Ege'nin incisi İzmir, tarihinin en ciddi kuraklık krizlerinden biriyle karşı karşıya. Yağışların mevsim normallerinin çok altında kalması ve aşırı sıcaklar nedeniyle kentin can damarı olan barajlardaki su seviyeleri kritik düzeylerin altına inerken, bilim dünyasından gelen bir uyarı endişeleri daha da artırdı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Mühendislik Fakültesi Su Kaynakları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, İzmir'in mevcut su tüketim alışkanlıklarının devam etmesi halinde, kentin 16 Kasım 2025 tarihinde "sıfır suya" erişebileceğini, yani barajlardaki kullanılabilir suyun tamamen tükenebileceğini öngördüklerini açıkladı. Bu çarpıcı analiz, kentin adeta bir saatli bombanın üzerinde oturduğunu ve acil ve radikal önlemler alınmazsa, milyonlarca İzmirlinin yakın gelecekte büyük bir susuzluk tehlikesiyle yüz yüze kalacağını gösteriyor.

İBB’den toplu ulaşıma yüzde 30 zam talebi: Yeni ücretler belli oldu
İBB’den toplu ulaşıma yüzde 30 zam talebi: Yeni ücretler belli oldu
İçeriği Görüntüle

D O C. D R. O Z C E L I K I Z M I R I N 16 K A S I M D A S 909788 270332

Bilimsel analizle gelen 'sıfır su' tarihi

Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, yaptıkları bilimsel analizin detaylarını paylaşarak, ulaştıkları sonucun ciddiyetine dikkat çekti. "İzmir sıfır suya adım adım yaklaşıyor," diyen Özçelik, bir yandan belediyenin su kesintileriyle durumu idare etmeye çalıştığını, ancak diğer yandan barajlardaki su miktarının azalmaya devam ettiğini belirtti. Yaptıkları analizi, "Kesintiden sonraki dönemde barajlardaki su kullanım oranlarını dikkate alarak yaptığımız analizlerde, İzmir'in 16 Kasım 2025 tarihinde sıfır suya erişeceğini öngörüyoruz," sözleriyle açıkladı.

D O C. D R. O Z C E L I K I Z M I R I N 16 K A S I M D A S 909787 270332

Özçelik, bu tarihin mutlak bir tarih olmadığını, su kullanım alışkanlıklarına ve yeraltı suyu çekim miktarına bağlı olarak değişebileceğini de ekledi. "Bu tarihin 15 Ekim ila 19 Aralık arasında değişken bir yapıya sahip olduğunu hatırlatmak isterim," diyen Özçelik, tehlikenin ne kadar yakın ve gerçek olduğunun altını çizdi. İzmir'in barajlarında şu an için sadece 16,1 milyon metreküp civarında kullanılabilir su kaldığını belirten uzman isim, su kesintileri sonrası tüketimin günlük 490 bin metreküpe kadar çıktığını, kesintilerle birlikte ise bu rakamın 160 bin metreküpe kadar düştüğünü ifade etti. Bu durum, kesintilerin geçici bir çözüm olduğunu ancak kalıcı bir çözüm için çok daha fazlasının yapılması gerektiğini gösteriyor.

D O C. D R. O Z C E L I K I Z M I R I N 16 K A S I M D A S 909789 270332

Tehlikenin diğer adı: Yeraltı suları

Krizin bir diğer ve belki de daha sinsi boyutu ise, İzmir'in su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan yeraltı sularının durumu. Doç. Dr. Özçelik, İzmir'de günlük su kullanımının 500 bin metreküp civarında olduğunu ve bunun üçte ikilik gibi devasa bir kısmının komşu il Manisa'dan gelen yeraltı sularından karşılandığını belirtti. Bu durum, İzmir'in su kaderinin sadece kendi barajlarına değil, aynı zamanda komşu illerin yeraltı su kaynaklarına da ne denli bağımlı olduğunu ortaya koyuyor.

Özçelik, önümüzdeki dönemde kuraklığın devam etmesi ve beklenen yağışların gelmemesi durumunda, yeraltı sularındaki azalmanın da kaçınılmaz olacağı uyarısında bulundu. "Dolayısıyla bizim yeraltı sularının aşırı kullanımını önlememiz ve fazla çekilmekten kaynaklı olarak yeraltı su tablasındaki azalmayı önlememiz gerekiyor," diyen Özçelik, bu kaynakların da sonsuz olmadığını ve bilinçsizce tüketilmesinin gelecekte çok daha büyük bir felakete yol açabileceğini vurguladı. Yeraltı su tablasının düşmesi, sadece su kıtlığına değil, aynı zamanda toprağın çökmesi (subsidans) ve tuzlu suyun tatlı su kaynaklarına karışması gibi geri dönülmez ekolojik sorunlara da neden olabilir.

D O C. D R. O Z C E L I K I Z M I R I N 16 K A S I M D A S 909786 270332

Acil önlemler alınmazsa...

İzmir'in karşı karşıya olduğu bu yaşamsal tehdit, hem yerel yönetimlerin hem de merkezi hükümetin acil bir eylem planı hazırlamasını zorunlu kılıyor. Uzmanlar, alınması gereken önlemleri şu şekilde sıralıyor:

  • Su Tasarrufu Seferberliği: Kamu spotları, eğitim kampanyaları ve caydırıcı tarifelerle toplumun her kesiminde su tasarrufu bilincinin en üst düzeye çıkarılması.

  • Kayıp-Kaçakla Mücadele: Şehir şebekesindeki eskiyen ve yıpranan boruların modern ve dayanıklı malzemelerle yenilenerek, kayıp-kaçak oranının minimum seviyeye indirilmesi.

  • Alternatif Su Kaynakları: Yağmur suyu hasadı, gri suyun yeniden kullanımı ve deniz suyunun arıtılması gibi alternatif su kaynakları yaratacak projelerin hızla hayata geçirilmesi.

  • Tarımsal Sulamada Verimlilik: Suyun en çok kullanıldığı alan olan tarımda, damla sulama gibi modern ve verimli sulama tekniklerinin yaygınlaştırılması ve su yoğun ürünlerin ekiminin yeniden planlanması.

  • Yeraltı Sularının Korunması: Yeraltı suyu çekiminin sıkı bir şekilde denetlenmesi, kaçak kuyuların kapatılması ve su tablasının yeniden yükselmesini sağlayacak projelerin geliştirilmesi.

Eğer bu ve benzeri önlemler hızla alınmazsa, sadece evlerdeki muslukların akmaması değil, aynı zamanda sanayinin durması, tarımsal üretimin bitmesi ve ekolojik dengenin tamamen bozulması gibi çok daha vahim sonuçlarla karşılaşılması işten bile değil. Doç. Dr. Özçelik'in uyarısı, İzmir için zamanın daraldığını ve "son damla" tükenmeden harekete geçilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ