‘Kötü insanlar olmasaydı, iyi avukatlar olmazdı.’ Charles Dickens
Aydınlık ve güzel insandır Murat Ergün. Vatanseverdir, kuvvacıdır. Kırmızı çizgileri nettir; “Ay-Yıldız, Cumhuriyet ve Atatürk…’’ Yılmaz hukuk savaşçısıdır. Avukatlık mesleğinin yüzakıdır dersek abartmamış oluruz. Kıvrak zekası sayesinde çok kısa bir sürede özgürlüğe kavuşturduğu müvekkilleri söz konusudur. Onu; en çok Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davalarındaki misyonundan, yaptığı savunmalardan tanırız. Hele Ergenekon kumpasında Silivri’deki mücadelesi efsanedir. Hakimlerin gözden kaçırdığı ayrıntıları o yakalardı.
***
Göğsünün kafesine sığmaz yüreği vardır. Adaletin sağlanması için var gücüyle çalışır. Titizdir, detaylara önem verir, konusuna tüm yönleriyle hakimdir. Yaptığı işten haz alandır, işinde hünerli ve ustadır. Her savunması; doyurucu ve yaratıcı bir çalışma içerir. Haklılığına ikna olduğu kişilerin tüm davaları onundur. Tabi bunun da düşmanlar edinmesine neden olduğunu düşünebilirsiniz.
***
Türkiye Barolar Birliği başkanlarından Ahsen Coşar’ın bir konuşmasında dinlemiştim. Paris Barosu önceki başkanlarından Rousse’ya göre avukat; “Bütün memleketlerin yerlisi, bütün yüzyılların çağdaşı”dır. Rousse’nun son derece isabetli olan bu tespitinden hareketle demek gerekir ki; tüm insanların dünyevi güçlerden ve ülkelerden özgürlük ve adalet konusunda doğru dürüst davranış standartları beklemeye, insan haklarına saygılı olmalarını istemeye hakları vardır. Bu standartların, hukukun ve insan haklarının kasti veya gayri ihtiyari ihlallerine tanıklık etmek ve cesaretle karşı koymak avukatların ve baroların en önde gelen görevidir. Onun için avukatlar, tam da Edward Said’in entelektüel tanımında işaret ve ifade ettiği gibi, belli bir kamu için ve o kamu adına mesajı, görüşü, tavrı, felsefeyi ya da tanıyı temsil etme, cisimlendirme, ifade etme yetisine sahip bireyler olmak zorundadırlar.
“Halkın Avukatı” apoletli Murat Ergün de bu tanıma eksiksiz uyandır!.. Karanlığa ışık taşıyan hukuk emekçisidir o!..