Evimizin balkonundan bakıyordum. Köpekler birden bire tayakkuza geçtiler. Sürü halinde koşmaya ve havlamaya başladılar. Olağanüstü bir durum olduğu belliydi. Adamın biri, beyaz iri köpeğini dolaştırıyordu. Tasmasına bağlanan zincir çok kalın görünüyordu. Anlaşılan çok kuvvetliydi. Tam olarak seçemedim ama Arjantin Dogo cinsiydi sanıyorum.
Neyse... Bizim sokağın afillilleri, yeni misafirden pek hoşlanmadılar. Ne de olsa bu sokak onlardan sorulurdu. Başta benim çok sevdiğim Arap dahil olmak üzere hepsi beklenmedik misafire doğru koştular. Ama baktılar köpek iri ve sahibi de yanında bulunuyor. Çok uzatmadan dağıldılar.
Köpek ve sahibi yürümeye devam etti. Adam köpeğine sert ve kesin talimatlar veriyordu. “Yana geç, kaldırıma çık, yürü...”
Dili dışarda köpek de kısmen uyguluyordu.
Ben içimden böyle kuvvetli köpeğe bakmanın zor olduğunu ve sevgi olmadan olamayacağını düşündüm.
5-10 dakika sonra aynı ikili geri dönüyordu. Bizim sokak köpekleri az önce bir deneyim yaşadıkları için yerlerinden bile kalkmadılar. Sadece bir ikisi havladı o kadar. Ama oraya sonradan gelen bol tüylü sevimli bir köpek, iri kıyım, bakıcılı köpeğin arkasından yaklaşarak koklamak istedi. Bu durumu gören adam tasmanın zinciriyle acımasızca vurdu. Sokak köpeği tiz bir sesle ağlayarak oradan kaçtı. Adam ise köpeğiyle birlikte hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etti...
Zaten hep böyle oluyor.
Ambalaj başka iç başka.
Bu adama baksanız hayvan seven, zamanının bir bölümünü onun bakımına ayıran, sevgi dolu biri sanırsınız.
Belki de konuşmalarında hep sevgiden söz ediyordur. Kim bilir...
Uğruna paralar harcadığı, hatta kaybettiğinde ağıtlar yakacağı kendi köpeği...
Zincirle vurduğu ise başka bir köpek.
Yani öteki...
Bu durum size yabancı geldi mi bilmiyorum. 2020 Türkiyesi'nin bir fotoğrafı gibi.
Çok iyi laflar, çok iyi açıklamalar ve sevginin yüceltilmesi...
Ama ondan olursan, ona yakınsan...
Yoksa?
Yoksa zinciri yersin kafana....