmiş, bizim halimiz ise malum

Güney Kore'nin dünya edebiyatına armağan ettiği Man Booker ödüllü Han Kang, naif, duyarlı, güçlü ve özgün diliyle uluslararası başarıya ulaşmış, yenilikçi ve modern bir yazardır. Aileden edebiyatçıdır. Ülkemizde ilk romanının yayımlandığı 2016'dan bu yana bizde de çok sevilip okunan yazarın babası Han Seung-won ile kardeşi Han Dong da popüler birer yazardır. 1970'de Gwangju'da doğan, 10 yaşında Seul'e taşınan Han Kang, Yonsei Üniversitesi'nde Kore edebiyatı okuduktan sonra 1993 yılında, aralarında "Seul'de Kış"ın da bulunduğu beş şiirini yayımlayarak edebi kariyerinin ilk önemli hamlesini gerçekleştirmiştir. Bundan bir yıl sonra bir edebiyat yarışmasında birinci olan The Scarlet Anchor adlı novelasıyla kurguya adımını atmıştır.

SÖZCÜKLERDEN KENDİNE ÖZGÜ KAVRAMLARA!

Eserlerinde kendine dair bazı özellikleri seçtiği temalara işleyen, kahramanların kişiliklerine yükleyen Han Kang, kronik ağrılardan muzdariptir. Dikkatli okurlar, yazılarında onun bu geçmek bilmeyen ağrılarının yaşattığı hissiyatla karşılaşabilir. Bileğindeki karpal tünel sendromu yüzünden Vejateryen'i ve bu romanın ikinci bölümü Mongolian Mark / Moğol İzi'ni kardeşine yazdıran Han Kang, migren ataklarının kendisini daha alçakgönüllü biri yaptığını söylemiş, fiziksel acıların insan ruhundaki sağaltıcı etkiye, o kendine çok yakışan harika tevazusuyla dile getirmiştir.

Eserlerinde halkının acı ve kederlerine yer veren, insanın varoluşsal meseleleriyle ilgilenen Hang Kang, bireylerin saplantılı hallerini, özenle seçtiği sözcüklere yüklediği özel anlamlarla kavramsallaştırarak dramatize edebilen incelikli bir üslup inşa etmesini bilmiştir Kang. Bu üslubun imbikten geçmiş halini Beyaz Kitap'ta görebiliriz.

SESSİZ SEDASIZ BİR DENEME

Sanatın birçok dalıyla teşriki mesaisi vardır Kang'ın. Mesela, 2007 yılında kendi sözleri, kendi besteleri ve kendi yorumuyla doldurduğu -aynı adla müziğe dair bir deneme kitabı da yazmıştır- on şarkılık "Quietly Sung Songs / Sessizce Sung Şarkıları" ile herkesi şaşırtmıştır. Görsel sanatlara ilgi ve yeteneğinin nerelere uzandığını ise bir heykeltıraş ile modelinin ilişkisini anlattığı Senin Soğuk Elin'de (2002) okunabilir. -Bu arada, Vejetaryen'in baldızının vücudunu bir enstalasyon alanına dönüştüren sapkın eniştenin sanatsal potansiyelini de unutmamakta yarar var.- Şu sıralar altıncı romanı ile haşır neşir olan, Baby Buddha, Mongolian Mark, Breath Fighting ile önemli edebiyat ödülleri kazanan Han Kang, Vejateryen romanıyla artık dünya edebiyatına mal olmuştur. Ki bu romanla, 2016 yılında bu romanıyla Man Booker ödülünü kazanmıştır. Ülkesinin sinemasıyla da ilgilidir Han Kang. Bebek Buddha ile Vejetaryen'ı beyaz perdeye uyarlanmış ve eleştirmenlerce beğeniyle karşılanmıştır. Şimdi, Türkiye'de yayımlanmış dört romanı, Vejetaryen, Beyaz Kitap, Çocuk Geliyor ve Veda Etmiyorum ile Han Kang'ı biraz daha yakından tanıyalım...

MUTLAK BEYAZDA YAZI KRALLIĞI

Han Kang, kendi ortamını ve kendi imgelerini yaratan bir şair ve yazardır. Bu imgeleri Beyaz Kitap'ta etkili bir dille kullanmıştır. Bembeyaz boyanmış kapı, bir annenin ak sütü, doğar doğmaz ölen bir bebeğin beyaz zıbını (:kefen) ve kundağı (:tabut), kar beyazında pirinçli ay lokumu, sis, beyazın istilasında bir şehir, kesme şeker, hap, bembeyaz bir gülüş, lacivert uzayda serpiştirilmiş beyaz toz taneleri gibi yıldızlarıyla Samanyolu, taş, kemik, kum, saç, kelebek, pirinç ve de pilav, ampul, beyaz gece, bulut, kağıt, bir odanın karanlığında beyazmış hissiyatı veren nesneler, rüzgarda alevi titreyen beyaz mum diyeyim siz de Beyaz Kitap'ı okumuş kadar olunuz.

Zaten Beyaz, Han Kang'ın diğer kitaplarında olduğu gibigibi kar beyazında bir düş gibi gelir geçer. Yazarın üçüncü romanı olan, naifliği, şiirselliği, imge yüklü dizeleri, can alıcı fragmanlarıyla Beyaz Kitap, 2018 yılında Man Booker'a aday gösterilmişti.

İKİ DOST ÜLKE, İKİ BENZER KADER!

Güney Kore halkına beslediğimiz sempati de onların bize teveccüh de bir hakikat. Hang Kang'ın adı bile, iki ülke halklarının duygusal yatkınlığı, hatta yazarının adının etimolojisinin çağrıştırdığı haliyle adeta kadim ortak geçmişimizin sembolü gibi sanki. Han'ın anlamı malum, Korecede ise tek, biricik anlamına da geliyor. Kang, eski Türkçede baba, Korecede ise güçlü demek. Bu çağrışımların ötesini varın siz düşünün.

Bu olası benzerlikler bir yana Çocuk Geliyor ve Veda Etmiyorum'u okuduğunuzda iki halkın neredeyse aynı dönemlerde aynı acıları yaşadığını görüyorsunuz. Bizim ulusal kurtuluş savaşımızı onlar Japon istilasında vermiş. Onların 80 darbesi, birkaç ay farkla bizim 12 Eylül'ümüz gibi. Katliamlar, yargısız infazlar, idamlar ve işkenceler iki ülkenin gençleri aynı zamanlarda yaşamış.

Ancak mutlak bir fark var! Onların darbesi, büyük gelişim sürecini faşizan yöntemlerle yürütüp, antidemokratik yöntemlerle küresel patronların yollarını kısaltmak adına yapılmış, bizimki yoksulluğumuzu daha da derinleştirmek için. Biz iktidarların onlarca yıllık borçlanmalarla her geçen gün biraz daha fakirleştirilirken Kore, küresel markalarıyla dünyanın dokuzuncu büyük ekonomisi haline geldi. Halkı da göreceli olarak bunun refahını yaşıyor.

Çocuk Geliyor 80 darbesindeki gençlerin yaşadığı dehşetin bir tasviri olarak okumada öncelikli. Veda Etmiyorum'da ise 80leri yaşayan kuşağın acılarını, travmalarını izliyoruz. Birçok eserinde olduğu gibi bu romanda da karın soğukluğunu, yaşattığı inziva ihtiyacını, içine düşülen yalnızlıkları, sonsuz beyazlığın içimizde yarattığı tarife sığmayan duyguları derinden hissediyorsunuz. Yazar, üç kadın üzerinden kurguladığı, özellikle anne ile kızın ilişkisini bir dantel gibi işlediği romanında drama gücünü adeta zirveye taşıyor. İnson ile olayları bize aktaran Gyongha'nın zamanla gelişip evrilen dostluğu, Kang romancılığının eriştiği mertebeye dair bize gerçekçi bir fikir veriyor. Veda Etmiyorum, sıcak ve durağan yaz günleri için harika bir okumalık.

'ROMAN BİTTİ' DİYENLERE VEJETARYEN

Kitap kapağı ifadeleriyle özetlersek Vejateryen, kışkırtıcı, haşin, sapkın, karanlık bir anlatı. Aykırılığın bir anıt gibi tepemize dikildiği, insan ruhunun karanlık yüzünün aydınlık tarafından fersah fersah daha geniş olduğunu, etrafımızda ördükleri 'normal' duvarlarının ötesine gizlenen pek çok kişinin 'kendince normallikleriyle' yaşayıp gittiklerini anlatan sert bir metin. Sanatsal özgürlüğün nerede başlayıp bittiğini de irdeleyen romanın mottosu, Güney Koreli modernist bir şairin bir dizesinde gizli:

"İnsanların bitki olması gerektiğine inanıyorum."

Vejateryen, -roman bitti diyenlere inat- olanca ihtişamıyla ayrıcalıklı yeni okurlarını bekliyor.   

Vejetaryen - Beyaz Kitap - Çocuk Geliyor - Veda Etmiyorum / Han Kang / April Yayıncılık


 

Ölülerin üzerinde biriken karların, ülkesinin yüzyıllık acılarının hüzünlü tablolarını çiziyor Han Kang. Umutları körelten dondurucu beyazın ortasında direnişlerini sürdüren, birçoğu bu uğurda can veren gençlerin sesi oluyor, "İnsan haklarına rağmen gelişmişlik istemiyoruz" diyen duyarlı kuşağının çığlığını yüreğe işleyen sözcüklerle edebiyatın engin belleğine işliyor.   


 

2.2 İtalyan Masalları2 Internet Için

İTALYAN MASALLARINA CALVINO DOKUNUŞU

Önce çok masal konusunda ezeli bir soruna dikkat çekmek istiyorum. Masallar çocuklar için değildir, yetişkinlerin dilinde şekillenmiş ve yetişkinler tarafından kayda geçirilmişlerdir. Masalları süzgeçten geçirerek uyarlamadığınız sürece sakıncalı işlerdir çocuklar için. Çocuk ve gençlik edebiyatına dair kitaplarıyla tanıdığımız Prof. Dr. Necdet Neydim, sade ve öz uyarıda bulunuyor;

"Her resimli kitap masal değildir... Onlar yarı fantastik metinler olabilir... Klasik masaldan uyarlanmış, yeniden yazılmış metinler olabilir... Masal derlemeleri çocuklar için değildir. Elinizi bile uzatmayın, çocuklar için alıyorsanız o başka."       

1960 yılında yayınlanan I Nostri Antenati / Atalarımız adlı kitabında yer alan fantastik hikâyeleriyle uluslararası üne kavuşan Italo Calvino'nun masal derlemesi Fiabe Italiane / İtalyan Masalları özellikle ve sadece yetişkinler için.

Bu derlemesiyle meraklı araştırmacı, titiz etnograf yönünü sergileyen Calvino, Ligurya’dan Veneto’ya, Emilia-Romagna’dan Sicilya’ya, ülkesinin farklı bölgelerine ait masallardan derlediği seçkisinde anonim metinleri kendi üslubunca yorumluyor.

İtalyan Masalları / Italo Calvino / Everest Yayınları

3.3 Yel Dilediği Yerde Eser

SUSANNA TAMAORO YİNE YÜREKLERE DOKUNUYOR

İtalyan yazar Susanna Tamaro, yeni romanında o kendine nas sıcak anlatımıyla okurunun yüreğindeki gizli kapıları açmaya girişiyor. Romanın 60'lı yaşlarını süren kahramanı Chiara, sessiz evinde üç mektup kaleme alıyor. İlki 20 yaşına gelen güleç evlatlık kızı Alisha; ikincisi sorunlu ve öz kızı Ginevra; üçüncüsü sevdiği ve güvendiği eşi Davide ile günün birinde okuyacağını umduğu, ailenin sorunlu bir döneminde doğan küçük oğulları Elia için.

Yel Dilediği Yerde Eser / Susanna Tamaro / Can Yayınları

4.4 Kanada

FORD'UN BOL ÖDÜLLÜ ROMANI İLK KEZ TÜRKÇEDE

Çağdaş Amerikan edebiyatının en popüler yazarlarından Richard Ford'un Umay Öze'nin titiz çevirisiyle Türkçeye kazandırılan romanı Kanada'nın konusu şöyle... Dell Parsons ile kız ikizi Berner’ın anne babası, darboğazdan kurtulmak için giriştikleri banka soygunu hüsranla sonuçlanır. Anneleri Neeva, arkadaşı Mildred'den çocuklarını devlet himayesinden kaçırmasını ve ikizleri Kanada'daki abilerine götürmesini ister. Berner, Mildred’ı beklemez ve kendi yoluna gider. Dell ise Mildred teyzesiyle birlikte bilinmezlerle dolu bir yolculuğa çıkar.

Kanada / Richard / Jaguar Kitap

5.5 Iceriden Olmek

BİLİMKURGUDA FARKLI BİR BOYUT

Hugo ve Nebula ödüllerinin gediklisi olan Silverberg'in başyapıtı olarak kabul edilen romanının konusu şöyle...

Müthiş bir zihin okuma gücüne sahip David Selig bu yeteneğini kullanamıyordu. Ne kötülükle sa­vaşıyor ne dünyayı kurtarıyordu. Üniversitelilerin ödevlerini hazırlamaktan ve boş zamanlarında da insanların içini gözetlemekten başka bir şey yapmıyordu. Yıllar geçtikçe telepati gücünü kaybetmeye başlayan Selig'in artık tek bir amacı vardır: Kendini tanımak ve hayatına küçük de olsa bir anlam katmak!

İçeriden Ölmek / Robert Silverberg / İthaki Yayınları