Türkiye'nin en büyük sağlık yatırımlarından biri olarak hizmet veren İzmir Şehir Hastanesi, idari bir kararla gündeme geldi. Hastanenin en kritik birimlerinden biri olan yoğun bakım servisinde, görevli hemşirelerin çalışma masalarında kullandığı sandalyelerin, hastane yönetimi tarafından toplatıldığı belirtildi. 25 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleştiği ifade edilen olay, sağlık çalışanlarının örgütlü olduğu sendikaların sert tepkisine neden oldu. Birlik Sağlık Sen tarafından yapılan açıklamada, uygulamanın çalışma barışını bozduğu ve hasta güvenliği açısından ciddi riskler taşıdığı öne sürüldü. Sorunun kurum içinde çözülememesi üzerine konu kamuoyunun gündemine taşındı.
Olayın gelişimi ve uygulamanın kapsamı
Edinilen bilgilere göre, 25 Temmuz Cuma günü İzmir Şehir Hastanesi Başhekimlik ofisinden verildiği iddia edilen bir talimatla, bir yoğun bakım ünitesindeki tüm sandalyeler toplandı. Uygulama, hemşirelerin hastaların hayati verilerini anlık olarak izledikleri, tedavi protokollerini girdikleri ve hasta dosyalarını yönettikleri bilgisayar destekli çalışma masalarını (desk) kapsadı. Bu kararın ardından, 24 saatlik nöbet usulüyle çalışan ve her anı yüksek konsantrasyon gerektiren bir birimde hizmet veren sağlık personelinin, mesailerinin önemli bir bölümünü ayakta geçirmek zorunda kaldığı bildirildi. Kararın gerekçesi hakkında hastane yönetiminden henüz resmi bir açıklama yapılmazken, uygulamanın niteliği ve kapsamı, sağlık hizmetlerinin işleyişi ve personel yönetimi açısından tartışmalara yol açtı.
Birlik Sağlık Sen'den karara ve yönetime eleştiri
Uygulamanın ardından ilk ve en net tepki, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının üye olduğu Birlik Sağlık Sen'den geldi. Genel Başkan Ahmet Doğruyol imzasıyla yayınlanan açıklamada, hastane yönetiminin kararı sert bir dille eleştirildi. Doğruyol, atılan bu adımın bir idari tedbir olarak görülemeyeceğini, doğrudan personeli hedef alan bir "cezalandırma" eylemi olduğunu savundu.
Açıklamada, yöneticiliğin görevinin çalışanların moral ve motivasyonunu artırarak verimliliği sağlamak olduğu belirtilirken, mevcut uygulamanın tam tersi bir etki yarattığı ifade edildi. Ahmet Doğruyol, "Görevini özveriyle yapan hemşirelerimizin hasta takibini yaptıkları bilgisayarların bulunduğu masalardan sandalyeleri toplatarak kendilerince personeli cezalandırmak, asla bir yöneticilik değil, basit bir düşüncenin ürünüdür. Yöneticilik, mahiyetindeki memurlara sürekli sorun çıkarmak değil, çalışanların sorunlarını çözmek, moral ve motivasyonlarını artırmakla olur," ifadelerini kullandı. Sendika, hastanede çözüm bekleyen çok sayıda sorun varken, idarenin önceliğinin hemşirelerin oturduğu sandalyeler olmasını manidar bulduklarını da açıklamasına ekledi.
"Hasta güvenliği tehlikeye atıldı" iddiası
Sendikanın açıklamasında en çok vurgu yapılan konu, kararın hasta güvenliği üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri oldu. Yoğun bakım gibi en ufak bir dikkatsizliğin dahi ölümcül sonuçlar doğurabileceği bir ortamda, sağlık çalışanlarının fiziksel ve zihinsel yorgunluğunun doğrudan hizmet kalitesini etkileyeceği belirtildi. Ahmet Doğruyol, bu riski şu sözlerle dile getirdi: "Biliniz ki; o sandalyeleri toplamakla sadece personele ceza vermediniz. O sandalyeleri toplatmakla, hemşirelerimizin moral ve motivasyonlarını bozmanızdan dolayı hasta güvenliğini de tehlikeye attınız. Çalışanlarımızın yorgun olması, moral ve motivasyonlarının bozuk olması sonucunda bir anlık dikkatsizlik bir hastamızın canına mal olabilir." Bu iddia, konunun sadece bir çalışma koşulu ihlali olmadığını, aynı zamanda yoğun bakımdaki hastaların yaşam hakkını ilgilendiren ciddi bir mesele olduğunu ortaya koydu.
Diyalog çabaları sonuçsuz kaldı
Birlik Sağlık Sen yönetimi, konuyu kamuoyuna taşımadan önce hastane idaresiyle diyalog kurma girişiminde bulunduklarını ancak bir sonuç alamadıklarını belirtti. Genel Başkan Doğruyol, sandalyelerin personele iade edilmesi için yapılan girişimlerin sonuçsuz kaldığını ve bu nedenle konuyu kamuoyunun takdirine sunmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Bu durum, idarenin aldığı kararda geri adım atmadığını ve sendika ile arasında bir uzlaşma zemini oluşmadığını gösteriyor.
Kararın hukuki ve insani boyutu tartışılıyor
Açıklamada, uygulamanın hukuki ve insani boyutlarına da dikkat çekildi. 24 saat aralıksız görev yapan bir hemşirenin, sürekli olarak ayakta hasta takibi yapmasının fiziksel olarak mümkün olmadığı vurgulandı. Özellikle yoğun bakım gibi dinamik ve stresli bir serviste bunun imkansız olduğunun altı çizildi. Sendika, yapılan işlemin "ne insani, ne vicdani ne de hukuki" olduğunu savunarak, temel çalışma haklarının ve insani çalışma koşullarının ihlal edildiğini öne sürdü. Bu iddialar, konunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı müfettişleri tarafından da incelenmesi taleplerini beraberinde getirebilir. Henüz hastane yönetiminden olaya ilişkin bir açıklama gelmezken, İzmir Şehir Hastanesi'ndeki bu sandalye krizinin önümüzdeki günlerde de sağlık camiasının ve kamuoyunun gündeminde kalması bekleniyor.