Batman’ın 12 bin yıllık geçmişe sahip tarihi ilçesi Hasankeyf, 2024 yılı kazı çalışmalarında önemli bir buluşa ev sahipliği yaptı. Geç Roma Dönemi’ne ait olduğu belirlenen 1600 yıllık gözyaşı şişesi, bölgenin zengin tarihine ışık tutuyor. Bu keşif, Hasankeyf’in yalnızca mimari değil, aynı zamanda kültürel ve duygusal mirasını da gözler önüne seriyor.
Kazı çalışmalarını yürüten ekip, bu yıl toplamda 434 eseri gün yüzüne çıkardı. Bunlardan 20’si envanterlik eser olarak Hasankeyf Müzesi’ne devredilirken, diğer eserler detaylı incelemeler için kazı evinde muhafaza ediliyor.
Gözyaşı şişesinin anlamı ve tarihi
Kazı Başkanı ve Mardin Artuklu Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zekai Erdal, bulunan gözyaşı şişesinin Hristiyanlık öncesi döneme ait bir inançla bağlantılı olduğunu belirtti. Erdal’a göre, bu tür şişeler özellikle Pagan döneminde mezarlarda yer alıyordu. “Rivayete göre, bir kişi öldüğünde geride kalan eşi veya yakınları gözyaşlarını bu şişeye biriktirir ve mezarın başına bırakırdı. Bu gelenek, ölen kişiye olan bağlılığı ve özlemi simgeliyordu,” diyen Erdal, bu buluşun dönemin inanç sistemine dair önemli ipuçları sunduğunu ifade etti.
Roma dönemine ait kalıntılar ortaya çıkarıldı
2024 yılı kazı çalışmaları kapsamında Hasankeyf Kalesi’ndeki Büyük Saray olarak adlandırılan yapı kompleksinde yoğun bir çalışma yürütüldü. Özellikle sarayın kuzey kısmındaki toprak altında kalan odaların ortaya çıkarılması hedeflendi. Bunun yanı sıra sarayın doğu köşesinde yapılan kazılarda İslami döneme ait mezarlar kaldırılarak, Geç Roma Dönemi’ne (MS 4. yüzyıl) ait duvar kalıntıları gün yüzüne çıkarıldı.
Doç. Dr. Erdal, “Bu duvar kalıntıları, tarihi kaynaklarda belirtilen Roma varlığını doğruluyor. Duvarın ölçüleri 6x4 metre olup oldukça iyi korunmuş durumda. Önümüzdeki yıllarda bu duvarın izini sürerek daha fazla Roma dönemi kalıntısını ortaya çıkarmayı hedefliyoruz,” dedi.
Cam gözyaşı şişesinin önemi
Kazılarda bulunan eserler arasında en dikkat çekici olanlardan biri de cam malzemeden yapılmış sağlam bir gözyaşı şişesi oldu. Doç. Dr. Erdal, bu eserin hem malzemesi hem de korunmuş olması açısından ayrı bir öneme sahip olduğunu vurguladı: “Cam malzemeden yapılmış olmasına rağmen günümüze kadar sağlam ulaşması oldukça nadir görülen bir durumdur. Bu da eserin değerini artırıyor.”
Erdal ayrıca bu tür şişelerin özellikle Roma ve öncesi dönemlerdeki mezarlarda sıklıkla görüldüğünü belirtti: “Bu şişeler Pagan dönemine ait mezarlardan çıkarılır. Ölen kişinin ardından geride kalanlar gözyaşlarını bu şişeye doldurur ve mezarın başına bırakırdı.”
Hasankeyf’in kültürel mirası korunuyor
Hasankeyf’in zengin tarihi geçmişi, yalnızca arkeolojik buluntularla değil, aynı zamanda bölgenin farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olmasıyla da dikkat çekiyor. Bizanslılar, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler gibi birçok uygarlığın izlerini taşıyan bu bölge, Mezopotamya’dan Anadolu’ya geçişin önemli bir noktası olarak biliniyor.
2024 yılı kazılarında ortaya çıkan eserler arasında Geç Roma Dönemi’ne ait duvar kalıntıları, İslami dönem mezarları ve çeşitli günlük kullanım eşyaları yer alıyor. Bu bulgular, Hasankeyf’in tarih boyunca farklı kültürlerin kesişim noktası olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Tarihi eserlerin geleceği
Kazı çalışmalarında bulunan eserlerin büyük bir kısmı detaylı incelemeler için kazı evinde muhafaza ediliyor. Envanterlik eserler ise Hasankeyf Müzesi’nde sergilenmek üzere hazırlanıyor. Doç. Dr. Erdal, eksik parçaların tamamlanması ve belgelenmesi sürecinin devam ettiğini belirterek, “Bu eserler yalnızca geçmişimizi anlamak için değil, aynı zamanda gelecek nesillere aktarılacak önemli birer miras niteliğindedir,” dedi.
Hasankeyf’te yapılan bu keşifler, bölgenin tarihine dair yeni bilgiler sunarken aynı zamanda arkeoloji dünyasında da heyecan uyandırmaya devam ediyor.