Bülbül sesli devşirme sanatçımız Hayırsever Rıza'nın özlemle beklenen konserine çok az bir zaman kaldı. Hayırsever vatandaşımız 27 Kasım'da Newyork'ta sevenleriyle buluşacak. Konserde ağırlıklı olarak, "İtiraflarım" adlı albümünden eserler seslendirilecek. Yalnızca Amerika'da değil, Türkiye'de de merakla beklenen konserde, bestekar Hakanzade Atila'nın da kendisine kemanıyla eşlik etmesi bekleniyor.
Konserde Çağlayan Saatligil'in eserlerine yer verilmesi kesin de, Egemenzade Efendi'nin ve Mahdum Güler Bey'in bestelerinin yer alıp almayacağı henüz meçhul ...
Konser büyük bir olasılıkla 22 Aralık'ta sona erecek. İyi güzel de ondan sonra neler olacak?
Doğrusu söylenenler pek iç açıcı değil. Tam 324 dosyadan söz ediliyor. Hele hele 200 no'lu dosyanın Türkiye'nin başını çok ağrıtacağı iddiaları var. Hayırsever vatandaş, savcının kendisine yönelttiği suçlamaları kabul eder de işbirliğine giderse bunun sonuçları ne olur? Savcılık 17 Aralık dosyasındaki 3 bin dinlemenin tapelerini dosyaya koymuş, jüriyi de belirlemiş.
Devamında ne gelir? Gizli bir yargılama ve geri planda takas iddiaları havada uçuşuyor.
Erdoğan bir süre önce yaptığı açıklamada Sarraf'ı itirafçı yapma gayreti içinde olduklarını söyledi, sözlerine ekledi;
"Bu işler bittiği zaman dünyayı ayağa kaldırmasını biliriz."
Tam da anlayamadık. İtirafçı olmak kötü bir şey mi? Adam yaptıklarını, ettiklerini kuzu kuzu anlatacak hepsi bu. İftira yok, yalan yok, hakaret yok. Peki nasıl kalkacak dünya ayağa? Doğrusu herkes merak ediyor.
CNBC Televizyonu bir yayınında mahkeme sonunda muhtemelen çok fazla kirli çamaşırların ortaya döküleceğini, bunun da Türkler için yüz kızartıcı olacağını öne sürdü.
Doğrusu konserin sonu merakla bekleniyor. Hayırsever vatandaşın sanat hayatı noktalanacak mı? Yoksa sanatını bıraktığı yerden icra etmeye devam edecek mi?
Yunus Emre'nin bir deyişiyle kapatalım;
Kırk küpü yerden göğe dizeler,
Ortadan birini çekseler,
Var sen seyreyle gümbürtüyü...
Ortadaki küp Hayırsever Rıza mı?