Hoş geldin!
"Dünya Şairi" Nâzım Baba yazmıştı ya...
"Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun"

Gökmen...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü...
Özledik Gökmen!
Gözledik Gökmen...
Hoş geldin
Gökmen
Hoş geldin...

***

Biz hiç umudu kesmedik...
Demokrasiden, hak, hukuktan...
Dolayısıyla ülkemizden...
Senin gibi!
O umut...
Yeryüzünün diğer adı değil miydi Gökmen?

***

Yüreğini vermeliydi insan sıktığı ele...
Kucakladığı dosta, dokunduğu omuza...
Gülümsediği yüze, baktığı göze, dinlediği söze...
Sen hepsine yakışıyorsun Gökmen...
Bir tek o "Beton Kutu" ya..
Silivri Zulümhanesi'ne yakışmadın/sığmadın o koca yüreğinle...
Eğilmeyen başınla, dimdik duruşunla sahte delil üreten kumpasçılara taviz vermedin!..
Kimse seni güçsüzleştiremedi.
Direnişin zulümeydi, simge oldun!

***

Kibir kutuplaştırma politikalarıyla kendilerini mükemmel sananlara!
Nefret, baskı, biat kültürüne; karşı...
Zeka ve bilgiyi kullanarak;
Yaşamanın; "kendini adam etmek" demek olduğunu bilmeyenlere...
İnatla...
Dirençle...
Sen yine gazetecilik yapacaksın!
Yazacaksın kaldığın yerden!..
Madımak’ya yitirdiğimiz Hasret Gültekin der ki;
"Şairler şiir yazıyor,
ressamlar resim yapıyor ve biz ozanlar türkü söyler..
(Gazeteciler de yazarlar)
Dünya alışkanlıktan değil de
sevgi ve mutluluktan dönsün diye..."

Yaz Gökmen Yaz!..
Sevgi umut barış doğa için...
Yolsuzlukları, hırsızlıkları hukuksuzlukları yaz...
174 gün önce nasıl yazdıysan; yine öyle yaz!

***

Şiir ülkesine, yazın dünyasına sığındık duygularımızı da harmanlayıp bu yazıda;
"Kırılsa da kanadımız
Asiye çıksa adımız
Duyan duysun bilen bilsin
Böyledir bizim sevdamız!"

Özgürlük... Demokrasi...
Gazetecilik aşkımızı haykırarak!
Hoşgeldin Gökmen...
Hoşgeldin Kardeşim Hoşgeldin...