Günler bizi karmaşık olaylar, serüvenler,  hüzünler, sevinçler, acılar, kaygılar, kırılmalar içinde kovalayıp duruyor. Haberler içimizi burkuyor. Aynı anda çok değişik duyguları yaşıyoruz.

Günler bizi karmaşık olaylar, serüvenler,  hüzünler, sevinçler, acılar, kaygılar, kırılmalar içinde kovalayıp duruyor. Haberler içimizi burkuyor. Aynı anda çok değişik duyguları yaşıyoruz. Bungun, çılgın, kızgın  Temmuz’u kapatıp yarın Ağustos’un bilinmezliğine yelken açacağız. Her gün, her ay bir öncekini aratmasın diyoruz ya, umudun da belini kırıyoruz!  Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dizelerine gidersek;“bir oğlum olacak adı temmuz / uykusuz / korkusuz / beter mi beter / ben beynimi satarak yaşıyorum / o benden proleter” diyecektir mutlaka.

                                                    ***

Yıllar önce Karşıyaka’dan Konak’a vapurla geçerken, çok yanmışım, ter içinde kalmışım ki “Temmuz Sabahında Kemeraltı Günlüğü” şiirimi yazmışım (Küşüm Çınlaması, Neziher Y. 2011)

“yaz beni tutar, bedenim isilik ve tuz

kehribar bir akrep gibi Temmuz

kudurur gömleğimin yakasında

terim mendilimde huysuz!”

Temmuz beni yine terletiyor; sanki bir nehir akıyor ensemden sırtıma doğru! Temmuz sözleri, anımsamaları, hüzünleri bitmez. Ne diyelim? Biz yine de enseyi  karatmayalım…

                                                ***

Temmuz, çok değerli yazın, sanat, bilim, kültür, basın…insanlarımızı terkisine alıp götüren aylardan biridir. Ferit Edgü, Afşar Timuçin, Şener Kökkaya, Erhan Karaesmen, Halil Akdeniz,  gibi değerlerimizi de yitirdik bu ay içinde. İzmir’de saygın ve seçkin gazeteciliğin simge adlarından, gazeteci dostum Önder Özçorlu’nunsonsuzluğa göçüşünün tarihi  12 Temmuz oldu! Yine İzmir’in sevilen, sayılan gazetecilerinden Erel Şarman’ın eşi, benim de  değer gördüğüm, abla dediğim Emel Şardan’ı anmamak olası mı? Sanal ortamda tanıdık tanımadık, bildik bilmedik ölüm haberlerini saymaya kalksam bu köşe yetmez…

Şiirimizin devrimci sesi Enver Gökçe dizeleriyle söylersek;

“Yiğitken, güzelken, incecikken /Ölüm, adın kalleş olsun!”

TİMUÇİN ÖZYÜREKLİ’Yİ ÖZLERKEN…

İzmir’de şiir konuşulunca, şairler anılınca ilk akla gelenlerden biridir Timuçin Özyürekli. İlkeli, aydınlanmacı, devrimci, savaşımcı, özverili, onurlu, gönüldeş bir şair… Unutamadığım dostlarımdan… Onu da 27 Temmuz 2020’de yitirmiştik! O’nu çok özlüyoruz. Dizelerinin gür sesiyle anısına saygıçiçekleri bırakalım.

kalbim nasıl dayansın çoğalan zifiri zamana,

cübbeli, sarıklı, şalvarlı, peçeli yalnızlığa?

saklı yüzlerden yansır kadim tarihin çığlığı,

diren yorgun kalbim güzel ülkem, yıkılma sakın…

kalbim Türkiye; Türkiye kalbim!..

ÖTENAZİ  YA DA KIYIMIN ÖTEKİ ADI!

Hayvanlar; doğanın, yaşamın olmazsa olmazları, canları, canlıları… Onlarsız bir dünyayı düşünmek olanaklı değil. Son zamanlarda köpekler üzerinden bir kıyımın senaryosu yazılıyor. Gündemde baş sıralarda. Adına da ötenazi diyorlar. Nedir ötenazi? Kısaca; kişinin,  yani insanın sağlığının dayanılmaz boyuta ulaştığı durumlarda, kendi isteği ile ölümüne izin vermesi… Peki hayvanlar, hadi özele inelim köpekler ötenazi dilini bilir mi? Böyle bir istekte bulunabilirler mi? Çözüm kıymak mı, öldürmek mi? Devlet, yerel yönetimler, bilge bilim insanları, us ve duygu sağlığı yerinde yöneticiler… Ele ele verip bu korkunç senaryonun çekimini durdursunlar ya...

Aman “nazi”, aman “öte / nazi”…