İzmir, sanayi tesisleri, yoğun trafik ve artan inşaat faaliyetlerinin yarattığı kirlilik sarmalında adeta nefes almakta zorlanıyor. Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Yücel, kentin hava kalitesini tehdit eden unsurların endişe verici boyutlara ulaştığını vurguladı. Yücel, "Aliağa bölgesinde yer alan kirletici vasfı yüksek tesisler, Torbalı ve Kemalpaşa’daki sanayi alanları ile taş ocakları İzmir’in hava kalitesini doğrudan etkiliyor" diyerek sorunun coğrafi yayılımına dikkat çekti. Sanayinin yanı sıra, Karşıyaka, Konak ve Alsancak gibi merkezi noktalardaki durmak bilmeyen araç trafiği de kirliliğin ana kaynaklarından biri olarak öne çıkıyor. Ancak Yücel’e göre artık yeni ve tehlikeli bir faktör daha var: inşaat tozları. "Şehrin hemen her köşesinde neredeyse her gün bir bina yıkılıyor ve ortaya çıkan yoğun toz bulutu, çevre mahallelerde hava kirliliğine neden oluyor" diyen Yücel, bu durumun sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda ciddi bir halk sağlığı tehdidi olduğunu belirtti.

Ölçüm istasyonları alarm veriyor: Konak’ta tehlikeli seviyeler
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın verileri de İzmir'deki kasvetli tabloyu doğruluyor. Kent genelinde hava kalitesi çoğunlukla 'Orta' ve 'Hassas' seviyelerde seyrederken, bazı noktalardaki ölçümler tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Arzu Yücel, özellikle Konak istasyonunda yapılan ölçümlerin kritik eşiği aştığını belirtti. Yücel, "Konak istasyonunda PM2.5 değerlerinin 62 ila 83 mikrogram/metreküp arasında değiştiği görülmüştür. Bu değer aralığı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) günlük sınır değeri olan 15 mikrogram/metreküpün dört katından fazla bir seviyeye karşılık geliyor" açıklamasında bulundu. Ekim sonu ve Kasım başında Hava Kalitesi İndeksi'nin (HKİ) defalarca 100'ün üzerine çıkarak 'hassas' seviyeye ulaştığını belirten Yücel, Menemen istasyonunda da durumun farklı olmadığını ifade etti. Menemen'de yaklaşık 36 saat boyunca partikül madde (PM10) seviyesinin tehlikeli kabul edilen 100 mikrogram/metreküpün üzerinde seyrettiği kaydedildi.
Halk sağlığı ciddi risk altında
Havadaki bu zehirli kokteyl, en çok toplumun savunmasız kesimlerini vuruyor. Çocuklar, yaşlılar ve kronik solunum rahatsızlığı bulunan bireyler, hava kirliliğinin neden olduğu sağlık sorunları açısından en büyük risk grubunu oluşturuyor. Arzu Yücel, özellikle sabah saatlerinde artan trafik yoğunluğu ve meteorolojik durgunluk nedeniyle kirleticilerin kent merkezinde biriktiğini ve adeta bir tuzak oluşturduğunu söyledi. Bu tür kritik dönemlerde vatandaşlara önemli uyarılarda bulunan Yücel, "Açık havada uzun süre kalınmaması, yoğun trafik saatlerinde ev ve iş yerlerinin havalandırılmaması ve dış ortamda yapılan fiziksel aktivitelerin sınırlandırılması gerekiyor" dedi. Bu basit önlemlerin, kirliliğin olumsuz etkilerinden korunmada hayati önem taşıdığının altını çizdi.

Çözüm için acil eylem planı gerekiyor
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun "Kara Raporu" ile bir kez daha gündeme gelen bu ciddi sorunun çözümü için bütüncül ve kararlı adımlar atılması gerekiyor. Arzu Yücel, kirliliği kaynağında azaltacak bir dizi önlem önerdi. İnşaat ve yol çalışmalarında toz bastırma uygulamalarının zorunlu hale getirilmesi, kömür gibi düşük kaliteli yakıt kullanımının sıkı bir şekilde denetlenmesi ve sanayi tesislerinin emisyon kontrol sistemlerinin sürekli çalışır durumda olmasının sağlanması gerektiğini belirtti. Kentsel planlamada yeşil alanlar artırılarak partikül maddeleri tutacak doğal bariyerler oluşturulmasını teşvik eden Yücel, ayrıca kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yıkımlarda asbest gibi tehlikeli maddelerin çevreye ve insana zarar vermeyecek özel yöntemlerle bertaraf edilmesinin kritik önem taşıdığını vurguladı. Hava kalitesi izleme verilerinin de düzenli olarak kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılması, mücadelenin önemli bir parçasını oluşturuyor.



