2497 yıl önce…
Milat’tan önce 460'da Hipokrat diye bir adam doğdu.
Aha da şurada, Bodrum’un 20 dakika ötesindeki Kos adasında…
Üniversite vardı o tarihte orada…
İnsanoğlunda kafa aynı kafaydı…
Apollon, Zeus, Herakles… Tanrılar vardı… Her bir işi bölüşmüşlerdi.
Bakanlar kurulu misal…
Ağ ve örümcek kafalara çökmüş, hastalıkların bu tanrılardan geldiğine inandırmıştı.
Karnın mı ağrıyor… "Falanca tanrı cezalandırdı" diye biliniyordu…
Bu abimiz, bir yemin yaptı. “Hipokrat yemini” olarak bilirsiniz…
O tarihte hekim sırrını, ustalığı, kalfalığı yemine bağladı.
İnsan canı yakmayacağına,
Kadınlara özel yaklaşmayacağına,
Hastanın özel haklarını koruyacağına,
Yemin etti.
Ama önce şunu yaptı….
İnsanlara, hastalık ile tanrıların bir alakası olmadığını söyledi…
Anlattı…
“Bırak şimdi, Apollon’u Zeus’u, yanlış beslenmişsin, o kadar”
“Hera’nın Demeter’in Athena’nın işi mi yok? Mevsim değişikliği çarpmış seni” dedi.
Bence ilk akademik doktorluğun yanı sıra ilk laik tıpçı olarak geçmeli tarihe…
Bak kardeşim;
2400 küsur yıl önce olmuş bunlar…
Sen gelmişsin 2017 Türkiye’sine, sakallı, şalvarlı, sarıklı, hikmeti kendinden menkul, garip, ucube adamların peşine sarmışsın…
Olmadı elinde çaputla, türbelere sarmışsın (Ki büyük günahtır haberin olsun)
Daha üzücüsü;
Atatürk diye biri gelmiş Anadolu’nun şansına…
“Yapmayın” demiş…
Biz ne yapmışız?
“Laikler” öcü…
Atatürk heykeli “Put”
“Tarikatlar” baş tacı
Neredeyse Araplar Ata…
…..
Bak bir daha söylüyorum…
Bugünün modern tıbbının babası.
Hipokrat, bu kafayı 2400 yıl önce yıktı…
Dedi ki; hastalıkların baş sebebi;
“Yanlış beslenme ve mevsim değişiklikleridir”
İşte bu kadar basit…
Ve diyor ki tıbbın babası;
“Hislerin çıktığı yer kalp değil beyindir”
Hipo abi…
2017 Türkiye’sinden selamlar;
O dediğin bizde yok be abi…
***
HAYDİ MAHMUT…
Mahmut Özgener,
İzmir’in yakın geçmişteki en pırlanta ismidir.
Adaletli, iyi kalpli, dengeli, onurlu, başarılı bir iş adamı.
Futbol Federasyonu Başkanlığı dönemince en azından kendine, “Tüpçü” “Tüp-kafa” gibi lakaplar taktırmadan görevini yaptı.
İzmir’i en güzel şekliyle temsil etti.
Şimdi deniyor ki İzmir Ticaret Odası Başkanlığı’na aday…
Ben pek bilmem sosyetik, entelektüel laflar bağlamayı.
Ama şunu bilirim;
Koltuğa yapışan kalkmıyor kardeşim.
5 yıl yetmiyor 10, 10 yıl yetmiyor 20…
Yeter yahu…
Nedir bu İzmir’in koltuk yapışkanlarından çektiği?
Ne vardır bu koltuklarda?
Yaptın hizmetini güzel anıl, güle güle git.
Ticaret Odası Başkanı da acilen değişmelidir.
Bence en yakışır isim de Mahmut Özgener’dir.
Haydi Mahmut, açık tarafım.
***
BÖYLE DEVRİL
Anca sevgi devirir adam gibi adamı…
Onca aylık zindan hayatından sonra Gökmen geri döndü.
İzmir’in pırlanta gönüllü insanı, dürüst ve sade gazetecisi Gökmen, hiç kimseye baş eğmedi, dik durdu.
Tahliye dakikalarında, oğlan baba sevgisiyle üstüne atladı.
O devriliş bir tarihi tablo olarak kalacaktır.
Allah herkese öyle devrilme nasip etsin.
Devrileceksen böyle devril.
Hoş geldin Gökmen kardeşim…
***
CAM FİLMİ
Böyle ülke mi yönetilir Allah aşkına…
Emniyet, İçişleri Bakanlığı’na güvenlik sorunu bildiriyor.
İçişleri Bakanlığı “yasak” diyor…
Ülkede 5 milyon araç var.
Daha yeni serbest bırakmadın mı kardeşim?
Zarar ziyanın hattı hesabı yok.
Tabi millet isyan.
15 günde kesilen ceza gırla…
Sonra vatandaşın isyanı büyüyor.
Cumhurbaşkanı, “Yanlış yapmışsınız”diyor.
Şak, ceza meza yok…
E, yasak diye söktürenler?
Bugüne kadar ceza yiyenler?
Bu nedir arkadaş?
Komik desen dram yüzü, dram desen komedi yüzü…
Böyle iş olur mu?
DELİ ZİYA; Özgürlük Heykeli 130 yıldır aynı yerde. Yiyim ben öyle özgürlüğü...