“Tek adam olacak, Türkiye uçacak.”
Bu sözlerle kandırıyorlardı referandum öncesi halkı. Haklı çıktılar. Geldiğimiz noktaya bakın; Enflasyon uçuyor, işsizlik uçuyor, cari açık uçuyor, iç -dış borç uçuyor, faizler, döviz uçuyor...
Türkiye uçuyor. Uçuyor da uçurumdan aşağı paraşütsüz uçuyor.
Tüm ekonomik politikaları iflas etti. Maliye vergi koymaktan başka bir şey yapmıyor. MTV'deki rezaleti hep birlikte yaşadık. Ölümü gösterip, sıtmaya razı ediyorlar. Para politikaları yerlerde sürünüyor. Yükselen faizler kredi ile yatırım yapılmasının önünde duvar gibi duruyor. Sıcak paranın gelmesini engellememek için faizleri de düşüremiyorlar.
Zaten OHAL hem yerli, hem yabancı yatırımların önünde önemli bir engel. Avrupa Birliği, Amerika, Almanya, Rusya, Arap Birliği yatırımlarını en alt düzeye indirmiş durumdalar.
Avrupa Birliği önümüzdeki günlerde, Türkiye'ye verilmesi öngörülen 4 milyar Euroluk katılım yardım fonunun 1.6 milyar Euro'sunun kesilmesini görüşecek. Bunlar bir de Türkiye ile her türlü ilişkiyi askıya almaya başlarlarsa seyreyleyin siz gümbürtüyü.
Binali Bey MUSİAD toplantısında buyurmuş;
“Avrupa ülkeleri ile aramızdaki refah açığı kapanıyor.”
Vay be. Peki bundan niye bizim haberimiz yok? Onlar mı fakirleşti, biz mi sınıf atladık?
Ha tamam şimdi anladık. Başbakan'ın hitap ettiği toplulukla, yani MUSİAD üyelerinin refahı ile Avrupa ülkelerinin refahı arasındaki açık kapanıyor. Doğrudur. Böyle giderse MUSİAD üyeleri yakında Avrupalı meslektaşlarını yaya bırakabilirler.
Varsın halk enflasyonun ateşiyle yansın, varsın işsizlik çift haneli rakamlara ulaşsın, varsın işçi, memur emekli açlık sınırlarında dolaşsın, varsın çiftçi-köylü ürününü tarlada bıraksın, varsın esnaf kredilerini ödeyemeyip kapısına kilit assın. Ne gam, Türkiye uçuyor ya yeter.
Türkiye'nin nasıl uçtuğunu görmek için 2018 bütçesine bakın. 599 milyar lirası vergilerden karşılanacak olan, 697 milyar liralık bir gelir öngörülüyor. Bütçe açığı ise 66 milyar lira.Varın 2018'in nasıl bir yıl olacağını tahmin edin...