Türkiye siyasetinin merkezine oturan Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki (CHP) liderlik ve kurultay tartışmaları, 23 Mart’tan bu yana tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı açıklamalarla yeni ve çok daha sert bir evreye girdi. Gazeteci İsmail Saymaz aracılığıyla kamuoyuna seslenen İmamoğlu, partinin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan dava ve bu davada çıkması muhtemel "mutlak butlan" kararına ilişkin eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutumunu hedef aldı. Bugüne dek koruduğu diplomatik dili bir kenara bırakan İmamoğlu, "Büyük bir ihanete uğrama duygusuyla karşı karşıyayım. Bu sözler içimi yaktı" diyerek, kendisi, partisi ve yol arkadaşları cezaevindeyken sergilenen tavrı kabul etmesinin mümkün olmadığını dile getirdi. Bu çıkış, CHP'nin 50 yıl sonra elde ettiği birinci parti olma başarısının gölgesinde, parti içinde onarılması zor bir kırılmaya işaret ediyor.

Silivri duvarları arasından Kılıçdaroğlu'na sert yanıt: 'İçimi yaktı'

Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’nun, kendisine yönelik destek eylemleri için "Miting veya eylemleri doğru bulmuyorum" dediği ve hukuki mücadeleye ağırlık verilmesini önerdiği yönündeki haberlere atıfta bulunarak, bu sözlerin kendisini derinden yaraladığını ifade etti. Silivri'deki dört duvar arasında tarifsiz bir hayal kırıklığı yaşadığını belirten İmamoğlu, "Bunca insan hapisteyken ve yargılama değil, direkt cezalandırma oluyorken, aileler işkence altındayken, bu söze tahammül etmem mümkün değildir" dedi. Kılıçdaroğlu’nun, kendisi için verilen siyasi yasak kararının ardından "Türkiye’yi ayağa kaldırıp gerekirse tekrar Adalet Yürüyüşü yaparım" dediği günleri hatırlatan İmamoğlu, bugünkü tutumun o günkü duruşla taban tabana zıt olduğunu ima etti. Bu sözler, iki siyasetçi arasındaki kişisel ve siyasi ilişkinin onarılması güç bir yara aldığını açıkça ortaya koyuyor. Gazeteci Timur Soykan'ın aktardığı ve kulislerde büyük yankı uyandıran "Kılıçdaroğlu beni burada betona gömmek istiyor" iddiası da İmamoğlu'nun hissettiği bu derin hayal kırıklığının ve kuşatılmışlık duygusunun bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

'Suçluysam en büyük suç ortağım sizsiniz'

İmamoğlu, açıklamalarında Kılıçdaroğlu ile olan 13,5 yıllık yol arkadaşlığına ve kader birliğine de vurgu yaparak, bugünkü yalnız bırakılmışlık hissine isyan etti. "Niçin hapisteyim ve tutsağım?" diye soran İmamoğlu, Cumhurbaşkanı'na karşı dört kez seçim kazandığı, rant düzenine son verdiği ve Kanal İstanbul'u engellediği için hedef alındığını söyledi. Bu mücadelenin tamamını bir CHP'li olarak verdiğini belirten İmamoğlu, şu tarihi sözlerle Kılıçdaroğlu'na seslendi: "Ben 13,5 yıl Kemal Bey’le birlikte hizmet ettim partime, genel başkana ve milletimize. Şunu ilan ediyorum: Suçlanıyorsam, suçum varsa, 13,5 yıl yaptığım hizmetlerden ötürü bana yürütülen bu kuşatmayla hapisteyim. Tutsak isem, suçlu ilan ediliyorsam, en büyük ‘suç ortağım’ Kemal Bey’dir. Çünkü bu mücadelenin büyük bölümünde birer yol ve kader arkadaşıydık." Bu ifadeler, basit bir sitemin ötesinde, verilen mücadelenin ortak sorumluluğuna ve siyasi ahlaka yapılmış güçlü bir gönderme olarak yorumlandı. İmamoğlu, yol ve kader arkadaşlarının birbirlerine "İzlerim, bakarım, beklerim" şeklinde davranamayacağını söyleyerek, Kılıçdaroğlu'nun mesafeli tutumunu eleştirdi.

Meclis tatile girmiyor: TBMM yaz boyunca mesai yapacak!
Meclis tatile girmiyor: TBMM yaz boyunca mesai yapacak!
İçeriği Görüntüle

Arabuluculuk çabaları sonuçsuz kaldı, cezaevindeki sözler havada asılı

İmamoğlu, mektubunda Kılıçdaroğlu ile cezaevinde yaptığı ve yaklaşık bir buçuk saat süren son görüşmesinin detaylarını da ilk kez kamuoyuyla paylaştı. Görüşmede Kılıçdaroğlu'na, CHP kurultaylarının temiz olduğunu hatırlattığını ve "O zaman bu sorunu sizin çözmeniz gerekir, bu kötü insanlara dur demeniz gerekir" dediğini aktardı. Bu diyalog üzerine Kılıçdaroğlu'na, mevcut Genel Başkan Özgür Özel ile bir araya gelerek "Bizim kurultaylarımız tertemizdir" mesajını güçlü bir şekilde vermeleri gerektiğini söylediğini belirtti. Kılıçdaroğlu'nun bu öneriye "Tamam, buluşuruz" yanıtını verdiğini ve Özel'in kendisini arayabileceğini söylediğini ifade eden İmamoğlu, bu anlaşmanın ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını anlattı. Mansur Yavaş, Vahap Seçer ve Engin Özkoç gibi isimleri aracı kılarak buluşmayı planlama gayretlerine karşılık, Kılıçdaroğlu'ndan gelen "Mahkeme kararını bekleyelim, ona göre Özgür Bey ile oturup konuşuruz" yanıtının kendisini derinden sarstığını söyledi. Bu ifade, Kılıçdaroğlu'nun parti içi diyalog ve uzlaşı yerine, mahkemeden çıkacak mutlak butlan kararını beklemeyi tercih ettiği algısını güçlendirdi.

'Utançla hatırlanır, lanetlenirsiniz'

Açıklamalarının en can alıcı bölümlerinden birini, olası bir mutlak butlan kararını uygulamaya hevesli olan parti içi aktörlere ayıran İmamoğlu, son derece sert ve net ifadeler kullandı. Bu kişilere, "Siz de bu kararın CHP’nin mahremine müdahale etmek olacağını, tek amacının 50 sene sonra birinci parti olan CHP’yi kudretten düşürmek olduğunu biliyorsunuz" diye seslenen İmamoğlu, şu tarihi uyarıda bulundu: "Hepimizin bildiğini ve gördüğünü siz de bilerek ve görerek bu kararı içinize sindirmeye, kararın gereğini yapmaya hazırlanıyorsanız size son sözüm şu olsun: Utançla hatırlanırsınız, lanetlenirsiniz. Tenezzül etmeyin." Bu yola girenlerin sonunda "iktidarın koltuk değneği olmaktan başka bir paye" bulamayacaklarını belirten İmamoğlu, bu kişileri ailelerine ve çocuklarına temiz bir isim bırakmak için girdikleri yoldan dönmeye çağırdı. Bu sözler, sadece Kılıçdaroğlu'na değil, onunla birlikte hareket eden veya etmeyi düşünen tüm çevrelere yönelik açık bir meydan okuma olarak kayıtlara geçti.

Mesele şahıslar değil, demokrasi

İmamoğlu, meselenin kişisel bir çekişme olmadığını, kurultay davasının doğrudan Türkiye demokrasisini hedef alan bir operasyon olduğunu savundu. İktidarın, yerel seçimlerdeki yenilginin ardından, yaklaşan genel seçimleri kaybetmemek için yargı eliyle CHP'ye müdahale ettiğini belirtti. "CHP önünüzde diz çökecek, dışarıdan ele geçirilecek bir parti değil. Anlamamışsınız" diyerek iktidara seslenen İmamoğlu, seçimle gelenin seçimle gideceğini ve bundan dönüş olmayacağını vurguladı. Son olarak tüm CHP'lilere ve yol arkadaşlarına seslenen İmamoğlu, "Bugün her birimiz amasız ve fakatsız birlikte hareket etmeli, yargı eliyle partimize karşı yürütülen bu saldırıya karşı genel başkanımızın liderliğinde mücadele etmeliyiz" diyerek, parti içi tüm tartışmaları bir kenara bırakıp Özgür Özel liderliğinde bu "kumpasa" karşı durma çağrısı yaptı. Bu çağrı, yaşanan derin krize rağmen parti bütünlüğünü koruma ve mücadeleyi ortaklaştırma yönündeki son bir çaba olarak dikkat çekti.

Kaynak: HABER MERKEZİ