Yaz aylarının en hareketli günlerini yaşayan, plajları ve eğlence mekanları dolup taşan Çeşme, nüfus patlaması ve kuraklığın birleşimiyle tetiklenen ciddi bir su kesintisi kriziyle yüzleşiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü'nün aldığı kararla, ilçede her gece 23.00 ile 06.00 saatleri arasında başlayan zorunlu su kesintileri, tatil cennetinde alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Bir yanda otelciler ve turizm dernekleri, "tüm tedbirlerimizi aldık, tatilcilerimiz gönül rahatlığıyla gelebilir" diyerek piyasayı sakinleştirmeye çalışırken, diğer yanda ise yerel yönetim ile merkezi hükümet arasında giderek sertleşen bir "sorumluluk" ve "beceri" kavgası yaşanıyor. CHP'li belediye yönetimi kesintileri "zorunlu bir tedbir" olarak savunurken, AKP cephesi ise Devlet Su İşleri'nin (DSİ) milyarlarca liralık yatırımlarının hazır olduğunu, sorunun kaynağının yerel yönetimin ihmali olduğunu öne sürüyor. Bu siyasi çekişme, kuruyan muslukların ardındaki asıl sorunun, plansız büyüyen bir kentin altyapı çığlığı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Turizm cephesinden 'panik yok' mesajı: Oteller depolara, esnaf artezyene güvendi
Kesinti kararının ardından gözlerin çevrildiği turizm sektörünün temsilcileri, durumu soğukkanlılıkla yönettiklerini ve bir panik havası oluşmadığını belirtiyor. Bölgenin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Alaçatı'da faaliyet gösteren Alaçatı Turizm Derneği (ATD) Başkanı Kerem Ünsal, otellerin bu duruma hazırlıklı olduğunu vurguladı. Ünsal, "Şu an için çok büyük bir sıkıntı görünmüyor. Otellerimiz çeşitli ebatlardaki su depoları, birtakım sistemler ve bir kısmı da artezyen kuyularıyla bu konuyla alakalı önlemlerini almış durumda. O yüzden tatilcilerimizin endişe edeceği bir durum yok," diyerek misafirlere güvence verdi.
Ancak Ünsal, bu durumun geçici bir çözüm olduğunun altını çizerek, "Problemin kısa sürede çözülmüş olması gerekiyor. Yetkililerin çözüm üreteceğine inanıyoruz," sözleriyle kalıcı bir çözüm beklentisini de dile getirdi. Benzer şekilde, otel işletmecisi Mutlu Duman da depolarının dolu olduğunu ve misafirlerinin gönül rahatlığıyla Çeşme'ye gelebileceğini ifade etti. Turizmcilerin bu yapıcı ve sakinleştirici tavrı, krizin ekonomik bir felakete dönüşmesini engellemeye yönelik önemli bir çaba olarak dikkat çekiyor.
Başkan Denizli'den zorunlu kesinti savunması: 'Gündüz kesmemek için gece kesiyoruz'
Eleştirilerin odağındaki isimlerden Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli ise yaptığı açıklamada, alınan kesinti kararının bir keyfiyet değil, bir mecburiyet olduğunu savundu. Kış aylarında beklenen yağışların alınamaması nedeniyle barajlardaki su seviyesinin kritik düzeyde olduğunu belirten Denizli, kesintilerin daha büyük bir felaketi önlemek için planlandığını söyledi. Başkan Denizli, "Zorunlu su kesintilerinin planlanmasının sebebi, barajımızdaki mevcut su. Gece yapılacak kesintiler ile suyun 7 Eylül'e kadar yeterli olması hedefleniyor. Eğer bu gece kesintileri yapılmazsa, 15 Ağustos'tan sonra gündüz saatlerinde de zorunlu kesinti yapılmak zorunda kalınabileceği için bu önlem alındı," diyerek stratejilerini açıkladı. Vatandaşları su tasarrufu konusunda uyardıklarını ve ev bahçeleri ile araçların yıkanmaması gibi bir dizi tedbir kararı aldıklarını da belirten Denizli, su verme yetkisinin nihai olarak İZSU ve DSİ'ye ait olduğunu hatırlatarak, sorumluluk adresini bir kez daha merkezi kurumlar olarak işaret etti.
AKP'den jet yanıt: 'Baraj bitti, su hazır, İZSU isterse bugün alır'
CHP'li belediyenin açıklamalarına en sert ve en net yanıt, AKP Çeşme İlçe Başkanı Pınar Ayyıldız Özen'den geldi. Özen, sorunun kuraklık veya kaynak yetersizliği olmadığını, aksine merkezi hükümetin yatırımlarının kullanıma hazır olduğunu iddia ederek, topu tamamen İZSU'ya attı. Özen, DSİ tarafından yapılan devasa yatırımları sıralayarak, "Çeşme'nin içme suyu ihtiyacına kalıcı çözüm sağlayacak Karareis Barajı ve Salman Göleti tamamlandı. 33 kilometrelik iletim hattı, terfi merkezleri ve günlük 23 bin 760 metreküp kapasiteli arıtma tesisi bitirildi, performans testlerine geçildi," dedi.
Açıklamasının en çarpıcı bölümünde ise Özen, projenin bitiş tarihi olarak en geç 25 Ağustos 2025'i işaret etmekle kalmadı, aynı zamanda çok daha iddialı bir çıkış yaptı: "Hatta bugün bile İZSU isterse, Karareis'ten gelen ham suyu klorlayarak kullanıma verebilir durumda." Bu ifade, siyasi arenada bir bomba etkisi yarattı. AK Parti kanadı, bu sözlerle, merkezi hükümetin görevini yaptığını ancak CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İZSU'nun bu hazır sistemi devreye almakta yavaş davrandığını veya isteksiz olduğunu ima etti. Bu durum, su krizinin teknik bir meseleden çok, kurumlar arası bir koordinasyonsuzluk ve siyasi bir irade sorununa dönüştüğünü ortaya koydu.
Siyasi polemiklerin gölgesindeki asıl sorun: altyapı plansız büyümeye yenik düştü
Siyasetçiler birbirini suçlarken, uzmanlar sorunun kökeninin çok daha derinlerde yattığına dikkat çekiyor: Çeşme'nin son 20 yılda yaşadığı kontrolsüz büyüme ve bu büyümeye ayak uyduramayan altyapı. Kışlık nüfusu 50 bin civarında olan ilçenin, yaz aylarında günübirlikçilerle birlikte 1 milyonu aşan bir nüfusa ev sahipliği yapması, mevcut su şebekesi, arıtma tesisleri ve kanalizasyon sistemi üzerinde muazzam bir baskı yaratıyor. Peş peşe inşa edilen lüks siteler, oteller ve yazlık konutlar, ilçenin su kaynaklarını adeta sömürüyor. Yıllardır süregelen bu plansızlık, her yaz döneminde patlak veren su, elektrik veya trafik krizleriyle kendini gösteriyor. Karareis Barajı gibi yeni yatırımlar önemli bir rahatlama sağlayacak olsa da, sürdürülebilir bir su yönetimi ve imar planlaması yapılmadığı sürece, Çeşme'nin gelecekte benzer krizlerle tekrar yüzleşmesi kaçınılmaz görünüyor.
